Ölüm sana yakışmadı

562 42 4
                                    

Sonunda hastaneye gelmişlerdi.  Randevu saatinin gelmesini beklediler. Haldun bey dün eşinin doktorunu arayıp eşi adına randevu almıştı. Hande ise derin düşüncelere dalmıştı. Zaman ilerledikçe içini korku kaplıyordu. Çünkü doktorun söyliyeceklerini çok merak ediyordu. Kötü şeyler söyliyeceğini düşündüğü için yüreği ağzında bekliyordu. Bir yandan da doktorun onlara iyi şeyler söylemesi için dua ediyordu. Asistanın sesiyle irkildi. Derin düşüncelerden sıyrıldı.
Asistan "Hamide Yıldız "demişti.

Hande ve Haldun bey Hamide hanımın doktorunun odasına doğru yöneldiler. Doktor Caner beyin odasının önünde bir süre beklediler. Kapıda " Doç. dr. Caner YERTUNÇ " yazılıydı.Kapıyı vurup içeri girdiler. Hande de babası da çok tedirgin di. Caner bey çok şaşırmıştı. Hamide hanımı bekliyordu fakat karşısında haldun bey duruyordu. Yüzündeki ifadeyi bi kenara atıp ayağa kalktı. Haldun beye elini uzattı.

" Hoşgeldiniz " dedi
"Hoşbulduk" diyerek Caner beyin elini sıktı ve oturdu. Hande de babasının karşısında ki koltuğa geçip oturmuştu. Hande çok sabırsızdı. Bir an önce konuşmak istiyordu. Daha fazla duramazdı. Konuya girdi.

"Doktor bey ben hastanız Hamide Yıldız'ın kızıyım. Lütfen bana herşeyi anlatın. Annemin neyi var?"dedi

Doktor Caner bey iki eliyle boynunu tuttu. Söyleyip söylememek arasında ikilemde kaldı. Hamide hanım için endişeleniyordu fakat ona söz vermişti. Ellerini masanın üzerinde birleştirip söze başladı.

"Öncelikle Haldun bey üzülerek belirtmek isterim ki eşinizin beyninde tümör var. Bize 4 yıl önce baş ağrısı ve mide bulantısı şikayeti ile gelmişti. Bizde bi kaç test yapıp emar ve tomografi çektik. Tümör olduğunu gördük. Fakat bu tümör'ün iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu göremediğimiz için biyopsi incelemeye aldık. "Difüzyon "adı verilen emar tekniklerini kullanarak eşinizin beyninde ki tümör'ün kötü huylu olduğunu saptadık. Bu yüzden Hamide hanıma kemoterapi görmesini söyledik. Aksi takdirde 4 yıl yaşayacağını belirttik. Fakat o tedavi görmeye yanaşmadı. Büyük bi ihtimal şuan da ömrünün son günlerini yaşıyor."dedi

Hande ve Haldun bey doktorun söylediklerini gözyaşları içinde dinlediler. Bir süre bişey söyliyemediler. Beyinlerinden aşağı kaynar su boşalmıştı. Haldun bey kendini bayılacak gibi hissediyordu. Hande de ondan farklı sayılmazdı. Adeta kalbini bir hançer delip geçmişti. Çok sevdiği kadın güzeller güzeli annesi ölecekmiydi?.

"Ne yani doktor bey benim annem ölecek mi? diyebildi ağlayarak.

Doktor iç çekti. Oda baya üzülmüştü.

"Maalesef evet"

Haldun beyin beyninden vurulmuşa dönmüş bir türlü konuşamıyordu.
Hande hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu. Doktor Caner bey'in de içi burkulmuş, söylediğine pişman olmuştu. Haldun bey ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Kızının yanında ağlamak istemiyordu. Ayağa kalkıp kızının yanına gitti. Önünde durarak diz çöktü. Ona sımsıkı sarıldı. Saçını okşayarak;

"Ağlama kızım yalvarırım , benim de içim parçalanıyor ama annen için güçlü olmalıyız ona bişey yansıtmamalıyız yavrum" dedi.

Hande kızarmış gözleriyle babasına baktı. "Tamam" anlamında başını salladı. İçinde fırtınalar kopuyordu. Annesini kaybetme düşüncesi bile onun için çok büyük bir acıydı. İçi yanıyordu. Korkuyordu. Haldun bey de onu bu halde gördüğü için kalbi paramparça olmuştu. Bir yandan kızı için endişeleniyor, diğer yandan da eşini düşüyordu. Tedavi görmemesinin sebebini çok merak ediyordu. Eşini kaybetmek istemiyordu. Çünkü eşini çok seviyordu. Bunları düşünerek doktor Caner bey'e döndü.

Türk Kızın Koreli AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin