MEDYA (Masal)
Dolunay caddesine girdiğimizde bara geldiğimizi anlamıştım. yoldaki sıradışı öpüşmemiz ve korna çalan bir adamın utançla bizi ayırması tekrar arabaya binmiş ve sesimi çıkarmadan yolculuğun bitmesini beklemiştim. ya da utancımdan ağızımı açamamıştım. diyebilirim
''kafanı yere eğ ve yürü.'' arabadan inmeden önce arasın'ın uyarısıyla duraksadım.
''saçmalamayı kes ve yürü.'' kapıyı kapatmak üzereyken eğilip bana soğuk bir bakış attı.
''konuşmayı kes ve yürü.'' hızla arabadan inip kapıyı hızla çarptım inşallah kapısı çizilmiştir hayvan herif.
''O kapıya birşey olursa parasını kurşuna kadar alırım.'' Ona yandan ters ters bakarak, artık ezberlediğim barın kapısına yöneldim. Tam kapıya yaklaşmıştım ki kolumun aniden çekilmesiyle geriye sendeledim. Birgün bu ani çekişler yüzünden düşecektim. Gerçekten.
''Buraya geldiğimizi kim söyledi.! '' Aras beni arkasından sürüklerken acıyon kolumu kurtarmaya çalıştım. Boğumları beyazlaşmış. parmaklarını tek tek açarken, hüsranla geri kapınışını izledim.
''Buradan.'' Sokağın sonundan sağa saptık. Nereye gittiğimizi anlamaya çalışıyodum ancak daha önce ambardan başka bara gitmediğim için buraların yabancısıydım. Türkiye de böyle yerler olduğunu bile bilmiyodum.! Kolumdaki acımın azalmasıyla düşüncelerimden kurtulup ağrıyan yeri ovuşturdum.
''Burası ambara benzemez masal. Hapçı, esrarcı ne tür bok ararsan burda bulursun.'' duyduklarımla attığım adımı geri çektim.
''O zaman buraya neden geldik?.'' Benim duraksamamla, arkası dönük bir şekilde o da durdu.
''Çünkü burası benim.'' Karanlıkta sol profilini bana dönerken çok tehlikeli gözüküyodu Fazlasıyla.
''Sen uyuşturucu mu satıyosun!.'' Algıladığım yeni puzzle parçalarıyla ortaya yeni bir senaryo daha çıkmıştı. Cevabını beklemeden geri geri birkaç adım attım.
''İnsanları zehirleyip,hayatlarını mahvediyosun.!'' Sesim ister istemez yükselirken etrafa çok insanın olmamasına şükrettim. Zaten olan birkaçı da sarhoş veya kendinden geçmişti.
''Bağırma!'' Yüzünü tamamen bana döndürüp kasılan çenesini ovuşturdu.
''Bağırma mı ! Açıklayacağın tek şey bu mu!.'' Artık sinirlerim tavan yapmıştı ve gözyaşlarım akmamak için büyük bir mücadeleye girmişlerdi.
''Kimseyi zehirlediğim yok.''
''Ah hadi ya ciddi misin?'' Ellerimi havada sallayıp dalga geçercesine yüzüne baktım. Dilini alt dudağının içinde gezdirdi.
''Burada sadece kullanmalarına izin veriyorum. Satış falan yok. Onların ne bok içtiği sikimde değil.'' Öfkeyle soludu. satmadığını öğrenmek içimi rahatlamıştı. Ancak içmelerine izin vermekte doğru bişey değildi.
''İçip sokaklardan toplansalar daha mı iyi şimdi buraya gel!.'' Sonlara doğru ses tonu artmış bana doğru birkaç adım atmıştı. Ne düşüneceğim hakkında bir fikrim yoktu. Arası'n her söylediğişey , tek yol değil birkaç farklı yollar daha gösteriyodu .Doğruyla yanlış birbirine karışmıştı sanki . bir yere kadar haklı bir yere kadar haksız . Hangisinin ağır bastığıysa muammaydı.
'' Bu konuyu halletmeden içeri girmiycem.'' Dedim büyük bir kararlıkla Hiç değilse Bu yönden bi arıza çıkmazsa bir skor kazanmış olucaktı.
''Bunun hesabını içerde ödeyeceksin.'' Tehtikar gözlerle beni süzdü Bakışlarından utanarak ,sanki pantolonumda toz varmış gibi parmaklarım oraya kaydı ve hafifçe silkeledim.
![](https://img.wattpad.com/cover/53136206-288-k788649.jpg)