Özür dilerim. Verdiğim sözü tutamadım. Özür dilerim... Gitmek zorundayım... Ama söz veriyorum sevgilim... Güzel günlerimiz de olacak. Yeniden güleceğiz beraber...
(Özür dilerim... Geçmişimin olduğunu unuttum bir anlık...)
*FLAHBACK*
Genç kız tanımadığı numarayı açtı.
''Alo ?''
Karşıdan önce ses gelmedi. Kız tam kapatacakken
''Kızım... ''
Kız olduğu yere çivilenmişti.
Telefonun ucundaki ses...
Babasına aitti.
Öz babasına...
''Baba sen misin ?''
''Evet. Benim kızım... ''
''4 aydan fazla oldu. Öldün sanmıştım. Neden aramadın ? ''
''İşlerim vardı. İyi değildim. Hastahaneye yatmıştım. ''
''Bana haber verebilirdin değil mi ? Sürekli seni aradım. Telefonlarımı kapattın ve açmadın. Mesajlarıma cevap vermedin. Beni terk ettiğini ya da cidden öldün sanmıştım. ''
''Özür dilerim kızım. ''
''Özür dileme baba. Sadece sevdiklerimden uzak dur. Kapatıyorum.. ''
Kız tam kapatacakken adam gene konuştu.
''Kendine dikkat et. Bu sıralar dışarı çıkma. Yanında bıçak taşı. Beni bir süre arama. ''
Ve hat kesildi..
Genç kız yavaşça yere oturdu.
Duyduklarını sindirmeye çalışıyordu.
Kabus dolu günleri geri dönüyordu.
Acı dolu günleri.
Geçmişi yeniden yaşayacaktı.
Onu öldüreceklerdi.
Geliyorlardı işte.
Babası tekrardan uyuşuturuya başlamıştı.
Hatta belki de satıcılığa.
Oturduğu adresi hala değiştirmemişti.
Onu bulmalarına az kalmıştı.
Sevdiklerini koruması lazımdı.
Ama onun da korunmaya ihtiyacı vardı.
O daha küçük bir kız çocuğuydu...
Kalbi kırık , bedeni büyük , olgun bir kız çocuğu...
Bulunduğu adresten hemen başka bir yere gitmeliydi.
Herkes için en iyisi bu olacaktı.
Özellikle de Taehyung için...
Hışımla bağırdı.
Kriz geçiriyordu.
Bileklerini keserken ağlıyordu.
Yumruklar atarken sessiz çığlıklar atıyordu.
''Başardınız işte. Delirttiniz beni... ''