Aah! Yine okul günü yine aksilikler benim üzerimde. Hayat hep böyle mi olmak zorunda yaa? Ablam hiç sormadan odama girdi ve beni görünce yüzünü ekşitti. Ne var yani hiç yatakta iki seksen uzanmış bacakları açık bi çirkin görmemiş miydi yahu? Valla ben her gün görüyom ablacım kusuruma bakma yani. Aşağıdan gelen seslerle konuşmaya başladı “ hadi kalksana kızım 2 saat sofrada seni beklemek zorunda mıyız biz? Şu haline bak saçların iğrenç. Hadi kalkta kendine bi çeki düzen ver sonrada aşşağı in.” Dediğini yapacaktım ona istediğini verecektim şu okuldan bi döneyim o saçlarıma ne yapacağımı biliyordum şimdilik beklesin haspam. Ayağa kalktım gerindim ve istemeyerek aşşağı indim. Yine annemgil ablamı sözleriyle şımartıyor . Hay kızınıza sıçsınlar .
Kahvaltıyı galiba Emine teyze hazırlamış yaa diye düşünürken aynı zamanda haşlanmış yumurtayı ağzıma tıkıyordum ki annemin bağırışıyla kafamı kaldırdım. “ zaten 65 kilo olmuşsun ne yiyosun halaaa. Emineeeeğğ bidaha bunu sadece saltayla besleyin.” Ağzımı açarak olduğu kadar konuştum “ nö sölötösö yöö böz önök möyöz(çevirisi: ne salatası yaa biz inek miyiz.) “ bunu söylememle bu sefer babam bağırdı “ İnek kadar olmuşsun zaten senin yüzünden camianın suratına bakamıyoruz bee . Bi zenginliğimizi bile yaşatmıyosun insana!! Azıcık ablana çekseydin nolurdu sanki. Bizden nasıl çıktın zaten anlamıyorum ki anan seni doğurmamış bence bildiğin.. neyse dua et benim kanımdasın hoş belli olmuyo ama şimdi çık odana okula geç kalıcaksın yüzünle gelemedin bari zekanla gel bizden nasıl oldu bu yaa..” Kalbimi kırıyosun ama. Benim kalbim kırılıyo ama. Hay Allahım ben mi seçtim yaa ben mi seçtim diye böğürücektimde daha çok aşağılar diye kafam önde yukarı çıktım.
Yaa nolurdu yaa şu kadar değerim olsaydı gözlerinde ablam gibi olsaydım nolurdu Allaaam müstehak mı bana? Ben ne yaptım sana? 5 yaşınndayken annanemgilde namazda kılmıştım hem –hoş anananemi taklit etmiştim sadece – . Yine okula söverek üstümü değiştirdim çantamı belime taktım gözlüklerimi sildim ve aşağı indim o çok özendiğim ablacığım yine her zamanki gibi çok güzeldi. Ben şurda bayılsam okula yollarlar mı yaa diye düşünürken ablam dışarı çıkmış bile . Aramızda iki yaş olmasına rağmen bi insan nasıl böyle olgun durur?. Bi karşımdan yıkıl abla yaa yıkıl ya.Küfür ederek okula gittik
Okuldakiler kendilerini aştılar artık.Arkamdan konuşan yok direk gelip yüzüme söylüyolar. Bi tanesi “ çirkinlerin kalbi kırılmıyomuş lan..” diye başlayıp bi saydırdı. İşte televizyon insanları. Cidden neden yaşıyosunuz? Her duyduğunuza inanın diye mi yani? Ay bari çirkinim zekam olaydı azıcık.Şu matematikten ne anlıyonuz ablacım? Haftaya 6 saat eşit ağırlıkçılara işkence diye koymuşlar resmen. Zaten bu sistemden ne bekliyonuz diye düşünürken ayağıma yediğim tekmeyle yere yapıştım. Kahkaha sesleri beynimde bulanıklaşırken burnumun kanadığını fark ettim. Yapma bunu noluurr. Ay benim ne zaman burnum kanasa kusarım. Koridorun başından her zamanki gibi “Toprak geliyooor!!” sesleriyle kafamı yere tekrar vurdum. Bi yandan da nolur kusmiyim diye dua ediyordum.
Toprak bütün iştihamıyla koridorun başından bu tarafa doğru gelirken arkasındaki ikizlerin sağır edecek şekildeki topuklu ayakkabı sesleri yükseliyordu. Toprak hep doğal güzel olmuştur. Ne topuklu giyer ne makyaj yapar. Bazen gözlerine kalem çeker o kadar. Zaten bütün erkeklerin ona tapmasının en önemli sebebide bu bence. Doğal güzellik. Bende tam tersi mantık. Doğal çirkinlik. Sonradan gelen güzel olma isteği.
