Gülümse... Seni gülerken hatırlamak istiyorum...
En sevdiğim saat... Okul çıkış saati... Yurda gidip bütün gün çılgınlar gibi uyumak istiyordum.
Lise 4'teydim ve dil sınıfı öğrencisiydim. 10 senelik dostum , kardeşim , ailemden daha çok sevdiğim Dahyun ile aynı yurtta kalıyordum. Bu yurttaki son ayımızdı çünkü 18 imize giricektik. Yurtta kalmamın sebebi kimsesiz olmam değil. Ailem böyle istediği için yurtta kalıyorum. Evimiz ile okulun arasında baya bir mesafe olduğu için ailem beni yurda göndermek zorunda kaldı. Ben gidince Dahyun'da yanıma geldi.
Dahyun ile okuldan çıkmış minibüs durağına doğru ilerliyorduk. Saçlarının uçlarını mavi yapmıştı. Beni de yeşil yapmam için zorluyordu. Siyah saçlarımı seviyorum ben ! ''Dahyun boyarsam yakamı bırakır mısın ?'' dediğimde gözleri parıldadı. ''EVET !'' Dediğinde istemsizce gülümsedim... Çocuk gibiydi. ''Tamam. Yarın boyatırız. '' dedim güldüğünde önüme döndüm.
Gene oradaydı.
Kim Taehyung.
Platonik olduğum velet...
Kapşonunu ve kulaklığını takmış başını öne eğmiş duruyordu. Çok değişmişti...
Sorun şu ki Taehyung eskiden çok konuşur , yaramazlık yapar , ortamı neşelendirirdi. Ama şimdi hiç gülmüyordu.
Gülümsediğini görmek istiyordum.
Yeniden onu gülümserken görmek istiyordum.
Gülüşünü özlemiştim.
Dikdörtgen olan o ağızını özlemiştim.
Ama kararlıydım.
Onu gülümsetecektim...
Yeniden...