Leydi Hei bomboş bakışlarıyla yemek odasına ilerliyordu.
''Leydi Hei. Sofra hazır. Size afiyet olsun.'' Dedi hizmetçilerden biri, ancak Leydi Hei hala bomboş ve bitkin ifadesini yüzünde gezdiriyordu.
Yemek odasına girdi ve kafasını sola çevirdiğinde merdivenlerin orada elinde fincanıyla trabzanlara yaslanmış Jihoon ile göz göze geldiler. Bu çocuk önceden parlak şekilde bakardı diye düşündü Leydi Hei. Ancak şimdilerde bakışları her buluştuğunda kar fırtınası onu geriye doğru sendeletecek cinstendi. Kafasını bu yüzden aşağıya eğdiğinde oğlunu, Seungcheol'u, Jihoon'un ayaklarına kapanmış şekilde gördü.
''Biraz daha iyi mi Jihoon?'' diye sordu Seungcheol.
Annesi sinirle hiddetlendi. ''Seungcheol! Ne yapıyorsun sen?''
Seungcheol bakışlarını annesine çevirdi. ''Hiçbir şey, Jihoon bileğini burktu, ben de bileğine masaj yapıyordum.'' Ayaklandı ve üzerindeki takımı düzeltti. ''Hadi Jihoon, koluma dayan.''
Jihoon çatık kaşlı kadına baktığında, Leydi Hei sesini kesmek zorunda kalmıştı.
Leydi Hei sonunda ipleri kendi eline geçirmenin vaktinin geldiği düşünceyle gülümsedi. ''Üzerindeki takım sana çok yakışmış Jihoon.'' dedi.
Ancak Jihoon'dan bir cevap alamadı.
Herkes yemek masasına oturduğunda, [Dakka başı yemek yiyorlar bıktım] Seungcheol içkisini yudumladı. ''Anne, sana söylemem gereken bir şey var.''
''Söyle o zaman, Seungcheol.'' Dedi.
''Bu hafta sonu Jihoon'un doğum günü. Kutlamak için onun şerefine büyük bir ziyafet verip tüm akrabalarımızı davet etmeyi düşünüyorum.''
''Hmm,'' dedi Leydi Hei. Yüzü parıl parıldı bugün.
''Ve,'' Elini Jihoon'un omzuna atıp kendisine çekiştirdi. Jihoon'un yüzünde belli belirsiz bir sinir geçiyordu ancak bunu sadece Soonyoung fark edip kıkırdayabilirdi. ''Nişanlandığımızı da ilan edeceğim.''
Joshua'ın yüzü düşerken, Soonyoung gülümsedi.
''Ee?'' Diyerek devam etmesini istedi Leydi Hei.
Seungcheol'un hala söyleyecekleri varmış gibi görünüyordu. Zaten Jihoon'da yemek yemeyi kesmişti. ''Umarım karşı çıkmazsın anne!'' Diye hiddetlendi. ''Anne, beni gerçekten seviyorsan kararıma saygı göstermen gerekir!''
Leydi Hei sadece güldü.
''Anne!'' Seungcheol masadan kalktı ama elleri hızla masayı geri buldu. Jihoon onun bu gereksiz heyecanını sadece kollarını kavuşturarak izliyordu. ''Eğer karşı çıkarsan, Jihoon'la birlikte buradan gideriz!''
Soonyoung eliyle ağzını kapattı ancak ardından dudaklarını oynatarak Jihoon'a, ''Senin için eşsiz bir deneyim olur.'' dedi.
Jihoon ise gözlerini devirmişti.
Leydi Hei elini nazikçe oğlunun elinin üzerine yerleştirdi. ''Bak Seungcheol, aslında ben de bencillik ettiğimi düşünüyorum uzun zamandır.'' Dedi gülümseyerek ve ekledi. ''Bu yüzden nişan hazırlıklarını üzerime almakla kalmayıp, Jihoon'a da mükemmel bir doğum günü hazırlayıp hediye vereceğim.''
''Gerçekten mi? Çok sevindim anne!'' diye şakıdı Seungcheol. ''Duydun mu Jihoon, annem nihayet birlikte olmamıza izin verdi.''
Soonyoung elindeki kadehi bıraktı. ''Buna duyduğuna çok sevinmişsindir herhalde Jihoon, ama neden yüzün gülmüyor?''
Jihoon ifadesiz bakışlarını önce Soonyoung ile buluşturdu. Soonyoung'un ona, güzel bir gösteri görmek istiyorum, diye bağıran ifadesine karşı gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jihoon's secret | soonhoon
FanfictionJihoon'un karanlık ormanının derinliklerine gömülüdür. uyarlama!