6 Ekim°

93 48 82
                                    


Medya: dövmeci.

Hayat bizi savuran rüzgar gibi esip geçmiyorsa ben bişey bilmiyorum. Sağlam vücutların içinde çürümüş ruhlar var ve birçok insan bundan habersiz yaşıyor.

Son zamanlarda iyice kötüleşiyorum bütün gün uyumak istiyorum. Sanki uyumak tüm duygularımı ciğerimden söküp alacak gibi.

Berksan ile kötü karşılaşmamızın üzerinden 1 hafta 2 gün geçmiş okulda defalarca karşılaşmamıza rağmen not mensubu hiç olmamıştı. 5 gün okulda işkence gibi dolaşmıştım.

Bugün 6 Ekim cumartesi.
Sevdiğim şarkı olan Kaan Boşnak böyle güzelsin hep böyle kal şarkısını dinliyorum.

Aklıma notlar geliyordu. Dövme yaptırmak... o kadar kötü değildir. Keza hikayesi olanlar dövme yaptırmaktan zarar görmezlerdi.
Bense 'I can..' yazdırabilirdim evet bunu yapabilirdim.

Aynanın karşısına geçtim. Dik durduğum bedenin içindeki küçük kızı gördüm. Kız büyümüş. Küsmüş hayata. Büyümüşte dövme yapar olmuş.

Banyoya attım kendimi. Kendime bakmadan soyundum ve sıcak suya teslim ettim kendimi.

Banyomun ilk 10 dakikasını yıkanmaya sonra ki 20 dakikasını ise suyun altında kalmaya harcadım. Az çok kendime gelmiştim. Amacım burdan sonra dövmeciye gitmekti. Ortamı bildiğim için iç çamaşırlarıma kadar siyah giyindim. Siyah pantolonum ve siyah kazağımı giydikten sonra saçlarımı tarayıp kurulamaya başladım. Sarı saçlarıma pek alışamamıştım bu yüzden bakim yaparken fazlasıyla dikkatimi dağıtılıyordu. Saçlarım bitmiş yüzüme makyaj yapmaya başlamıştım. Başlangıç olarak yüzümü kremledim ardından fondotenimi sünger yardımı ile yüzümün her yerine yaydım, o sıra esnasında dudaklarıma nemlendirici balm sürdüm. Bekledikten sonra fırça yardımı ile kontur hatlarını belirginleştirdim.
Göz çevresine boğuk hava vererek gözlerimi koyu renk far sürdüm. Göz kapakları içine siyah kalem çektikten sonra rimelimi sürdüm.
Nude renginde ruj sürdükten sonra işte HAZIRDIM.

Bune be gotik kızlara dönmüştüm resmen. Ama Ama kadarda abartı değildi idare eder.

Kendi odamdan çıkıp annemin odasına geçtim. Şifresini bildiğim kasanın kilidini açtıktan sonra içinden 300 TL aldım.

Tamamiyle kendimi evden atmıştım. Kendime inanmıyordum. 2 hafta içindeki benle eski ben çok farklıydı.

Biraz bekledikten sonra geçen taksiyi durdurup bindim. Şehrin köşelerinde kalan bi dövmeci biliyordum. Sahibini bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla yerini biliyordum.

Hayatımda ilk defa dövme yaptıracaktım ve heyecanım kalp atışlarımdan belli oluyordu.

Dediğim yere gelip taksiden indim.
Simsiyah camın üstünde yazılar yazıyordu.

Heyecanımı yok edip cesaretimi topladığım an içeri adım attım.

İçerisi boğuk ve karanlık bi yerdi. Kenarda duran makineler duvarlara asılı dövmeler vardı birde bakındığım yerde göz göze geldiğim genç. Uzun boylu ve boya olduğunu düşündüğüm sarı saçları vardı. Ya kısık bakmayı seviyordu yada çekik gözlüydü. Sesiyle irkildim.

-" yardımcı olabilir miyim bayan ?"

- " bayan mı ama ben daha 18 yaşındayım." Bozulmuştum.

-" niye böyle giyindin o zaman?"

Sessiz kalmıştım. Harbiden neden böyle giyindim ki ben. Feci şekilde utanmıştım. Yanaklarımın yandığını hissettim.

-"tamam tamam ortama ayak uydurmak için geldin kesin. Rahat ol tekrar soruyorum nasıl yardımcı olabilirim?" Dedi tebessüm ederek.

-" ben dövme yaptırmak istiyordum.
Dedim sakin şekilde.

-" hikayen var mı? " kaşlarını çattı.

Ona anlatamam.

-" hayır, hayır yok." Diye yalan attım.

-" git o zaman. Hikayesi olanlara dövme yaparım ben."

Neye uğradığımı şaşırdım. Sinirlendim tabiki. Parası ile değil mi ?

Bir şey demeden arkamı dönüp çıktım. Kötü olmuştum. Kasvetli havadan , heyecandan, ve yalan atmamdan kötü olmuştum.

Kendimi toparlayıp içeri tekrar girdim hızla. Kapı açıldığını duyan çekik gözlü arkasını döndü.

-" sana bir hikaye anlatmamam veya yok demem bir hikayemin olmadığı anlamına gelmez. Sen nerden bilebilirsin ? Belki benim hikayem 2 metre aşağıda sonsuzluğa uyuyor ?"

Yüz ifadesi değişmişti. Ben ise tanımadığım bi erkeğin önünde ağlamamak için zor tutuyordum.

aklıma görüntü kesitleri geliyordu. Okula geç kaldığımda müdürün odasındaki çocuk. Barda yukarı çıkarken çarpıp düştüğüm çocuk. Gözlerimi açtım. Göz göze geldim onunla.

-" sen o'sun." Dedim.

Tek kaşını kaldırıp baktığında

-" okulda müdür beyle tartışan çocuksun. Odaya pat diye girmiştim. Geç kağıdı alıp çıkmıştım. Sonra ise geçen haftalarda barda yukarı çıkıp seni fark etmeyip çarpıp düşmüştüm. Bana elini uzatmıştın evet sen osun." Dedim şaşkınlıkla.

-" dünya küçük yermiş. Sana dövme yapalım aklında bişey var mı?

-"yokki sadece köprücük kemiğime yaptırmak istiyorum belki melek kanatları olabilir."

-" pekala otur şöyle." Dediğinde oraya geçtim. O dövmeyi yaparken bende sorular sordum.

-" müdürün oğlu musun ?"

-" biyolojik olarak öyleyim."

-"yaşın kaç ?"

-" çok değişken. Ruh halime göre değişir hep."

Garipti.

-" kusura bakma az önce çıkıştım sana biraz. Aslında sadece hikayemi anlatmayı sevmiyorum.

-" özel deseydin anlayış gösterirdim önemli değil."

-" Ben Hazel." Dedim.

-" garip tanışma oldu. Bak dövmen bitti susmadın ama acıyı pek anlamadın. Belki de acıya dayanıklısındır. Tanıştığıma memnun oldum Hazel. Ben Ekin. Ekin Toprak."

Dedikten sonra telefonunu alıp

köprücük kemiğimi fotoğraf çekti.

Vote yorum.
Sorun mu var bilmiyorum lakin uzun uzun yazıyorum belli bi yere kadar yayımlıyor defalarca yayından kaldırıp tekrar yayınlıyorum fazla sinir olmaya başladım. Bu konu hakkında bilgili olan yardımcı olabilir mi ?

Ekim'de Ekin Aşkı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin