Yixing'in ölümünden 24 saat geçmişti. Olayı tüm merkezdekiler ve Jongin'de biliyordu. Aklım o manzarayı gördükten sonra gerçekten karışmıştı. Kimin benimle bir derdi olabilirdi ki? Jongin'in ısrarları daha çok tırsmama neden olmuştu. Kendisi, benim güvende olmadığımı ve artık onun evinde kalacağımı söylemişti. Ne kadar itiraz etsemde, beni ikna etmeyi başarmıştı.
Önümdeki Krystal'ın yaptığı otopsi sonuçlarına bakıyordum. Yixing katil tarafından 5 yerinden bıçaklanarak öldürülmüştü. Arkasında ise ne bir parmak izi, nede bir saç teli bırakmamıştı. Bu işte usta olmalıydı. İyice gerilmiştim, rahatlamaya ihtiyacım vardı. Odamdan kahve almak için çıktım. Bu hayatta bana huzur veren iki şey vardı. Biri Jongin, diğeride kahveydi. Kahve makinesine 1 lira attıktan sonra kahvemi aldım. Tam o sırada, merkezde çalışan dedektif Oh Sehun'u gördüm. Göz göze gelmiştik. Her zamankinin aksine gülümsüyordu. Şaşırmıştım. Çünkü genelde ne zaman ona bakarsam bakayım kaşları çatık bir şekilde yürürdü.
"Merhaba Kyungsoo. Odamda kahvelerimizi içmeye ne dersin?" dedi.
Kafa sallamamla beni kolumdan çekip odasına götürmesi bir oldu. Siyah deri koltuğuna oturduktan sonra masasının üzerindeki gözlüğü alıp kendisine taktı. Kahvemi yudumlarken bana baktığını fark ettim. Ve ben de, gözlerimi kahveden alıp onun bakışlarına karşılık verdim. Çene yapısı çok sivriydi. Yüz hatları Koreli bir erkeğe göre çok sertti. Onu incelediğimi fark ettiğinde. Soğuk bir şekilde öksürdü. O sırada kapının açılmasıyla ikimizin gözüde kapıya doğru yöneldi. Masa başı arkadaşım polis Kim Taehyung gelmişti. Kahkaha atarak içeri girdi. Bu çocuk ne zaman görsem 32 diş sırıtırdı. Yanağıma makas attıktan sonra koltuğa oturdu.
"Selam çocuklar. Dedikoduları duydunuz mu?" dedi Taehyung.
"Ne dedikodusu?"
Sehun'da bana katılırcasına kafasını anlamamış ifadesi ile salladı.
"Kyungsoo, senin ve Jongin hakkında dedikodular dönüyor. Jongin'in seni evine davet ettiği ve sana aşık olduğu, Krystal'ın ise psikolog Amber ile sevgili olduğu söyleniyor."
Şaşırmıştım. Keşke tüm ortaya atılan dedikodular asılsız değil gerçek olabilseydi.
"Dediklerin arasında tek doğru olan şey Jongin'in beni evine davet etmesi. Bu benim güvenliğim için. Onun dışında hepsi asılsız bunu sen de biliyorsun. Ayrıca Jongin neden beni sevsin?"
"Sana bakışlarını görmedin mi Kyungsoo? Seni yiyecek gibi bakıyor. Sana tüm dünyanmış gibi bakıyor. Ben onun Krystal hiç öyle baktığını görmedim bence o da seni seviyor. Yani senin sevgine karşılık veriyor. Platonik değilsin dostum-ah." dedikten sonra göz kırptı Taehyung.
Utançtan yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Jongin'i sevdiğimi nereden biliyordu?
"S-saçmalama Taehyung. Ben onu sevmiyorum!" diye bağırdım.
"Şaka yapmıştım, neden bu kadar tepki verdin Kyungsoo?" dedi Taehyung.
Burada biraz daha kalırsam ağlayacaktım. Hızlıca yerimden kalkıp kapıyı sertçe kapatarak Sehun'un odasından çıktım. Sinirden gözüm hiçbir şey görmüyordu. Koşarak ilerliyordum ki, benden uzun bir bedene çarpıp onunla beraber yere düşmem bir oldu. Her kimse benim üzerime düşmüştü. İyice sinirlenmiştim.
"Dikkat etsene ya!" diye bağırdıktan sonra üzerimdeki kişinin yüzünü kaldırmasıyla iyice şok geçirdim. Üzerimde duran kişi Jongin'di. Gülümsedi.
"Selam Kyungsoo, her yerde seni arıyordum. Seni gökte ararken altımda buldum şansa baksana." dedikten sonra göz kırptı.
Onun gülümsemesiyle, istemsiz benimde yüzümde gülümseme oluştu. Bu anı fırsat bilip saçlarının kokusunu içime çektim. 5 saniye sonra üzerimden kalkıp dikkatli olmadığı için özür diledi. Tekrardan gülümsedikten sonra odama gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who is next || KaiSoo
FanfictionOrada kanlı bir kağıt duruyordu, kağıdı almak için eğildim. Kağıdı elime alıp katilin yazdığı nota baktım. "Sıradaki kim?"