Toprak yanıma geldiğinde ince sesiyle bi kahkaha attı “ Çirkinlerden kan akıyo muydu yaa” derken daha fazla dayanamadım ve tam ayaklarının üstüne kustum. Herkes şaşkınlıkla bakarken Toprak bütün soğukluğunu koruyordu bir iki adım geriye gitti ve bağırdı “kaldırın şunu yerden!!” hemen yanıma bir iki yapılı çocuk gelip kolarımı tuttu. Ben bunarlı niye tanımıyodum yaa? Haa dün bana bağıran ibneydi birisi e diğeri kim? Sanane be hatun Toprak seni geberticek sen ne diyosun. Titrek bi sesle “ö- özür dilerim” dedim. Hemen arkasını dönüp ikizlere bişeyler dedi ve tam o anda zil çaldı. Tekrar kafasını bana döndürdü ve sırıtarak “ sonra görüşücez Çirkin” dedi. Sıçtım. Bağır kır her yanı ne sakin davranıyosun. Allaaaam kesin çok kötü bişey yapıcak. Zamanı geldiğinde düşünürsün bunları diyerek sigara kokan çok temiz (!) okul tuvaletine süründüm bildiğin yerde süründüm ama. Üşeniyorum napiyim.
Sonra her şey çok sıradan geçti. Yine gülmeler iğrenç çirkinlik espirileri. Ben bıktım niye siz bıkmıyonuz? Ön yargılı pislik insanlar. Ay ben çok meraklıydım size. Bak bak bide fotoğrafımı çekiyo. İçimden siktir çekerek okulu bitirdim. Eve giriyordum ki bişey fark ettim. Şoför arabayı çalıştırmış? Bunlar biyere mi gidiyo derken dışarı çok sevgili (!) ailem çıktı ve “biz gidiyoruz yeni ortağın kızının doğum günü mü varmış neymiş sen geç evde televizyon falan izle” dedi bu arada dışarı yan komşumuz Bora çıktı –aay ne tatlısın seeeen- diye eriyodumki bişeyi fark ederek yürümeye başlayan babam annem ve ablamı durdurup “ ee ben gelmiyo muyum? Ailemizi çağırmadılar mı? Ben niye gelmiyorum? Cidden neden gelemiyorum?” diye saçma sapan cümleleri sıralarım babam küçümser gibi bakıp “ cidden seni o sosyetik yere götürüceğimizi mi sandın? Şu yüzüne baktın daha önce değil mi?” dedi ve kısa bi gülümseyişin ardından arabaya bindi. Bense bi iki dakika öyle kaldım.Bora gülerek burayı izliyordu. Senide sikerim ön yargılarınıda. Naptım yaa ben size? evlat bile olmayı hak edemiyorum kahretsin. Hiç bişeyi hak etmiyorum. Siz her şeyi hak edersiniz değil mi? O lanet ablam her bi boku hak eder. Çünkü onlar en iyisi ya. Çünkü siz ben ağladığımda yanımdasınız ya. Ne zaman yalnız bıraktınız beni değil mi? Ahh bir nevi iyilik meleğisiniz canım. Kanatlarınızı kırmışlar sizin. O arada Boranın elindeki telefonu fark ettim gülerek “ üzülme yaa geçer şimdi bunu bütün okula yolluyorum ama üstüne alınma ahahash asd.sD” dedi. Tesellini sikeyim senin. O taptığın okuluda sikeyim.
Yetti be artık diye bağırıp eve girdim. Evdeki bütün yatırım paralarını aldım. Gizli yerlerinden bütün mücevherleri çıkardım. Bi çantaya sadece üç beş kıyafet atıp mücevherleri ve paralarıda doldurdum. Katlanmayacaktım artık. Sevdiğim insanları yüzüm sayesinde kaybetmeye daha fazla tahammülüm yoktu. Alttan almayacaktım. Kendimi millete ezdirmeyecektim. Ben herkesten Topraktan, okuldakilerden, ailemden, onu sevdiğimi söylediğimde bana tokat atan daha sonra “ pardon o yüzünü görmeye daha fazla katlanamazdım” diyen Boradan intikamımı alacaktım. Beni gördüğü an gülmeye başlayan insanlar artık bana özenerek bakacaklardı. Bu dünya düzeninin isteğini yerine getirecektim. Onlara istediklerini verecektim Ben DEĞİŞECEKTİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimle Baş Başa
Teen FictionAslında konusu mizahla uzaktan yakından alakası olmayan fakat daha sonra yazarın yazı dili az biraz mizaha kaydığından (uykusu geldiğinden de olabilir) son anda romantikten mizaha dönüştürülen hikaye tanesi. Ajda Pekkan'ın cerrahi müdahalelerine...