Sabah uyandığımda yerde yatan ve mışıl mışıl uyuklayan Baekhyun'un üzerinden atlayarak banyoya ulaşmıştım. Odanın küçük olmasından dolayı lavabonun kapısını resmen o boyuyla kapamıştı. Kısa bir duşun ardından banyoda giyinmiş ve saçlarımı yapmıştım. Bugün saçlarımı da boyatacaktım. Bunu staja gitmeden önce yapsam iyi olurdu çünkü orada-iş yerinde- tamamen farklı biri olmak istiyordum. Ruhen arınamayacağımı biliyordum o yüzden direk olarak fiziksel kısımdan başlayacaktım. Normalde saçlarımı boyatmazdım çünkü hadi gerçek saç rengim varken neden boyatmalıydım ki? Odadan çıktım ve sessizce yatağımı toparlamaya çalıştım. Ama sessiz olamıyordum ve Baekhyun'un uykusunu bölmekte istemiyordum. Uykudan uyanınca nasıl birisi olduğunu bilemiyordum ve inanın bana ben uyandıktan sonra - kendi isteğim dışında uyandırılınca- etrafta bir iki saat sinir krizi geçiriyordum. O yüzden odadan kendimi hemen postalamam lazımdı."Günaydın Kyungsoo."
Arkamdan gelen sesle sıçradım.
"Uyandırdım mı? Kusura bakma sessiz olmaya çalışmıştım ama.."
Açıklamaya başlamışken arkamı döndüm ve uykudan uyanan Baekhyun'un gerçekten çok şeker olduğuna kanaat getirdim.
"Önemli değil. Güne hazır gibisin huh?"
Kafamı hızlıca onayladım. Oda gülümseyerek yerden kalktı ve kalkarken birkaç mırıldanma bıraktı.
"İyi bir ev sahibi olmak isterdim ama kesinlikle seni yerde yatırmak zevkliydi."
O saçma sırıtışlarımdan birisi ile ona bakıyordum. Baekhyun ise bana bakıp dudaklarını büzmüş ve ardından eklemişti.
"Şu anda Park Chanyeol'u aratmıyorsun."
Bana bakmadan elinde ki tulumu toparlamaya başlamıştı. Düzenlediğim yatağa oturup yanımda ki şifonyerin ilk gözünü açtım ve dün aldığım defter ve kalemleri dizlerime koydum.
"Baekhyun emin olabiliyorum ki şu an bu odada Park Chanyeol olsaydı daha farklı pozisyonlarda olurdunuz."
Gülerek ona sataşırken kafama yediğim yastık ile sinirlerim gerilmişti. Ama baksanıza biri bana daha dün akşam kavga ettiğim çocuk ile böyle saçma şeyler söylese herhalde onun ağzına sıçar bırakırdım. O yüzden sustum ve gülmeye devam ettim.
"Yah, sapık mısın be sen! Ağzını topla velet!"
Gülerek elimde ki defter ve kalem seti ile ayağa kalktım ve sırt çantamı askıdan alıp içine tıkıştırdım.
"Onlar nedir Kyungie?"
Baekhyun merakla sorduğunda gülümsedim. Bu çocuk kız gibi hem meraklı hem şirin hem tatlıydı ve cidden köpek yavrusu gibiydi.
"Defter ve kalem."
Basitçe yanıtladım onu. Kafasını salladı ve dün gece çıkardığı kıyafetleri geri giydi.
"Pekâlâ, saat sekize geliyor. Birazdan araba gelecek."
Ona ne arabası diyeceğim zaman kapı tıklandı.
"Baekhyun, Kyungsoo. Araba geldi neredesiniz siz!"
Bağıran çocuğun kim olduğunu çözmeye çalışırken Baekhyun bana elini 'acele et' dercesine salladı. Siyah uzun kabanımı üzerime geçirdim ve mor atkımı boynuma hızlıca doladım. Harry Potter tarzı olan- gözlükçü adamın bana zorla sattığı- gözlükleri ve sırt çantamı taktım. Botlarımı ayağıma geçirdiğim zaman Baekhyun'da kapıyı açmış ve karşımda duran çocuğa sıkıca sarılmıştı. Zhang Yixing.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRAY FOR ME //KAİSOO
Short StoryHayatının en güzel yaşında bir insan cehennemi arzulayabilir miydi? Onun cehennemi Kim Jongin'di. Ona dokunmak, ateşe dokunmak, Ona bakmak, şeytanla göz göze gelmek, Onun nefesini hissetmek, şeytanla konuşmaktı. Do Kyungsoo cehennemde ki şeytana âş...