Multimedyada Zeynep var. İyi okumalar :)
Arabayı okulun otoparkına park edip arabadan indim, kapılarını kilitleyip anahtarı çantama attım ve okula doğru yürümeye başladım. Okula geldiğimde öğretmenler odasına girip paltomu askıya astıktan sonra bir çay aldım. Öğretmenler odasında henüz sadece ben vardım, derken Hakan hoca girmişti içeriye. Bana bakarak hafifçe tebessüm etti, ''Günaydın hocam.''
Aynı şekilde karşılık verdim, ''Günaydın.'' Kocaman masanın etrafındaki bir sandalyeyi çekip oturdum, elimdeki çaydan bir yudum aldım. Bir yandan da yüzüklerimle oynuyordum. Acaba Ahmet eve dün neden gelmemişti? Her gün kendime aynı soruyu soruyor olabilirdim ama sonuç hep aynıydı, bilmiyorum. Çayımdan bir yudum daha aldım.
''Ay yine geç kaldım galiba!'' Başımı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım, Zeynep. Gülümsemeden edemedim, en yakın arkadaşım olur kendisi. Zaten okulda sadece iki tane öğretmen arkadaşım vardı. Çayımı bitirip boş karton bardağı öğretmenler odasında bulunan çöp kutusuna attım, ''Size de günaydın Zeynep Hanım.'' dedim hafif alayla, ''Günaydın Arya Hanım. Zilin çalmasına beş dakika kalmış.'' O hızlı hızlı hareket ederek elini ayağına dolaştırırken dolabımdan 8. sınıf ders kitaplarımı alıp çantamı omzuma taktım. Gelişigüzel açık saçlarımı düzeltirken zil çalmıştı. Zeynep ile birlikte öğretmenler odasından çıktık ve merdivenleri çıkmaya koyulduk. Onun sınıfı bir üst katta olduğu için birbirimize iyi dersler dileyerek ayrıldık. Dersine gireceğim sınıfın önüne geldim, derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve içeri girdim, sevecen tutmaya uğraştığım ses tonu ile konuştum, ''Günaydın arkadaşlar. Oturabilirsiniz.'' Kitaplarımı ve çantamı öğretmenler masasının üzerine bıraktım.
* * * * *
Benim için monoton ancak oldukça zevkli bir günün daha sonuna gelmiştim. Kolumdaki saate baktım, üç buçuğa geliyordu. Öğretmenler odasında kitaplarımı dolaba bıraktım, kabanımı giyip çantamı omzuma taktım ve okuldan çıktım. O sırada Zeynep'i gördüm, kaşları çatık bir şekilde telefonuyla ilgileniyordu. ''Zeynep?'' Sesimi duyunca bana döndü, ''Efendim?''
''Bir sorun mu var?''
''Evet ya, Murat'ı arıyorum arıyorum açmıyor. Bugün o alacaktı beni.'' Murat, Zeynep'in eşiydi. Hmm'a benzer bir şeyler mırıldandım.
''E gel ben bırakayım seni?''
''Yok ya zahmet olm-''
''Ya ne zahmeti, teessüf ederim. Hadi gel, hava soğuk.'' en sonunda ısrarlarının bir işe yaramayacağını anladığında birlikte arabanın yanına geldik, çantamdan anahtarı çıkarıp kapıları açtım ve şoför koltuğuna yerleştim, arabayı çalıştırdım. Birlikte sık vakit geçirdiğimiz için evinin yolunu biliyordum.
''Teşekkür ederim Aryacım. Bak ne diyeceğim, Damla'yı da al bize gel, hm? Vakit geçiririz, hem ben o bıdığı özledim.'' Gülümsedim, gitmeyi ben de çok isterdim. Ama Ahmet'in sağı solu belli olmuyordu. Eğer habersiz gidersem, ki ona ulaşamadığıma göre gidersem zaten habersiz gidecektim, sorun çıkabilirdi. ''Canım başka zamana inşallah, Damla biraz huzursuz bu aralar.''
''Anladım, benim yerime kocaman öp olur mu?''
''Olur, öperim.'' Oturduğu apartmanın önüne geldiğimizde arabayı tam apartmanın önünde durdurdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı
Romance... ''Ben artık mutlu olmak istemiyorum, anladın mı? Sen gökkuşağıysan ben siyahım. Siyah gökkuşağını rahatsız etmek istemiyor.'' ''Gökkuşağı siyah ile de mutlu olabilir, bayan.'' ... Arya, çok severek evlendiği adam ile evliliğini 3 yıl kadar sürdü...