Kendimle Baş Başa

Sana mı Sordum?

Darlin'in ağzından:

Önce belli mekanlarda durup cipsti, kolaydı, jelibondu, çikolataydı.. ne var ne yoksa poşete doldurup, taksiye atladık. Taksiden indiğimizde hızla Toprağın ailesinin stüdyo dairesine girdik. Ama ev nasıl küçük bir görsen. İçinin dekorasyonu falan çok iyi tamam da anacım tek odaya 8 kişi sığmaya çalışıncada dekorasyonu gözümüz görmedi açıkçası. Bide geldik ama ne yapıcağımızı, ne konuşucağımızıda bilmiyoruz. Sadece kolalardan çıkan köpük sesi var ortamda. Daha fazla buna katlanamayan Merthan çok dahiyane bi fikirmiş gibi “ Doğruluk-Cesaretlik oynayalım lan” dedi. Başka yapacak bir şeyimiz olmadığından kabul ettik. Çantalardan birinden çıkan pet şişeyi alarak sıkış tepiş çember oluşturup oturduk. Kapak kısmı sorar dediğimizde “ o zaman sana kapak yapayımda soru sorayım zaaa” diyen Merthanı dövdükten sonra oyuna başladık. Başta her şey iyi gidiyor, şişe Doğayla Emre arasında dönüp duruyor derken bu sefer benimle Bora arasında durdu.

Boranın ağzından:

 3 kere üst üste Doğayla Ermeye gelince telefonu elime aldım ve elimde döndürmeye başladım. Derken şişe ben ve Darlin arasında durdu. O kadar heyecanlandım ki elimde döndürdüğüm telefon elimde kaydı. Yere düşmesini beklerken o yandaki fitnes topuna çarparak havada yükseldi ve yere yüz üstü yapıştı. Tuzla buz olmuş telefon ekranına bakarken az biraz hüzünlensem de çaktırmadım ve Darline doğruluk mu cesaretlik mi sorusunu yönelttim “doğruluk” dediğinde aklıma soracak bir şey gelmeyince “dudağını bir meyveye benzetsen ne olurdu?” diye dünyanın en saçma salak sorusunu yönelttim. Ben kendime söverken o dudaklarını büzdü ve düşünmeye başladı. Ben senin o dudaklarını yerim yer yeer.. derken o bulmuş gibi bana döndü ve “çilek olurdu heralde” dedi. Bizden sonra bir el Merthanla Toprağa gelse de onları dinlemedim ve düşünmeye başladım.Ben Toprağı cidden seviyor muydum? Ona muhtaçtım bu gerçek her halükarda karşıma çıkıyordu. Ama sevdiğimden emin değildim. Sevsem Darlinin büyüsüne kapılmazdım herhalde.

Tam ben bunlara dalmışken şişe Doğayla ben arasında durmuş, Toprak beni dürtüyordu. Hemen kendime geldim ve Doğanın klasik “doğruluk mu cesaret mi?” sorusuna “cesaret yanıtını verdim. Gözleri şeytani bir açıyla parladı ve “ bütün gece üstündeki kazağı çıkartıp oturacaksın.” Dedi. Ulan hayvan ulan aptal! Havalar yeni yeni soğumaya başladığından ortada inanılmaz bi ayaz var.Tam itiraz edicekken Toprak “ ev sıcak yaa hadi mızmızlanma” dedi. Doğaya söverek üstümdeki kazağı çıkardım ve bi köşeye attım. İçim ürperirken yerden kalkıp, koltuğa yerleştim. Onlarda ben gidince eğlenceli olmayacağını düşündükleri için olmalı ki kalktılar.

Bir iki dakika sonra Toprak kalkıp DVD’den müzik açtı ve herkes abartı bi şekilde dansa kaldırdı. Bir iki eğlenceli müzik derken tam yorulmuş koltuğa kendimizi tekrar atmıştık ki çok yavaş romantik bir dans başladı.

 Merthan hemen sevgilisini dansa kaldırdı ve mıçmıç bi şekilde gayet yakın dans etmeye başladılar ki  beni onların sadece şu sevişmeye dayalı ilişkilerden olduğuna ikna ettiler. Sonra Emre piçi Darlinin elinden tutup öptü ve ayağa kalkarak onuda beraberinde kaldırdı. Onlar dans etmeye başlamışken hırslanıp Toprağın elini tuttuğum gibi ayağa kaldırdım. Zaten sıkışık olan alan biz gelince iyice daraldı. Tabii bundan da fırsat bulan Emre Darline daha çok yakınlaştı. Aynı oranda bende Toprağa yakınlaştım. Tam Toprak gaza gelip dudağımdan öpmeye başlamıştı ki müzik değişti. Arkamı döndüğümde onu gördüm kendini Emreye yaslamış dans ediyordu. O an kıskandım. Çok kıskandım. Toprakta olmadığı kadar çok kıskandım. İliklerimi koparıyorlardı sanki. Canım yanıyordu. Toprağın elini bi hışımla bırakıp kendimi onların yanında buldum. “bırak lan kızın belini!!” diye bağırmamla Darlin daha çok Ermeye yaslandı. Emrede onu daha sıkı tuttu ve “ Sana mı sordum?” demesiyle sıktığım elimi suratına geçirmem bir oldu.

Bir iki bağırış çağırış derken  Emre sinirlenip üstüme yürüdü. Onu sakinleştirmek için Ahmet kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkardı. Bende onları ayırmanın huzuruyla koltuğa Toprakla beraber çöktüm. Darline baktığımda camdan Ahmetle ermeyi izliyordu. O arada Darlin “neden koşuyorlar” diye sormasıyla beraber Toprağa mesaj geldi. Emredendi:

“Abin eve doğru geliyor, çabuk saklanın Toprak geçen sefer sana ne yaptığını biliyosun” yazıyodu.

Toprak hemen ayağa kalktı ve tam 6 kişiyi bi yerlere saklama işine girişti.Bir yandan da yerdeki cips kolavb. Şeyleri toparlıyordu. Onları balkona attıktan sonra Biz Darlinle masanın altına girerken, Toprak, Merthan, Merthanın sevgilisi ve Doğa mutfağa kaçıştılar. Işıkları kapattığımızda aslında hiçbir şey belli olmuyordu. Evin kapı açılma sesi geldiğinde hepimiz nefesimizi tutmuştuk. Abisi biraz salona doğru bakındı ve koltuk minderleri arasına düşmüş olan ama bizim hiç fark edemediğimiz saatini alarak evden çıktı. Benim yerimden her şey net olarak görülüyordu. Topraklar salona girerken ışığı açtılar. Ben tam “oh be bu tehlikeyide atlattık” diye ayağa kalkmaya çabalarken sırtımı masanın üstüne çarptım. O kadar serttiki yere çakıldım diye korktuğum yer tam olarak yer değildi. Savrulunca sanırım Darlinin şaşkın dudaklarının üzerine düşmüştüm. aah hadi amaa.. bi günde bu kadar olay fazlaa.. diye düşünürken kendimi durduramayıp Darlinin dudaklarını büyük bir açlıkla öpmeye başladım aaoov..

Bir sonraki bölüm olan “Seni hem severim hem affederim”’den küçük bir kısım:

Boranın ağzından:

Gözümü açtığımda hastanenin o beyaz florasan ışığı yüzüme vuruyordu. Toprak başımda bekliyor, kafasını eğmiş ağlıyordu. Hafif kıpırdandığımda hemen başını çevirdi.Yüzümü öpreken “Toprak sen en son  cinnet geçirmiyor muydun benim yüzümden?” diye sordum verdiği cevapsa sadece kendimi kötü hissetmeme yol açtı. “Seni hem severim hem affederim”.

…

Kötüyüüüm ben kötüyüüüüm :ASD:ASD:AS neyse canlarım hepinizi çok seviyorum yeni bölümde görüşmek üzere Multimedia Bora :D

 bide şeey ben Merthana karakter bulamıyorum yaa onu bundan sonra çok görüceksiniz ama karakteri karşılıycak bi tip daha göremedim bana bir yardımcı olun noluur :D sempatik bişey olsun yeter