Arkadaşlaaaar uzun bir aradan sonra yine beraberiz. Finallerim bitince hemen bir bölüm yazmak istedim.Çünkü benim sağım solum belli olmaz belki bütlere kalabilirim. :)) Emin değildim bir bölüm yayımlamak konusunda ama hikayemi devam ettirmek istiyorum iyi kötü.Umarım bu bölümü seversiniz.Şimdiden iyi okumalar..=))))
Gömleğimin düğmelerini sertçe çekiştirirken teslimat gecesini düşünüyordum.Eğer Cengiz arayıp polisin baskın yapacağını haber vermemiş olsaydı her şey iyice sarpa saracaktı.Polisleri gönderdikten bir saat sonra Cengiz ile buluşup olanları anlatmasını istedim.Bütün çabalarımı boşa çıkaranın aptal küçük bir kız olduğunu öğrendiğimde sinirlerim iyice tavan yapmıştı.
Ezgi'nin ölümü o kadar beklenmedikti ki olayları sindirmem yıllarımı almıştı.Tabi buna sindirmek denirse.Her geçen gün her geçen saat kalbim intikam alma hasretiyle yanıp tutuştu.Kendime Ahmet'e en önemlisi de Ezgi'ye bir söz verdim , katillerini cehennemin en dibine göndereceğim.Bunun için canımı bile önemsemeden neye mal olursa olsun yapacağım.Bu yüzden planımı mahveden küçük sıçanı elime geçirdiğimde canını bağışlamam için ayaklarıma kapanıp benden af dileyecek.
Çoktan basit bir plan yapmıştım.Cengiz şans eseri de olsa kızın evini öğrenmişti.Adamlarımı peşine takıp nereye,kiminle,ne zaman,ne yaptığını öğrenmem hiçte zor olmadı benim için.Bir süre bekleyip elindeki fotoğraflarımızla ne yapacağını görmek istiyorum.Hakkında bir şey bile öğrenememiş olmak canımı sıkıyordu.Lacivert ceketimi üzerime geçirdikten sonra telefonumu alıp Ahmet'i aradım.
"Alo,Ahmet bulabildin mi bir şeyler?"
"Abi teslimat gecesi adamlar yerde bir bileklik bulmuşlar.Kızın ismi Kardelen'miş.
"İsmi beni ilgilendirmiyor Ahmet! O küçük sıçan yıllardır verdiğim emeklerimi boşa çıkardı.Bana daha can alıcı şeylerle gel anladın mı beni? Yarın dosyayı masamda istiyorum!"
"Peki,anladım abi. Yarın görüşürüz o zaman."
Telefonu cebime atıp aşağıya indim.Mutfaktan tıkırtıların gelmesi bana annemin burada olabileceğini düşündürttü.Çünkü evimin anahtarı bir Ahmet'te bir de annemde vardı.Ahmet asla mutfağa girmeyeceğinden annemin burada olması büyük bir ihtimaldi.Mutfağa hızlı adımlarla girdikten düz bir sesle "Günaydın anne.Neden buradasın?" dedim.
"Oğluşumun evinde olmam gayet normal bir şey.Neden burada olmayayım ki?"
"Anne beni kontrol etmeyi ne zaman bırakacaksın?İyiyim ben.Bunu anlaman için daha ne yapmam gerekiyor Allah aşkına."
"Seni kontrol ettiğimi de nereden çıkardın.Özlemiş olamaz mıyım seni?Eve de uğramıyorsun artık.Bende seni merak edip buraya geldim dün akşam.Ama sen geç geldin sanırım.Seni beklerken uyuyakalmışım."
"Anne bak açık konuşacağım.Haber vermeden gelmen beni rahatsız ediyor.Bu aralar fazla yoğunum.O yüzden eve uğrayamıyorum.İşlerim düzene girdiğinde emin ol yanına geleceğim.Yalnız kaldığını biliyorum ama biraz daha sabret olur mu?"
"Peki, Ender.Dediğin gibi olsun bakalım.Ama şimdi kahvaltı etmeden göndermem seni.Geç otur masaya bende çayını koyup geliyorum."
Reddetme gibi bir şansımın olmadığını gözleri açık ve net bir şekilde bana belli ediyordu.Arkamı dönüp masaya yöneldim.Sandalyeyi çekip oturdum.Annemde ardımdan gelip masaya oturdu.Kahvaltı faslı sessiz bir şekilde geçerken annemin bakışları sürekli üzerimdeydi.Sanki bir şey söylemek istiyormuş da söylemeye çekiniyormuş gibi bir hali vardı.Aslında söylemek istediği şeyi tahmin ediyordum ama şimdilik görmezden gelecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞLI HAYATLAR (Düzenleniyor)
Storie d'amoreİki ayrı hayat.. Tek bir ortak nokta... Tek bir ortak amaç... Hayatları birbirine dolanmış iki farklı karakter... Kardelen ve Ender,hayat iplerinin karmaşıklığını çözmek için birlikte olmaları gerektiğini öğrendiklerinde neler olacak... Hikayenin h...