Bölüm 1- ŞİMDİ BİTTİN PRENSES

393 10 10
                                    

18 Haziran 2014

       Her şey bulanıklaşıyor. Odanın loş ışığının altında ‘sevgili’ arkadaşım Mia’nın ahenkle dans eden  sarı saçları ve bembeyaz olmuş bedeni bana yaklaşıyor.

-Kendine gel Ashley, kendine gel, lütfen!

     Ona bana yaklaşmamasını söylemek istiyorum ama ağzımdan kelimeler çıkmıyor. ‘Uzak dur benden seni pis kaltak!’ Söyleyemiyorum, donmuş durumdayım. Her şey karanlık ve boş.

-Ashley, lütfen, iyi misin, bana iyi olduğunu söyle, yalvarırım.  

     Bir an her şeyi unutup, koşup ona sarılmak istiyorum. Ama bunu yapamam. Sanki içimde iki tane Ashley var. Biri Mia’nın o incecik bedenine sarılıp doyasıya ağlamak istiyor; diğeri de onun o narin boynuna yapışıp bir kuş gibi acıyla çırpınırken bana yalvarmasını, gözlerindeki o anki korkuyu görmek istiyor. Hangi Ashley benim, artık ben bile bilemiyorum.Saniyeler geçiyor…Lanet olsun!

MİA’NIN AĞZINDAN

    Ağlamaktan o masmavi gözlerini çok derin ve gizemli bir renk bürümüştü küçüklük arkadaşımın. Şiş gözlerle bana bakıyordu ve sanki bütün bu olanları sorguluyor gibiydi. Ona olanları anlatıp anlatmamakta kararsızdım. Her şey o kadar karmaşıktı ki. Her şeyi nasıl açıklayacağımı bilemiyordum. Gözlerinden akan her gözyaşı simsiyah göz kalemini daha da akıtıyor ve bu o güzel gözlerini daha da bulanıklaştırıyordu. Güzel kız Ashley! Her zaman onun bu masum ve güzel yüzüne hayranlık duymuştum. Şimdi karşımda lisedeki o eski erkek arkadaşı Adam Piç Gallagher’dan ayrıldığı günkü gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Lanet herif! Lisede Ashley’le çıkarken düzüşmediği sürtük kalmamıştı.

   Ashley’nin ağlamaklı sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

-Mia… M-Mia! Lütfen bana anlat! Yalvarırım. Neler oluyor? Neden? Bir nedeni olmalı! Ben çok kötüyüm Mia, bana yardım et!

ASHLEY’İN AĞZINDAN

   Sonunda konuşabilmiştim. Her şeyi öğrenmek istiyordum. Bu olanlar nedendi, etrafımda neler oluyordu. Çevremde dolaşan bu lanet katil kimdi… Her şeyin cevabını bulmak istiyordum…

      2 Ekim 2013 Pazartesi

        Okulun ilk günü diye hazırlanmak için bir saat erken kalkmıştım. Her zaman olduğu gibi çarpıcı bir güzellikte olmalıydım, dikkat çekmeliydim. Hızlıca tabağa süt ve mısır gevreği koyup yedim. Odama gidip makyaj masasının önüne oturarak makyaj yapmaya başladım. Sevgili erkek arkadaşım Liam birazdan beni almaya gelecekti. Ona güzel görünmeliydim. Tam makyajımı bitirdim derken kapı çaldı. Son hazırlıklarımı yapıp kapıyı açmaya gittim. Liam, tüm yakışıklılığı ve seksi vücuduyla karşımda duruyordu. Ona yaklaşıp mükemmel dudaklarını öptüm ve ceketimi alıp kapıyı kilitledim.

        Okula vardığımızda liseden tanıdık birçok insan görmüştüm. Ah, lanet olası gotikler!Üniversitede bile peşimi bırakmıyorlar. O sırada bir şey dikkatimi çekti. Daha önce hiç görmediğim bir kız bize doğru gülerek yaklaşıyordu. Kızın sapsarı sırma gibi saçları, saçlarının rengine uygun buğday teni, büyük ve parlak kahverengi gözleri, upuzun ve güzel bacakları beni kıskandırmayı başarıyordu. Yanımıza gelip ukala bir tavırla:

-Merhaba, ben Mia! Siz de o ünlü çift Liam ve Ashley olmalısınız, dedi ve elini uzattı. Zoraki de olsa elimi sıkmıştı. Bu lanet sürtüğü yola getirmek lazımdı…

       Okulun başlamasının bir hafta ardından bir karara vardım ve güzel ‘peri’ kızı Mia’nın yanına giderek ona bir teklifte bulundum:

-Merhaba Mia, hmm, seninle konuşmam gereken bir şey var.

       Bana o lanet sevimli gülümsemesini takınarak başını salladı.

-Ben okulun yakınlarında bir ev bakıyorum ve kendime bir ev arkadaşı arıyorum. Açıkçası şu sürtüklerin hiçbirine güvenemiyorum. Herkese güvenemem ama sen iyi bir kıza benziyorsun. Acaba beraber eve çıkmaya ne dersin?

       Mia’nın yüzünde anlamsız bir ifade belirmişti. Kafası karışmış gibiydi. Benim ona bu kadar yakın davranmama anlam veremiyordu sanki. Bu plan işe yaramazsa hiçbiri işe yaramazdı.

-Heey! Mia, burada mısın, diye elimi ona doğru salladım onu kendine getirmek isteyerek.

-Ah, kusura bakma. Şey, aslında emin değilim. Şimdilik yurtta kalıyorum. Ama düşüneceğim.

       Ne? Düşüneceğim mi? Her lisede popüler olmak isteyen lanet olası benimle takılmak için can atardı! Bu kız da neyin nesiydi? Kendini benim yanımda ne zannediyordu? Artık bu kızın iyi bir derse ihtiyacı olduğundan kesinlikle emindim.

      Neyse ki minik prensesle eve çıkmak için nazını çok beklemek zorunda kalmadım. Okulun üçüncü haftasında bir ev bulup lanet kaçıkla aynı evde kalmaya başladık. Ah, bu kızın gereksiz nezaketi ve iyi niyeti beni her seferinde deli ediyordu. Bir keresinde Liam dışarı çıkmak için beni almaya geldiğinde Liam’ı gereksiz yere övüp durmuştu, sürtüğün lanet saçlarını yolmamak için kendimi zor tutmuştum.

         Bu kız gittikçe okulda daha da seviliyordu ve bu olay gittikçe sinirimi bozuyordu. Erkeklerin çoğu kızın peşinden koşuyordu. Bu sürtüğü rezil edecek bir şeyler bulmalıydım…

          Mia’nın evde olmadığı bir gün odasına girip her şeyini karıştırmaya başladım. Bir şeyler bulmalı ve onu tüm okulun önünde rezil etmeliydim. Bu çok saçmaydı biliyorum ama böyle giderse kızı öldürecek ve kimsenin bulamayacağı bir şekilde bir köşeye atacaktım. Bu psikopatça düşüncelerimden sıyrılıp odayı talan etmeye devam ettim. Hadi kızım Ashley! Ve işte! Şimdi bittin prenses…

ŞİZOFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin