4: Vlog

21 5 0
                                    

Multimedia: Aras ve Lina (bölümden)

"Hazırım hadi gidelim." dediğim zaman dönüp bana baktılar.
"Hadi gidelim."

~~~~~~~~~~~~

"Aras ben ters oturamam midem bulanır bak şimdiden söylüyorum. Koşup düz olan koltuklardan kapıcam."  dedim. Vapurun gelmesini bekliyorduk.
"Oturacağımızı kim söyledi? Dışarıda ayakta dururuz." dedi sırıtarak. Olabilir aslında. Gayet mantıklı.

Vapur gelince Aras kamerayı çalıştırdı ve "Herkese merhaba ben Aras bugün Lina'yla beraber Kadıköy'e gidicez. Merhaba de Lina." diyip kamerayı bana döndürdü.
"Merhabaaa." dedim ve kameraya el salladım. Sonra kendimi aptal gibi hissettim. Abi değişik yani kameranın karşısına geçip bir şey yapıyorsun. Sonra binlerce kişi onu izliyor. Hmm tamam o zaman. Aras kamerayla konuşmaya devam ederken bende vapura bindim. Peşimden geldi.

Deli bir vapur yolcuğundan sonra işte Kadıköydeyiz. "İlk kahvaltı yapabilir miyiz?"dedim Aras'a dönerek. "İşte görüyosunuz böylede bir hayvandır." dedi kameraya doğru sonra beni çekmeye başladı. "Sabahın köründe apar topar beni evden çıkaran sensin hayvan benim. Hmm tamam o zaman." dedim ellerimi göğüsümde bağlıyarak.
"Tabiki şaka yapıyorum. Zaten bende hayvan gibi acıktım gel şurda ki Starbucks'a gidelim." dedi ama bana mı konuşuyo kameraya mı konuşuyo belli değil.

Aras yürümeye başlıyınca bende peşine takıldım.

Sandviç yanına da kahve siparişi verdik. O yemekleri alırken bende şu tarçın, şeker; peçete, pipet vs.'in olduğu standa gittim. Bi kaç tane  peçete bir tanede pipet aldım. Ben dönene kadar Aras çoktan herşeyi almış ve bir masaya oturmuştu. Karşısındaki sandalyeye oturup elimdekileri masaya koydum. Pipeti görünce Aras soran gözlerle yüzüme baktı.
"Ne var yani ağzım yandığı için kahveyi pipetle içiyo olamaz mıyım?" diye sordum onun bir şey demesine gerek bırakmadan.
"Ciddi misin?"
"Gayet ciddiyim." dediğim an kahkaha atmaya başladı. Hıı çok komik.
"Ya gülme napiyim ağzım öyle çok yanıyo." dedim masum bir ses tonuyla. Gülmesini zorla bastırmaya çalışırken "İyi tamam gülmüyorum nasıl içmek istiyorsan öyle iç." dedi.
"Adam ol." dedim yandan sırıtarak.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra elimize bitiremediğimiz kahvelerimizi (evet benimkinde hala pipet var.) alıp yola koyulduk. Starbuck'ın yanındaki yokuştan yukarı doğru yürümeye başladık.

Biraz yürüdükten sonra karşımıza bir mağaza çıktı ki delirdim. PASTACILIK DÜKKANI.
"Aras!" diye cırladım aniden.
"Ay tövbe bismillah. Noldu?"
"Pastacılık Dükkanı!"
"Yani?"
"Yani mi? Yani mi?"dedim ve kolundan tutup onu çekiştirmeye başladım.

Tamam biraz fazla alışveriş yapmış olabilirim ama umrumda değil bir daha ne zaman gelicem Kadıköy'e?

"Kolum koptu Lina. Alıyosun madem niye hepsini bana taşıtıyosun?"

"Ben mi taşıyım? Ayrıca hepsini sana taşıtmıyorum." dedim elimdeki nerdeyse boş poşeti göstererek.

Biraz düz devam edip yokuştan aşağı doğru yürümeye başladık. Bu sefer karşımıza Atlantis adında bir eğlence merkezi çıktı.
"Hadi gel içeri bir bakalım."dedi Aras sevinçle.
Bu seferde o beni kolumdan tutup içeri sürükledi.
"Bak bovling var." dedi oynayalım mı dercesine.
"Yalnız bir şey diyim mi çok pis ezerim." dedim tek kaşımı havaya kaldırıp kendimden emin bir şekilde bakarak.
"Görücez bakalım."

İlk atış sırası Aras'taydı. Topu eline alıp bana döndü ve sırıttı. Bende ona dil çıkardım. Sonra bir attı, atış o atış. Hepsini vurdu. Ulan insafsız insan bir tane bırakır. "Umarım iyi izlemişsindir bu atışı çünkü tam olarak böyle atman gerekiyo." dedi yüzündeki zafer edasıyla. Oturduğum yerden kalkıp topların olduğu yere doğru ilerledim. Aras'ın yanından geçerken bilerek ona çarptım. En hafif olan topu elime alıp derin bir nefes aldım. Çok gerildim olum şimdi atamazsam dilinden asla kurtulamam.
Topu yolladım ve yuvarlandığı süre boyunca nefesimi tuttum. Ve sonra gidip hepsini devirdi. HEPSİNİ. "Yes beeeee!" diye cırladım aniden. Sonra Aras'a döndüm "Neyse benim kadar olmasada sende güzel attmıştın."

Tüm atışlarımızı kullandıktan sonra kim yendi? Ufacık bir farkla bile olsa tabiki ben yendim. Sonra salonun ortasında mal mal hareketler yapmaya başladım. Güya zafer dansı. Dansı bittikten sonra gidip Aras'ın yanında duran duran ve sabahtan beri yaptığımız her şeyi çeken kamerayı aldım. Aras'ın dibine kadar sokup "Noldu şiştin mi? Morda bi renk. Sanada yakıştı." dedim.

"Ya tamamen acemi şansına kazandın." dedi kamerayı ittirirken.

"Höşt ulan ne acemisi. Resmen hepsinde 10'unu da devirdim hala acemi diyo."

"Ya tamam şurdan çıkabilir miyiz?"

"İyi tamam daha fazla utanma."

~~~~~~~~~~~~~~~

Eğlence salonundan çıkıp sahile doğru yürümeye başladık. Bir yandan da konuşuyorduk.
"Abim bi gül alıver sevdiceğine." dedi yanımızdan geçen çingene. İlk üstümüze alınmadık ama sonra kadın elindeki çiçekleri gözümüze sokunca bize dediğini anladık.
Aras "Ver abla güzelinden bir tane." diyince şaşırdım. Biz sevgili değiliz falan demesini bekliyodum. Gülü alıp teyzeye bi kaç lira uzattı.
"Allah birbirinize bağışlasın." dedi teyze giderken.
"Amin teyze." dedi Aras bana bakarak. Ben mal gibi kalmış olanları izliyordum.
"Bu arada oğlum kız çok güzel sende çok yakışıklısın birbirinizin değerini bilin hadi eyvallah."
Aras "Öyledir teyzecim."diyince kadın gülümseyip yanımızdan uzaklaştı.
Kadın gidince şaşkın şaşkın Aras'a bakmaya başladım. Yüzünde gülümsemeyle elindeki gülü bana uzattı.
"Te-te-teşekkür ederim."
"Rica ederim öyle çok büyültülecek bişi değil." dedi ve yürümeye devam etti.

3-2-1 KAYITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin