0.5

35 6 11
                                    

Bölümü, eklediğim şarkı ile okuyun!❤️

Yazarın Ağzından:

Krystal içini çekerek bir kez daha baktı gözlerine. Sanki gökteki yıldızlar içlerine hapsolmuşçasına derin derin parlıyorlardı. Yavaşça sarılıp kendine çekti Amber'ı, serin gecede sıcaklığını hissetti. Amber gülümsedi. Gece kadar siyah saçlarını elinin bir hareketiyle geri attı ve işte tam da o an Krystal sonsuza dek onunla olmak istediğini hissetti en derinlerde bir yerde. Fakat onunla sonsuza kadar beraber olamamaktan endişeleniyordu. Bu duygudan rahatsız olup Amber'ın içkisinden yudumladı. İçkiyi yudumlarken, gerçeklikle hayal arasında bir yerlerde bir telefonun çaldığını duydu. Soru sorarcasına Amber'a döndü. Ama o hiçbir şey duymamış gibi kumların üzerinde yanan ateşi izliyordu ışıl ışıl gözleriyle. Her şey sanki saniyenin onda birinde oldu. Aniden Amber'ın yüzüne korkunç, dehşet ve acı dolu bir ifade yerleşti ve Krystal'dan uzaklaşmaya başladı. Krystal'ın çevresindeki her şey birden bulanıklaşmaya ve görüntüler birbirine karışmaya başladı. Krystal dehşetle ayağa kalktı, arkasından koşmaya başladı. O lanet telefon sesi hala bıkmadan, usanmadan devam ediyordu. Krystal bağırarak tüm küfürleri savuruyordu ve tüm gücüyle koştu, koştu, koştu... Ama tek gördüğü önünde sonsuzluğa uzanan bomboş ve karanlık kumsaldı.

Aniden fırlayıp uyandığında ter içindeydi. Kalbine binlerce bıçak saplanmış gibi keskin bir acı oturmuş, nefesi daralmıştı. Amber geldi aklına. Kulaklarında hala telefon sesi çınlıyordu.

Telefonun masada gerçekten çaldığını anlamasıyla siktir diye bağırması bir oldu. Yataktan kalktı ve telefonu açtı.

"Krystal."

Kyungsoo'nun sesi çok tuhaf geliyordu.

"Amber Liu." dedi sonra, gittikçe azalan bir sesle.

Krystal şaşkınlıktan konuşamadı. Önce o garip rüya sonra bu telefon. Yoksa rüya hala devam mı ediyordu? Kyungsoo'nun son kelimesiyle yüreğine keskin bir ağrı saplandı.

"Amber ölmüş."

Krystal bir süre sessiz kaldı. Söyleyecek bir şey ya da soracak bir soru bile gelmemişti aklına. Kyungsoo bunu fark etmiş gibi devam etti.

"Bu sabaha karşı bulmuşlar. Seul sahilinde."

"Ne?" diye bağırdı Krystal acı dolu bir şaşkınlıkla.

"Cinayet mi? Nasıl? Neden? Nerede şimdi?"

"Sakin ol." dedi Kyungsoo. "Amber'ı hepimiz çok severdik. Ailemden sonra onun haberini duymak kötü oldu...Haber vermek istedim, Belki çözmemize yardım etmek istersin. Çünkü katili yakından tanıyorsun."

Kyungsoo cümlesini tamamlamadan Krystal telefonu kapattı, aceleyle giyindikten sonra koşarak merdivenleri inerek arabaya atlayıp gaza bastı.
Seul'ün sabah trafiğine küfrederek ve bütün trafik kurallarını ihlal ederek merkeze vardığında aradan yarım saat geçmişti. Hemen Kyungsoo'nun odasına daldı.

"Anlat." dedi soluk soluğa. "Ne buldunuz?"

"Cesedi bir kaç saat önce bulduğumuz için henüz bir şey yok. Olay yeri işini yeni bitirdi. Deliller laboratuvarda. Ceset de şu an otopside. Bekliyoruz. Ama bunu sen de ben de biliyoruz ki o katil yaptı. Ne biliyorsan anlat Krystal. Yoksa sadece Amber değil bir sürü kişiye zarar verecek."

"Olay yeri fotoğraflarını görmek istiyorum." dedi Krystal emreder bir sesle. Kyungsoo hemen Jungkook'u aradı. Jungkook yeni atanmış genç bir stajyerdi. Jungkook aceleci adımlarla içeri girdi.

"Getirdim efendim." dedi belli belirsiz bir sesle, Jungkook. Ne Kyungsoo cevap verdi nede Krystal. Zaten Krystal'ın, şu an tek hissettiği derin ve acı bir öfkeydi.

Jungkook dizüstü bilgisayarını Krystal'a verdi. Krystal ise eline bilgisayarı aldı.

Olay yerinin ve cesedin her açıdan çekilmiş onlarca fotoğrafında ilk önce Amber'ın kandan yapış yapış olmuş siyah kısa saçlarını gördü. Sayısız bıçak darbesinden dolayı yüzü tanınmayacak haldeydi. Aldığı sayısız darbeyle her yeri kızarmış, mosmor olmuştu. Kolları bacakları açık halde, ölü bir Amber yatıyordu. Krystal'ın gözü Amber'ın omzundaki 'KryBer' yazısını aradı. Oradaydı. O birlikte çıktıkları tatilde beraber yaptırdıkları dövmeydi. Eli istemsizce kendi omzuna gitti.
Bilgisayarı hışımla yere atıp ayağa kalktı. Bunu yapanın kim olduğunu biliyordu. İş birliği yaptığı katil, Krystal'ın yaptığı gibi ona ihanet etmişti. Sevgilisi Amber'ı kasıtlı bir biçimde Krystal'a tepki olarak öldürmüştü.
---
"Bunu bana nasıl yaparsın?" dedi Krystal katilin yüzüne bağırarak.

"Sen bana nasıl ihanet ettiysen ben de aynı şekilde sana ihanet ettim Krystal Jung. Bunu bana ihanet etmeden önce düşünecektin."

"Anlamıyorsun. Ben sadece senin isteklerin yüzünden o Jongin denilen herif ile çıktım. Sırf senin isteklerin yüzüden saniyelerimi o aptal Jongin ile harcadım. Sırf sen istedin diye Jongin'e platonikmişim gibi davrandım. Gururumu hiçe sayarak Jongin için intihar etmiş numarası yaptım. Üstüne üstlük Jongin piçi ukalaca 'Ben seni sevmiyorum, biliyorsun Kyungsoo'dan hoşlanıyorum ama sana zarar gelsin istemem çünkü sen benim için değerli bir arkadaşsın.' diyip benimle çıkmaya başladı. Sırf senin yüzünden merkezdeki herkes bana sürtük muamelesi yaptı. Her şeyi bırak, Amber'ı öldürdün. Senden nefret ediyorum." diyip katilin göğsüne doğru yumruklarını fırlattı Krystal.

"Krystal Jung, eğer ağzından bir şey kaçırırsan senide mahvederim."

"Zaten beni mahvettin!"

"Amber yaşıyor."

"Yalan söyleme. Olay yeri fotoğraflarını dahi gördüm. Ölüydü. Onu sen öldürdün."

"O ölmedi Krystal. Onu öldürecek kadar aptal değilim."

"Öldürdüğünü her ikimizde biliyoruz. Beni kandırmana gerek yok. Sana bu işte sonsuza kadar yanında olacağımı söyledim. Ben sözümü tutarım senin gibi değilim. Fakat şunu bil ki, sen de bunun bedelini ödeyeceksin. Herkes senden korkabilir ama ben senden korkmuyorum şerefsiz."

Katil Krystal'a bakıp alaylı bir kahkaha attı.
---
Sehun, Jongin ve Kyungsoo beraber oturup kahvaltı ediyorlardı.

"Bu katili bulmadıkça, daha bir sürü insana zarar gelecek." dedi Sehun.

Jongin ve Kyungsoo onaylarcasına başlarını salladılar.

"Ne olursa olsun onu bulacağım." derin bir nefes aldıktan sonra devam etti Kyungsoo, "O şerefsizi bulduktan sonra, bize yaşattıklarını ona yaşatacağım."

Who is next || KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin