Şuan elimde tuttuğum belgeye bakarken yüzümdeki sürtük sırıtışına engel olamadım.Sahiden de bizim peri kızımız Mia’nın burnu sahte miymiş?Gerçekten kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.Ben onu rezil etmek için odasını talan edip, bir şeyler bulmaya çalışırken prensesimizin ‘sahte güzel’ olduğunu kanıtlayan bir belge bulacağımı asla tahmin etmezdim.Bunun çok çocukça olduğunu biliyordum ama bana istediğim şeyi verecekti.
Eyvah!Kapının açılıp kapatıldığını son anda duymuştum.Kıza boşuna prenses demiyorum ya, kapılara bile nazik davranıyor hanımefendi.O koridordan geçip odaya gelene kadar yaklaşık on saniyem vardı.Bu sürede odayı toplamam imkansız olacağından düşünmek için kendime üç saniye verdim.Kafamda ışık hızında bir ampul yanıp söndü.Kendimi hemen odadan dışarı attım ve odanın kapısını kapattım.Tam başımı kaldırdığım anda Mia’yla göz göze geldik.Mia’nın şaşkın yüzündeki değişim uzun sürmedi.Konuşmaya başladığında ilk defa onu bu kadar öfkeli görüyordum.
-Senin benim odamda ne işin var Ashley?
İşte şimdi yanmıştım.Ne cevap verecektim.Herhalde kıza “Canım seni rezil etmek için gerekli herhangi bir şey bulmak için odana gizlice girdim ve aradığımı da buldum.” diyecek halim yoktu ya.Beynimi zorlayarak bir yalan uydurmaya çalıştım.Bir taraftan da böyle durumlarda izlediğim filmlerde ne tür yalanlar uydurulduğunu düşünürken hafızamı zorluyordum.Mia bana cevap bekleyen bir o kadar da kızgın gözlerle bakarken gözlerim yeni manikür yaptırdığı ellerinin arasındaki kitaplara kaydı.İşte sanki bana asırlardır düşünüyormuşum gibi gelen sorunun cevabını o an buldum.Yüzüme en masum gülümsememi yerleştirdim ve stresten kuruyan dudaklarım açıldığında şu sözler serbest kaldı.
-Yaaa kusura bakma Mia. Mr. Montgomery’nin dersinde tuttuğun notları almak için odana girmiştim. Sınavlar yaklaşıyor ve ben hiçbir şey bilmiyorum.Senin de çok düzenli not tuttuğunu bildiğim için senin notlarını fotokopi çektiririm diye düşünmüştüm.
Mia’nın tek kaşı kalkarken içimden bana inanmış olmasını diledim.Bir an yüzünden bir saniyelik bir tereddüt geçince çok korktum.Ama anlık tereddütün yerini tatlı bir tebessüm alınca rahatladım.
-Aradığın şeyi bulabildin mi canım?
-Hayır canım gerek kalmadı zaten.Liam’ın notlarını almaya karar verdim.
Bunu söylememle bir pişman oldum.Nasıl bir salağım ben ya!Şimdi kesin foyam meydana çıkacak.Liam bırak not tutmayı çoğu zaman derslere bile girmez.Neyse ki Mia bu sözlerimi fazla düşünmedi ve “Tamam Ashley’cim.” diyerek banyoya girdi.Duştan gelen su seslerini duyar duymaz kendimi yeniden Mia’nın odasına attım ve hızlıca odayı topladım.Artık Mia odayı karıştırdığımı asla anlayamaz.Odayı son kez kontrol edip kendi odama geçtim.Hemen kapıyı kilitleyip pantolonumun cebinden belgeyi çıkarttım.Nihayet adrenalin bitmişti ve geriye Mia’yı nasıl ifşa edeceğimi planlamak kalmıştı.Telefonumu elime alıp Liam’ı aradım.Yüzümdeki sürtük sırıtışıyla telefonu açmasını beklerken karşı taraftan bir “alo” sesi geldi.Sırıtışım daha da genişlerken konuşmaya başladım.
-Aşkım, herkesi topla. Akşama evimde büyük bir parti var.
18 Haziran 2014
Düşüncelere dalmışken Mia’ya sorduğum sorulara cevap vermesini bekliyordum. O ise sadece durmuş yüzüme bakıyordu ve kafasında bir şeyler tasarlıyormuş gibi görünüyordu. Donmuştum. Her şeyi bilmek isterken aynı zamanda gerçekleri duymaktan korkuyordum. Bu olanlar… Hepsi çok korkunçtu. Hepsi çok acımasızcaydı. Hangi psikopat bunları yapmış olabilirdi? Artık herkesten şüphelenmeye başlamıştım. Kimseye güvenemiyordum… Korkuyordum, çok korkuyordum. Bu cinayetlerin hepsi çok iğrençti… İşlenilme şekilleri, kullanılan aletler, mekanlar ve zamanlar. Hepsi bana bir şeyler çağrıştırıyordu… Çok tanıdık geliyordu. Hepsi bana mesaj veriyor gibiydi.
MIA’NIN AĞZINDAN
Kafası karışmış bir şekilde benden cevap bekliyordu. Ben de ne anlatacağımı ve nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Zavallı Ashley! Zavallı güzel kız Ashley! Ne kadar çok korkmuşa benziyordu… Aynı zamanda korkunç bir yaratıktı… Birden durdu, duvara yaslandı ve yere çöküp çılgınlarcasına ağlamaya devam etti. Sonra bana dönüp:
-Çık dışarı! Çık dışarı seni lanet sürtük!
Ne yapacağımı bilemiyordum. Onu orada öylece savunmasız bir şekilde bırakamazdım. Ona yaklaşıp sarılmak ve acısını dindirmek istiyordum.
-Ashley, yalvarırım. Sakin ol!
-Anlamıyorsun, anlamıyorsun seni lanet kaçık! Bu nasıl olur? Kavga ettiğimizin ertesi günü… Ondan nefret ediyorum! Kendimden daha fazla nefret ediyorum… Vicdan azabı çekiyorum. Ölmek istiyorum! Kendimi öldürmek istiyorum… Kim? Hangi lanet piç bunu yapmış olabilir? Eminim benden delicesine nefret eden biridir. O lanet olasıcayı bulup geberteceğim, anlıyor musun?
O bunları söylerken saçlarını yolmaya başlamıştı. İyice kendini kaybetmişti. Onu durdurmaya çalışıyordum, onu biraz olsun sakinleştirmeye… Olmuyordu, olmuyordu. Bedenini her dizginlemeye çalıştığım zaman beni durduruyor, var gücüyle ittiriyor, beni kendisinden uzaklaştırıyordu. Psikolojisi çok berbattı…
ASHLEY’İN AĞZINDAN
Liam… Sevgilim… Aşık olduğum erkek… O… O nasıl beni bırakıp giderdi? Bu şeyi hangi kaçık yapabilirdi? Diğer erkek kaşarları umrumda bile değildi. Ben Liam’ı düşünüyordum. Neden Liam? Ağlıyordum ve sabaha kadar ağlamak istiyordum.
-Neden? Neden Mia, neden? Kim, kim, kim ve niçin? Sadece bilmek istiyorum!
Birileri bana açıklama yapmalıydı bilmeliydim.
MİA’NIN AĞZINDAN
Ashley orada delicesine ağlarken kendimi daha fazla tutamadım.Birazdan söyleyeceğim şeyin sonuçlarını düşünürken deminden beri stresten kemirdiğim dudaklarım açılınca şu sözler döküldü.
-Katil sensin!
3. BÖLÜMÜN GELMESİ İÇİN SINIR : 8 VOTE VE 3 YORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN
Novela JuvenilAshley bugüne kadar çıktığı bütün erkeklerin teker teker ve iğrenç bir şekilde öldürülmesine bir anlam veremiyordu. Hepsinin de bir ortak noktası vardı: Hepsi zavallı Ashley’e ihanet etmişti. Peki bu ihanetler daha kaç yakışıklının hayatını bitirece...