Yine gün bitmiş gece olmuştu. Çok yorgun olmasına rağmen uyuyamıyor aklından o çocuk çıkmıyordu. Bir hışımla "bu çocuk o çocuk, bana yardım edebilecek kişi bu çocuk "diyerek ani bir karar almıştı. Peki ama bu karar ne kadar doğruydu? İstediği aşamaya ulaştırabilecek miydi bu çocuk onu? Tüm bu düşünceler beynini kurcalarken yine o uğursuz telefon çalmıştı. Dün duyduğu şeylerden daha mühim bir haber alamayacağını düşündüğünden fazla acele etmedi. Telefonun başına geldiğinde ise dünkü askeri tavrı yine takınmıştı;
+alo
-alo
Karşısındakinin alaycı sesini duyduğunda askeri tavrını bir anda bırakıp karşısındakine lanet ediyormuşcasına bir süre bekledi;
-sesimi duymak hoşuna gitmiyor biliyorum ama buna mecbursun. Çünkü biz iş arkadaşıyız.
Dedikten sonra iğrenç bir kahkaha attı telefonun diğer ucundaki ses.
+ne var ne istiyorsun
-teşkilatın kararlarını duymuşsundur.
+evet dün gece duydum
-o mu aradı?
+evet
-ne yapacaksın peki?
+bilmiyorum
-bu iş için uygun biri var mı aklında?
+var. Yani var gibi henüz karar veremedim
-Bol şans umarım üstesinden gelebilirsin
+sağol
-ha bu arada yarın bir iş teklifi alacaksın başkan işi kabul etmeni istiyor
+ne gibi bir iş
-yarın öğrenirsin
Dedikten sonra telefon suratına kapanmıştı.