Soonyoung'a küfür serbest fhlşflgj
Böcek faciasından sonraki gün, Jihoon parlak gözleriyle, bahçedeki süs havuzunun mermerinde oturup, çimleri izlerken düşünceli gözüküyordu.
Hizmetçi Anna ona seslenene kadar durumdan habersizdi. ''Jihoon, burada yalnız başına oturmuş ne düşünüyorsun?''
Jihoon yüzünü ona çevirirken, ''Anna,'' diye seslendi sadece. Anna kendisini duymadığını düşündü ama Jihoon onu net bir şekilde duymuştu. Sadece düşüncelerini onunla açmak istememişti, yoksa kardeşi bu duruma çok sinirlenirdi.
Anna gülümsedi ve süs havuzunun mermerinde oturan çocuğa elindeki gömleği uzattı. ''Al. Üzerindeki hırkayla uyum sağlayacak bir gömlek diktim sana.''
Jihoon'un tatlı sevinci yüzünün her bir köşesinde kendini belli ederken Anna'nın ona uzattığı gömleği aldı ve kucağına koydu. Birilerinden hediye almayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki, kendini değersiz hissetmeye başlamıştı çoktan. Bu onun kalbini kırsa bile belli etmeden gülümsedi. ''Anna,'' dedi. ''Neden bana karşı bu kadar iyisin?'' Diğerlerinden farklı olmaması gerekliydi, çünkü evdeki herkesin ona karşı bir ön yargısı vardı.
Anna onunla beraber soğuk mermere oturdu. Birden bacakları titrediğinde, küçük çocuğun bu soğuğa nasıl dayandığını anlamlandıramadı, yüzü eskiye dönen diğer insanlar gibi uzak bir yerlere daldığında, ''Annen hayattayken bana karşı çok emeği geçti. Ona saygım sonsuzdur.'' diye sessizliği bozdu. ''Sana bakınca anneni hatırlıyorum.'' Jihoon bir çok kez annesine benzediğini duymuştu ama muhtemelen kardeşi öyle düşünmüyordu. ''Elimde büyüdün, seni ve aileni benden daha iyi tanıyan biri yoktur burada.'' Jihoon onun bile bilmediği şeylerin olduğunu aklından geçirse bile sessiz kaldı. Anna onu kendine çekip sarmaladığında, ''Zor günler geçirdiğini biliyorum ama bir hizmetçi olarak tek yapabildiğim budur.'' Diye fısıldadı.
Jihoon, ellerini Anna'nın beline doladı. Küçük bedeni yüzünden ellerini birbirine kavuşturamasa bile, elinden geldiğinde sıcak bir kucaklaşma vermeye çalıştı.
''Anna, bunu duymak beni çok mutlu etti.'' Onlara ait olmayan üçüncü şahıslardan birinin sesi kulaklarına dolduğunda, kafasını hiç Anna'nın göğsünden ayırmak istemedi. 'Neden şimdi gelmek zorundaydı ki?'
Anna ayaklanınca o da sıcak göğsünden ayrılmak zorunda kalmıştı. ''Ah, Leydi Hei.''
Jihoon kucağından gömleği saklamaya yeltendiğinde, Leydi Hei, ''Dur. Çıkartma.'' diye gülümseyen yüzüyle fısıldadı.
Jihoon, mıhlanmış gibi durduğu yerde kalınca kendine küfretti. Mermerden çoktan ayaklanmıştı.
Leydi Hei, Jihoon'un yüzüne karşı eğildi. ''Masallardaki kötü kalpli üvey anneymişim gibi davranma bana. Gömlek sana çok yakışacaktır.'' Jihoon'un parlak saçlarında parmaklarını gezdirirken, ''Annen kadar hamarat ve müşfik olmayabilirim belki ama, kötü kalpli bir üvey anne de değilim.'' Diye mırıldandı.
Jihoon, bunu söylemekten çekinirken geriye doğru adımladı.
Leydi Hei, gülümseyerek sırtını dikleştirdi ve arkasını dönüp gideceği sırada kafasını çevirip Anna'da gözlerini gezdirdi. ''Sadece...'' Diye mırıldandı, sözleri gereğinden fazla iğneleyiciydi. ''Duygularımı kontrol etmekte iyi değilim, o kadar.''
Birkaç gün sonra, Anna kovulmuştu.
Anna yavaş yavaş gözden kaybolurken, Jihoon sessizce onu izliyordu. Sadece resimlerde gördüğü annesini düşünüyordu. Fakat onun nasıl biri olduğunu hiç hatırlamıyordu. Hatırlarından yalnızca yaşlı Anna'nın yüzü vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/96251503-288-k423460.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jihoon's secret | soonhoon
FanfictionJihoon'un karanlık ormanının derinliklerine gömülüdür. uyarlama!