Giriş

334 14 2
                                    

Keşke dediğiniz anlar oldu mu? Keşke o elbiseyi alsaydım, keşke o sözü söylemeseydim, keşke kırmızı masaya mavi şamdan koymasaydım veya keşke iyi biri olsaydım.

Saçlarım hiç belime ulaşmazdı, tırnaklarım hep kırıktı. Kendi hayatıma karşı savaşırken bir süs bebeği olmadığım için yaşandı tüm bunlar, beklentiler bu yüzden karşılanamadı. Bu yüzden en ince yerinden koparıldı umutlar. Bu yüzden boynundan astılar bütün mutlu anıların. kimsenin istediği gibi, hayal ettiği gibi olamadım.
Ben de isterdim porselenden yapılmış olmayı. herkesin kırmaktan korktuğu o değerli kız. şimdiyse komşunun kızına verilmek için koliye kaldırılan diğer oyuncaklar gibiyim, birilerini mutlu edeceğim ama aynaya bakamayacak kadar yıpranmış haldeyim.
tamamlanması gereken bir başka şey-
devamını getiremiyorum, üzgünüm.

Orman; gecenin karanlığı kadar sessiz, ayın aydınlattığı kadar sesliydi. Ağaçların dallarına vuran o rüzgarla beraber yürüyordum. Her ağacından haberim olduğu bu ormanda kaybolmayı bekleyerek yürüyordum. Kaçmak istiyordum; kimsenin beni tanımadığı, bulamayacağı bir yerlere kaçmak.. Arkamdan esen rüzgarın narin sesine tezat çıkan kurtların ulumalarını duyuyorum. Nerede olduklarını bulmak için etrafımda dönüyorum ama göremiyorum.

Sakinleşmiş yaz gecesini ayın ışığını kapatacak olan fırtına bulutları esir almıştı. Sağ tarafımda salya akıtan her hareketinde sırtındaki kaslarının titreştiğini görebiliyordum. Yavaş yavaş yerlerinden çıkan sürüde ki kurtların gözlerindeki açlığı görebiliyordum. Hareketlerim onlar kadar sakin ve ağırdı. Sola doğru kaçmayı düşünürken bir anda ordan çıkan kurtun zıt yöndeki çınar ağacına doğru kaçmaya başladım. Arkamda ki sürü sağımda, solumda her yerden koşmaya başlamışlardı. İçlerinden daha farklı görünen diğerlerinin aksine postu beyaz, bir gözü buzdan yapılmışçasına parlarken, diğer gözü ise gece gibi karanlıktı. Elbisemin arkasından pençesini takıp üzerime atlamıştı.

İdam masasında son nefesini alırcasına uyandım. Nefes alırken bile gözümün önünden gitmeyen gözlerini görüyordum. Etrafıma bakındım yatağımın yanında duran masadaki bardaktan suyu içtim. Evet, bu daha iyiydi. Odamın kapısı açılıp içeri giren hizmetkarlarımızdan biri yatağın üstünde duran sabahlığımı alıp arkamdan tuttu. "Efendim, yemek odasında sizleri bekliyorlar. Bugün yapılacak olan şölen hakkında konuşacaklar."

Cevap verme gereği duymadan üzerimi değiştirmek için paravanın arkasına geçtim. Saçımı taramama ve üstümü giymeme yardımcı olan kıza baktım fazla küçüktü, "kaç yaşındaydın?" Kızın gözlerinde ki saf şaşkınlık etrafta parlıyordu. "15 efendim" konuşma bu kadardı. Aşağıya indiğimde annemin gülüşüyle, parlayan gözleri ışıldadı.

KURT KAPANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin