Aslında böyle bir işe gönlü hiç razı olmamasına rağmen dünkü telefon konuşması dönerken aklının köşelerinde bir yandan da "teklifi kabul et, kabul et çünkü zorundasın, kabul et" sözleri, dün telefonda onu sinir eden-tiksindiren ses tonunda, eşlik ediyordu o konuşmalara. "Acaba inatlaşsam mı şu iğrenç sesle, reddetsem mi teklifi? "diye düşünüyordu. Ama reddedemezdi çünkü bu teklifin o sesle hiçbir ilgisi yoktu o sadece aracıydı. Pekte uzun olmamasına rağmen ona gayet uzun gelen bir zaman diliminde düşünmüştü bu konuyu. "Aslında düşünecek ne var öyle yada böyle kabul edeceksin bu teklifi "dedi kendi kendine ve cevabını söyledi;
-Peki, tamam.
Hocanın zaten bu cevabı vereceğini biliyor gibi hiçbir tepki vermemişti üçü de. İş ile ilgili birkaç kelam daha ettikten sonra hocanın
"e! Namaz vakti de geldi buyurun camiye geçelim isterseniz. Yalnız gördüğünüz gibi biraz geç kaldık. Eğer sizin içinde sorun değilse vaazı namaz sonrasında yapalım? "
Demesi üzerine başlarını onaylar gibi salladıktan sonra kalkıp camiye yöneldiler. Adamlar arka tarafta saf tutarken hoca cemaatin arasından Mihraba doğru ilerledi. Mihraba geldiğinde hiç vakit kaybetmeden müezzinin kamet getirmesiyle beraber namaza başladı;
+Allah u Ekber...
+esselamun aleykum ve rahmetullah...
İşte namaz bitmiş ve adamların beklediği o an gelmişti. Namaz bittikten sonra cemaat tam ayaklanmak üzereyken hocanın yaptığı duyuru ile birçoğu doğruldukları yere geri oturdu;
+sayın cemaat bugün diğer günlerden farklı olarak namaz sonrası kuran dinletimiz ve sohbetimiz olacaktır. Katılmak-dinlemek isteyen kardeşlerimiz lütfen camide kalsın.
Dedi ve ardından dışarı çıkan cemaatin de dikkatini çekmek isteyerek kurandan ayetler okumaya başladı. Gerçekten de düşündüğü gibi olmuştu. Hocanın bu içten okuyuşuna karşı koyamayan birkaç kişi çıkmaktan vazgeçmiş ve dinletiye kalmıştı. Yaklaşık olarak bir saat süren dinletinin sonunda içeride çok yoğun bir duygu seli oluşmuştu. Oraya onu değerlendirmeye gelen adamlar dahi hocanın anlatımı ile oraya neden geldiklerini unutmuş ve adeta hipnoz olmuş gibi hocanın birkaç kelime daha etmesini bekliyorlardı. Bu sırada cemaat bir bir ayağa kalkıyor büyükler hocanın elini sıkıyor küçükler ise öpüyordu. İçeride hocaya karşı o kadar büyük bir maneviyat oluşmuştu ki hoca "hadi savaşa gidiyoruz" dese tüm cemaat onu takip edecek gibiydi. Lakin hoca ne böyle bir şey söylemiş ne de bir beklentisi olduğu izlenimi vermişti. Sonunda cami boşalmış içeride yalnızca o üç adam ve hoca kalmıştı.