Hayatın Acı Yüzü

441 35 3
                                    

Kapı çalınıyordu. Haldun bey ayağa kalkarak kapıya doğru yürüdü. Kızarmış gözleriyle kapıyı açtı.

"O öldü, öldü diyerek kapının önünde yere yığıldı. Bağırarak ağlamaya başladı. Hande ise annesinin üzerine kapanmış içli içli ağlıyordu. Sağlık ekipleri hamide hanımın yanına gelerek nabzını yokladılar. Öldüğünü anlayıp üzerine battaniye örttüler. Hande battaniyeyi açıp annesinin yüzüne baktı.

"Götürmeyin annemi, o ölmedi bırakın dedi bağırarak.

Sağlık ekipleri genç kıza bakarak içlerinden biri;

"Başınız sağolsun dedi.

Hamide hanımın cansız bedenini morga götürmek üzere sedyeye koyup ambulansa götürmek için evden çıktılar. Hande ve Haldun bey koşarak ambulansa bindiler . Hastaneye doğru yol aldı ambulans. Haldun bey ve hande ambulansın içinde hamide hanımın cansız bedenine bakarak ağlamaya devam ettiler. İkisi de hala onun öldüğüne inanamıyorlardı. Hastaneye varmışlardı . Sağlık ekipleri hamide hanımı ölüm saatini belirlemek için otopsi odasına doğru götürdüler. Haldun bey kızına sarılarak otopsi odasının önüne doğru yürüdü. Beklemeye başladılar. Sonunda doktor Caner bey göründü.

"Başınız sağolsun Haldun bey dedi

Haldun beyin dili tutulmuş konuşacak dermanı kalmamıştı. Doktora uzun uzun baktı.

"Dostlar sağolsun diyebildi ağlayarak.

Caner bey otopsi odasına geçti. Kısa bir süre sonra odadan çıktı. Haldun beyin önünde durarak;

"Ölüm saati gece yarısı 4 suları dedi.

Hande ve babasının söyliyecek herhangi bir sözleri yoktu. Hande daha fazla dayanamıyordu. İçinde kopan fırtınaları dindiremiyordu. Bir hışımla ayağa kalktı.

"Baba ben biraz kafamı toplamaya gidiyorum dedi

Haldun bey kızına baktı. Kızının kendisine kötü bişey yapmasından çok korkuyordu. Bu acımasız dünyada onun için değerli olan sadece kızı kalmıştı.

"Tamam kızım bende cenaze işlemleriyle ilgileneceğim. Kendine sakın kötü bişey yapma.
"Merak etme baba sadece nefes alacağım dedi. Hastaneden koşarak uzaklaştı. Bildiği ve huzur bulduğu bir cafe'ye doğru yürüdü. Cafe'nin içine girip her zaman ki yerine oturdu. Garson hemen yanına gelmişti.

"Ne arzu ederdiniz?
"Sade bir türk kahvesi.
"Hemen getiriyorum efendim.

Garson uzaklaşmıştı. Hande beklemeye başladı. İçinde ki fırtınalar dinmek bilmiyordu. Garson bir süre sonra elinde kahveyle göründü. Masanın üzerine kahveyi bıraktı.

"Afiyet olsun efendim dedi.

Hande iki eliyle kahveyi tutarak içmeye başladı. Kahve içmek ona huzur veriyordu. Ancak böyle bir günde ona ilk defa huzur vermemişti. Kısa süre içerisinde kahvesini bitirdi. Kasaya giderek hesabı ödedi. Cafe'den dışarı çıktı. Havada yağmur yağacak hissi vardı. Bulutlar kapkara görünüyordu.Yağmura yakalanmadan eve dönmeliydi. Caddeye doğru yürümeye başladı. Caddeye gelince taksi beklemeye koyuldu. Uzaktan bir taksi görünmüştü. Taksiye el işareti yaparak durdurdu. Kapıyı açtı ve bindi. Şöfere gideceği yeri söyledi. Yolu izlemeye koyuldu. Annesinin ölümünü sonunda kabullenmeye başlıyordu. Ölenle ölünmüyordu. Annesi her zaman onun okumasını iyi bir evlilik yapıp mutlu olmasını istiyordu. Annesi için güzel bir hayat yaşamalıydı. Taksinin durmasıyla derin düşüncelerden sıyrıldı. Taksi ücretini ödeyip indi. Anahtarla evin kapısını açtı. İçerden gelen sesleri duydu. Seslerin geldiği yöne doğru yürüdü. Babası hamide hanımın eşyalarını topluyordu.

Türk Kızın Koreli AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin