28 Ekim 2013 Cuma
ASHLEY’NİN AĞZINDAN
Bu iş tamam. Masum prensesimizin havasını akşam yapacağım bu partide söndürecektim. Hain planlarımı kafamda tasarlarken bir anda Mia bornozuyla banyodan çıktı.
-Bu akşam evde parti var Mia! Çok eğleneceğiz. Sen de evin sahibi olduğuna göre sen de davetlisin.
-Ne partisi?
-Hmm, bilirsin işte. Okul açıldı, insanlarla kaynaşmak için. Herkes davetli.
-Güzel olacağa benziyor. Tabiki ben de varım.
Senin için gerçekten çok güzel olacak, sana çok güzel bir sürprizim var seni sürtük. Foyan ortaya çıkınca o havan bir balon gibi sönecek.
MIA’NIN AĞZINDAN
Ashley’nin beni partiye çağırmasına şaşırmıştım. Doğrusu hala benden hoşlanmadığını düşünüyordum. Bu güzellik yarışının gereksiz olduğunu anlamış olmalı ki artık bana iyi davranmaya karar vermiş. Düşünmeyi bırakıp akşam için hazırlanmaya başladım.
ASHLEY’NİN AĞZINDAN
İnsanlar yavaş yavaş gelmeye başlıyordu. Herkes tamamlanınca bombayı patlatacaktım. Liam’ın çağırdığı bu insanların neredeyse yarısıyla hiç muhabbetim olmamıştı ama bunun hiçbir önemi yoktu. Önemli olan Mia’nın hepsine rezil olacak olmasıydı.
Arkada çalan Wankelmut-My Head Is a Jungle eşliğinde yakışıklı sevgilim Liam’a yaklaşıp onu ateşli bir şekilde öptüm. Kafamı geri çektiğimde bana gülümsediğini gördüm. Ah Tanrı’m! Onu çok seviyordum. Beni belimden çekip kendisine sertçe yaklaştırdı ve kulağıma “Seni çok seviyorum.” diye fısıldadı. Sonra müzik eşliğinde dans etmeye başladık.
Neredeyse herkes gelmişti ama partinin şeref konuğu ortalarda yoktu.Hemen harekete geçmek için sabırsızlanıyordum.Mia’yı görünce Liam’a herkesi buraya çağırmasını, önemli bir duyuru yapacağımı söyledim.Liam yanımdan uzaklaşırken ben de belgeyi almak için odama gittim.Geri döndüğümde herkes toplanmıştı.İşte tam sırasıydı.
-Hey, millet!Herkes bana baksın.Elimde tuttuğum şu belge doğal güzelliğine hayran olduğumuz Mia’nın estetik güzeli olduğunun kanıtı.
MİA’NIN AĞZINDAN
Ashley bunu söyler söylemez önce herkes şaşkınlıkla bana baktı.Sonra da aralarında fısıldaşmaya başladılar.Ashley’nin bu yaptığı beni çok üzmüştü.İnsanların benim hakkımda o anki fısıldaşmalarını duyunca hemen oradan uzaklaşmak istedim ve bahçeye doğru yöneldim. O sırada liseden eski bir arkadaşım Jake’le çarpıştık.Beni görünce iyi olup olmadığımı sordu.O bunu sorunca daha fazla kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım.Islanan dudaklarım arasından şu sözler döküldü.
-O belgeyi orada unutmak şu ana kadar yaptığım en büyük hataydı.
18 Haziran 2014
ASHLEY’NİN AĞZINDAN
Mia’nın ağzından çıkan sözlerle onun suratına öylece bakakaldım.Sanki şuan beynimin içinde yapışkan bir şey vardı ve düşünmeme engel oluyordu.Saatlerdir uyumayıp aralıksız ağlamaktan şişen gözlerim yavaş yavaş kararıyordu, görüşüm bozulmaya başlamıştı.Beynimi zorlayıp düşünmeye çalıştım.Bu sürtük ne saçmalıyordu?Söylediği şey olanaksızdı.Liam’ı deli gibi severken ne olursa olsun onu öldürecek kadar kendimi kaybetmiş olamazdım.O an zaman ve mekan benim için kaybolmuştu.Bundan sonrasında hatırladığım tek şey Mia’nın korku ve endişe dolu suratıydı.
MİA’NIN AĞZINDAN
-Yalancı!
Ashley kendisini kaybetmiş bir şekilde bağırırken bir anda üzerime atladı ve boğazıma yapıştı.Onun boynuma doladığı ellerinin arasında çırpınıyordum ama öyle sıkı sarmıştı ki, elleri kaçmama olanak vermiyordu.Hala deli gibi bağırmaya devam ediyordu.
-Seni lanet kaçık!Yalan söylüyorsun!Bana bunu nasıl söylersin!Bana doğruları anlatmazsan seni şuracıkta gebertirim!Anladın mı beni?
Ashley öyle çok çıldırmıştı ki şah damarımı sıkmaya başladı.Az kalsın bayılacaktım ki artık dayanamayıp onu can havliyle ittim.Zorla da olsa elinden kurtulmuştum.Ondan kurtulur kurtulmaz havadaki tüm oksijeni solumaya çalıştım, ciğerlerim aniden oksijenin saldırısına uğrayınca kesik kesik öksürmeye başladım.Ashley o sırada kendini duvara dayamış ağlıyordu ve bağırmaktan kısılmış sesiyle yalvarırcasına konuşmaya başladı.
-Özür dilerim, lütfen beni affet Mia.Sana zarar vermek istememiştim.Bir an kendimi kaybettim, nasıl böyle bir şey yaptım bilmiyorum.Ben artık dayanamıyorum Mia.Lütfen bana bir açıklama yap.Delirmek üzereyim.
Zavallı Ash!Onu bu halde görünce ona her şeyi söylemeye karar verdim.Sıkıntıyla dudaklarımı kemirdim ve stresten kuruyan dudaklarımı yaladıktan sonra şunları söyledim.
-Bu olanlara ben de inanmak istemiyorum ama her şeyi kendi gözlerimle gördüm. Liam’ı sen öldürdün.
-Nasıl...
-Dün gece, Liam’la kavga ettiğiniz günün ertesi günü, evde yoktun. Bana nereye gideceğini söylemeden çıktın gittin. Çok kötü gözüküyordun. Arkandan gelmek istedim ama yalnız kalmaya ihtiyacın olduğunu söyledin. Hatırlıyor musun?
-Evet.
-Sen gittikten birkaç saat sonra telefonum çaldı. Arayan Jake’ti. Seni barda şans eseri görmüş, çok kötü olduğunu görünce yanına gelmiş. Çok sarhoşmuşsun, aklın yerinde değilmiş. Beni çağırdı. Hemen arabaya atlayıp geldim, gerçekten berbat durumdaydın. Bana Liam’ı oraya çağırdığını ve onunla konuşacağını söyledin. Liam arayınca oturduğun yerden kalktın ve onunla buluşmak için kapıya yöneldin. Çok korkmuştum, seni kolundan tuttum ve gitmemen gerektiğini söyledim. Kolunu hızla çektin ve beni ittirerek kapıdan çıktın. Sonra peşinden geldim ve senin Liam’la konuştuğunu gördüm. Sen birden gitmek için hareketlenince Liam seni kolundan tutup çekti, sen o sırada çantandan çıkardığın çakıyı Liam’a sapladın, defalarca sapladın, defalarca, öldüğüne emin olana kadar… O sırada yüzünde oluşan gülümsemeyi hiç unutamıyorum. Birden Liam’ın yerdeki cansız bedenine doğru eğildin. Ne yaptığını anlayamamıştım, ayağa kalktığında elindeki kanlı kulağı gördüğümde çığlık atmak istedim ama kendimi zapt ettim. Yaptığın şeye inanamamıştım, ne yapacağımı bilemedim.Ama ne olursa olsun seni satamazdım.Bu yüzden ayaklarım aslında kaçmak istese de kulağı ve bıçağı gömmende sana yardım ettim.Sabah kalktığında birkaç kez ağzını yokladım, ama hiçbir şeyi hatırlamıyordun.Sonrasında haberlerde gördüğün andaki tepkinle bir terslik olduğunu anladım.
Bunları ona söylerken onun suratı bembeyaz kesilmişti. Konuşmamı bitirdikten sonra ona baktım, hiçbir tepki vermiyordu. Susmuştu, yere bakıyordu. Sonra sessiz ve ani bir şekilde oturduğu zeminden kalkarak odasına doğru yürümeye başladı. Ne yaptığını bilmiyordum ama odasından sesler geliyordu. Bir anda çığlıklar atmaya başladı. Kapısına yaklaştığımda odasındaki her şeyi dağıttığını gördüm. Odası iyice dağıldıktan sonra bir anda gözleri büyüdü. Bir şey görmüş olmalıydı. Gözlerini gördüğü şeye dikerek baktı, dehşete düşmüştü ve ağzından şu sözler döküldü,
-Aman Tanrı’m! Bunların hepsini ben mi yaptım?
Multimedya : Ashley'nin bardan çıkıp Liam'ın yanına gittiği an
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN
Novela JuvenilAshley bugüne kadar çıktığı bütün erkeklerin teker teker ve iğrenç bir şekilde öldürülmesine bir anlam veremiyordu. Hepsinin de bir ortak noktası vardı: Hepsi zavallı Ashley’e ihanet etmişti. Peki bu ihanetler daha kaç yakışıklının hayatını bitirece...