11. Bölüm

4.8K 339 70
                                    

Keyifli Okumalar...

🌼Hifa'dan🌼

Karşımdaki adam kulağıma doğru yaklaşıp nefesini verdi. İğrenç bir şekilde içki kokuyordu, midem bulanmıştı.

" Babanın selamı var, Meriç'e bir mesaj iletmeni istiyor." Bir süre bekledi ve devam etti.

" Rol yapmak Meriç'e hiç yakışmıyor." Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı, bizim rol yaptığımızı bilen kişi sayısının tam olarak kaç kişiden oluştuğunu merak etmiştim. Özellikle hayatımda hiç görmediğim bir adamın, rol yaptığımızı biliyor olması çok garipti. Hem babanın selamı var da ne demek oluyordu. Bunları yapan kişi oydu zaten, bu adamı neden babam göndermiş olabilirdi!

" Gerçekten çok güzel görünüyorsun Hifa." Adam buğulu gözleriyle öyle içli bakıyordu ki, neredeyse ağlayacaktı. Elini ağzımdan çekip, dudaklarıma doğru yaklaşmaya başladı. Ellerimle adamı ittirmek isteyince, adam bileklerimi duvara yasladı. Derin bir nefes alıp yüzüme üfleyince, tiksinerek yüzümü çevirdim.

" Benim olacaktın, Meriç gelip her şeyi karıştırmamış olsaydı benim olacaktın." Sinirle adama baktım.

" Kimsin, benden ne istiyorsun bilmiyorum ama beni rahat bırak." Adam bileklerimi daha da fazla sıkmaya başlamıştı. Muhtlemen moraracaktı, yüzümü buruşturdum. Ne kadar sıktığı hakkında bir fikri yoktu, canımı fazlasıyla yakıyordu. Adam hiçbir şey söylemeden dudaklarıma doğru yaklaşmaya başlayınca, dizimle adama tekme atmaya çalıştım. Meriç'in neden bu kadar geç kaldığını düşünüyordum.

" Rahat dur artık." Biraz daha yaklaşmaya başlayınca yerimde kıpırdanmaya çalıştım. Sonunda birisi adamı üstümden alıp yere yatırmıştı. Kalbim deli gibi atıyordu, yavaşça yere doğru çöktüm. Meriç deli gibi adamı yumrukluyordu.

" Meriç yeter, adamı öldüreceksin. " Benim sesimi duyunca durup bana baktı. Korumalar adamı alırken Meriç yanıma geldi.

" Özür dilerim, çok geç kaldım ama aradığını görmemiştim." Başımı salladım ve bileklerimi ovuşturmaya başladım. Ağlamamak için dudağımı ısırıyordum. Bütün vücudum öyle bir titriyordu ki ayağa kalkarken zorlanmıştım. Meriç bana dokunmamaya çalışıyordu, eminim bu onu çıldırtıyordu. Sonunda Sude gelip koluma girmişti. Zar zor merdivenleri çıkıp kendimi odama attım. Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Meriç'in geç kalmasına çok kızgındım, hala bana neden o mesajı attığını düşünüyordum. Meriç odaya girdiğinde ayaklarımı kendime doğru çekmiş oturuyordum.

" Sude bize biraz izin verir misin?" Sude başını salladı ve odadan çıktı.

" İyi misin?" Gözlerimden deli gibi yaş akıyordu, yutkundum ve konuşmaya çalıştım ama olmamıştı. Adamın bana bir şey yapmasından çok korkmuştum. Daha önce hiçbir erkek bana bu kadar yaklaşmamış, böyle bir teşebbüsle karşılaşmamıştım.

" Sadece çok korktum." Ağlamam nefes almamı güçleştiriyordu. Bir şey kalbimi sıkıyormuş gibi hissediyordum.

" Neden orada bekliyordun?" Kaşlarımı kaldırdım.

"Çünkü bana mesaj attın Meriç!" Yan tarafımda duran telefonumdan mesajı açıp Meriç'e gösterdim. Çatık kaşlarıyla mesaja bakıyordu.

" Bu mesajı sana ben atmadım Hifa." Kendi telefonundan mesajlar kutusunu gösterdi.

" Numara sana ait Meriç." Yüzünü ellerinin arasına alıp kısık sesle küfretti.

" Ben bunu çözeceğim, korkma artık geçti." Meriç böyle söyleyince ağlamam daha da artmıştı. Hiçbir şey yapamadan bana bakıyordu. Göz yaşlarımı silip yutkundum.

HÜZNÜN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin