Hande sabah uyandığın saat 9 'du. Cumartesi günü olmasına rağmen erken uyanmıştı. Uyanır uyanmaz aklına Ji sung gelmişti. Hemen telefonu eline alıp mesaj gelip gelmediğini kontrol etti. Mesaj yoktu. Telaşlanmıştı. Merak ediyordu onu. Ji sung ise çoktan uyanmış hastaneye gitmişti. Önemli bir operasyon için çağırılmıştı hastaneye. Ameliyathane'ye gidip ameliyatı yaptıktan sonra ameliyathaneden çıkıp odasına geçti. Hande'den mesaj olup olmadığına bakmak için telefonu eline aldı. Mesaj yoktu. Mesaj atıp atmamak arasında ikilemde kalırken hande için de bu geçerliydi. Ji sung hızlı davranıp Hande'yi aradı hemen. Hande elinde çalan telefon sesiyle irkildi. Telefonu açtı çabucak.
*Günaydın canım. Kusura bakma yazamadım sana. Ameliyattan şimdi çıktım. Odama şimdi geçtim.
*Günaydın. Anladım doktor bey merak etmeyin. Sorun değil benim için. Hasta kurtarmak kolay değil" diyerek ufak bir kahkaha attı Hande.
*Bugün nasılsın?
*Çok iyiyim. Teşekkür ederim sen nasılsın?
*Sayende iyiyim. Sesini duymak çok iyi geldi içim huzurla doldu inan.
*Benim de aynen öyle. Ji sung bu arada iyi ki seni tanımışım.
*Hahahaahaa. İlk zamanlar beni fotoğraf için kovalıyordun küçük hanım unuttun mu.
*Yaaa! Demesene öyle. O gün geçti gitti. Bunları unutamazmısın?
*Peki peki kızma. Sadece şaka yapmıştım. Unuttum bile.
*Teşekkür ederim.
*Önemli değil ama biz o fotoğrafı çekmem sayesinde tanıştık Hande şi. Ayrıca biraz egzersiz ve koşu yap. Beni yakalayamadın üstelik yoruldun.
*Kızıyorum bak artık!
*Alınma lütfen canım. Ben espri yapıyordum sadece. Biraz gülmen için. Gülünce çok tatlı oluyorsun.
Hande'nin utançtan yanakları kızarmışdı. Elleriyle yanaklarını yokladı. Yanağının sıcaklığı elini bile ısıtmıştı. İlk defa telefon da bir erkekle konuşuyordu. Üstelik konuştuğu kişi koreliydi. Ji sung'un sesini duymak ona iyi gelmiş mutlu hissettirmişti. Üstelik bir erkek'den böyle şeyler hiç duymamıştı. Neredeyse kalbi ağzında atıyordu.
*Teşekkür ederim. Madem gülüşüm güzel o halde her zaman güleceğim.
*Bencede gülmelisin.
*Peki. İşlerin varsa hallet daha sonra görüşürüz.
*Tamam olur. Ben daha sonra ararım.
*Beklerim her zaman bak.
*Tabiki sevgilim. Görüşmek üzere.
*Görüşürüz.
Telefonu aynı anda kapattılar. Hande hızla kendini yatağa attı. Çok mutluydu. İçi içine sığmıyordu. Aşkları bir telefon da başlamış olmasına rağmen bu onu mutlu etmişti. Ji sung ona çok iyi geliyordu. Onunla mutluluğu tatmıştı. Onun sesini duymak sabah sabah ona huzur vermişti. O bunları düşünürken Ji sung da odasında oturmuş Hande'yi düşünerek sırıtıyordu. Bu şehir ona hayatını kazandırmıştı. Hande'yi çok seviyordu. Bir an bile aklından çıkartamıyordu onu. Şimdiden özlemişti. Cebinden bir fotoğraf çıkarttı. Bu Hande'nin fotoğrafıydı. Fotoğrafı alarak masasında duran boş çerçeve'ye yerleştirip uzun uzun baktı. Hayatında gördüğü en güzel kızdı. Üstelik bu kız onundu. Bunları düşünürken kapı sesiyle bir an olsun düşüncelerden sıyrıldı. Gelen asistanı Seda Hanımdı.
"Hocam çok acil ameliyathaneden bekleniyorsunuz.
"Tamam hemen geliyorum.Seda Hanım odadan çıktıktan sonra Ji sung da masasından kalkarak çıkarttığı önlüğünü giyerek odasından çıktı. Koşarak ameliyathaneye girdi. Ameliyathane'ye girdiğinde bir anda her yeri buz kesti. Sarışın genç bir kız beyninden vurulmuştu. Onu Hande sanmıştı. Eli ayağı titriyordu. Elini yüzünü yıkayarak eldivenlerini giydi. Kızın yanına iyice yaklaşınca Hande olmadığını görünce içini su serpildi. Ama bu kız içinde çok üzülmüştü. Genç ve güzel bir kız bu şekilde yaralanmayı haketmiyordu ona göre. Beyninde ki kurşunu büyük bir çabayla çıkarttı sonunda. Ameliyatı tamamlayıp bir anda yere yığıldı. Derin bir nefes aldı. Ameliyat çok başarılı geçmiş genç kızı kurtarmıştı. O yere yığılınca ameliyathanede bulunan herkes şaşkınlık içinde ona bakıyordu. Asistanı yanına gelmişti. Asistanın'ın uzattığı elini tutarak ayağa kalktı hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türk Kızın Koreli Aşkı
RomansaUzaktan sevmenin en acı haliydi bu, istemsizce sevdim seni...Belkide benim için doğru bir insan değildin fakat aşk bu gelivermişti birden. İnsan tanımadığı bilmediği kültürden birini sevebilirmiydi,sorunun cevabını ben bile bilmiyordum.Yaşayıp görec...