gördüklerime hala inanamıyordum biyandan göz yaşlarım deli gibi gözümden akarken dimitriyle bu gün yaşadıklarımız aklıma geliyordu ve içimden yapma be adamım bunu bana yapma diyordum göz yaşlarım öyle sıcaktıki gözlerimden akıp direk çenemin altına düşüyordu kafamı duvara yasladım inanmak istemiyordum biran dengemi kaybetmiş tim kendimi nasıl hissetiğimi bile bilmiyordum odadan gelen tuhaf sesle irkildim başımı hafifçe camdan içeri doğru eğdim dimitri odaya girmişti sertçe lissa nın ağzındaki bandı çıkardı ve suratına sinirli sinirli baktı " sana ses çıkarma demedimi " diye bağırdı SESİNDEN ben bile ürkmüştüm lissa üzgün bi suratla bakıp " o burdamıydı benim kardeşim burdamıydııı " bunları söylerken yaşlar gözlerinden dökülüyordu fısıldayarak kendimin bile zor duyacağı bir sesle " evet kardeşim evet burdayım dedim " o an lissaya koşup sarılasım geldi lissa yaşıyordu lissamm yaşıyordu dimitri biraz durup "izin vermicem lissa asla izin vermimcem ona deyil zarar vermek kılına bile dokunmana izin vermicem " oha lissa bana ne gibi bi zarar vere bilirdiki iyice duymak için biraz afedersinz kıçımı kaydırdığım zaman kiremit düşmüş ve gürültülü bir ses çıkmıştı yumruğumu sertçe sıkıp hemen aşağı atladım dimitrinin çatı katıyla yer arasında pek bir fark yoktu dimitri daha camdan dışarı bakmadan ben gözden kaybolmuştum
dimitri evin etrafını biraz gezerek tedirgin bir şekilde tekrar içeri girdi bense çoktan bizim evin sokağına girmiştim genelde lissayla girdiğimiz ve bizim gizli bir aralığımız vardı belki en fazla üç kişiyi alabilecek derecede dar ve uzundu kapşonumu kafama geçirmiştim ve hava kapalıydı topraktaki yağmur kokusu henüz gitmemişti hafifde olsa geliyordu... Aslında alışır her insan alışır zamanla kırılıp incilmeye ama bu biraz fazla değilmiydi artık ne yapacağımı bilmemekle kalmamıştım artık düşünemüyor dum bile hayat buydu işte yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak umutlar yüklü her şey her yer bazen koşmak kaçmak kurtulmaya yetmiyordu,,yetmiyordu işte hayalerin umutların dertlerin bi gölge gibi geliyordu işte peşinden uyursam geçer bee ama korkuyordum ya bu seferde rüyalarıma girerse ellerim cebimde fazla yavaş olmasada sanki her ana oturucakmışım gibi yürüyordum. işte yokluğum ve ben başbaşayız nihayet. eve geldikten sonra odanın içinde biraz tur atıp gezindikten sonra söylediğim tek şey lissayı kurtarmam lazım
akşam olmasını beklemek zorundaydım ki bekledimde saat gece üç olmuştu.dimitri uyumayı pek sevmezdi neden bilmiyorum ama sevmezdi işte akşam hazırlandıktan sonra yanıma bi maket bıçağı almış ve sadece azım ve burnumu kapatacak şekilde bağlamıştım dimitrinin evine varmıştım üst kata çıktım yok artık lissa uyanıktı gözleri öyle bir parlamıştıki umursamadım bu sabah kaçarken kiremit parçasını kapanmaması için camın arasına koymuştum camı sesizce açıp içeri atladım lissa beni görünce gözlerinin parlaklığı gitmişti kafasını hızlıca bana çevirip rose tabikide şok olmuştu ona sımsıkı sarılıp ağlamıştım sanırım bi yirmi dakka böyle kaldık sonra dönüp bana burda ne arıyorsun dedi geldim kardeşim geldim burdayım dedim ellerini çözdüm tam ayaklarınıda çözerken kapı bir anda açıldı karanlıkdan sadece kurdun gölgesini göre biliyordum
lissa nın ellerini sımsıkı tutup derin bi nefes aldım ve yutkundum içeri giren tabikide dimitriydi bana doğru gelip tam elindeki şeyi bana vurucaken ben gözlerimi sımsıkı kapatım arkadan biri dimitrinin kolunu tutmuş ve dimitriyi bi şekilde bayıltmıştı . hemen lissanın kolunu tutup dışarı çıktım şu siyahlı çocukta camdan çıkıp gözden kaybolmuştu. eve gittiğimizde yorgun olduğumuz için uyumak istedik lissa tam odasına giderken kolundan tutup neden lissa neden dedim lissa biraz yere bakarak sesi titreyerek lütfen rose yalvarırım bu gün değil dedi bende kafamı sallayıp kolunu bıraktım. başımı yastığa koyduğumda sabırsızlıkla sabahın olmasını bekledim genelde yatarken sağ tarafa döner ve elimi yanağıma koyardım ellimi tam yanağıma koyduğumda elimin buz gibi olduğunu fark ettim tuhaf olan bunun bu aralar git gide ilerlemesi idi normalde benim kanım çok sıcaktır ama şu son bir haftadır kanım git gide dahda souklaşıyordu
sonunda sabah olmuştu lissayla kahvaltı yapıp doğru düzgün konuşmak için bi kafeye gidicektik konuşurken bizi kimsenin rahatsız etmesini istemiyordum.ben hazırlanıp aşağı inmiştim lissa henüz ayakabılarını giyiyordu. kapının tam önünde ayağımla kaldırım taşıyla oynuyordum tam o sırada biraz tebessüm ettim geçen hafta burda dimitriyle öyle mutluyduki ilk defa o gün o kadar çok gülmüştüm işte sonra bana çarpan çocuk falan diye düşünürken bidakka o çocuk şu bana çarpan peşinde bir tane adam vardı hani şu simsiyah giyinmiş olan çocuk tabi ya bize o gece yardım eden dimitriyi bayıltan çocuk bana çarpan siyahlı çocuktu......
ARKADAŞLAR BİRAZ UYKULU YAZDIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM YAZIM YANLIŞIM OLDUYSA KUSURA BAKMAYIN ÇOK KISA BİR ARADA DİNLEDİĞİM MÜZİKTEN ALINTI YAPTIMMM İYİ OKUMALAR :) :D :***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BANA BIRAK
Horroro gün evde yanlızdım ev ilk defa bu kadar sesiz ve soğuk tu genelde bizimkiler beni evde yanlız bırakmazlardı tabi bu kafaları estiğinden değildi kısacası ben bir ruh hastasıyım yani en azından en son gittiğim pisikilok öyle söylemişti ben bir lise...