Sevdanın Sahisi "Anne"

40 7 0
                                    


- Sessiz ol Ayşe sesini çıkarma geliyorlar.

- Kim geliyor anne? Burası neresi biz burada ne yapıyoruz?

Eski bir pasajda giysi kolilerinin arkasına saklanmış, annesine sıkı sıkı sarılmış, küt küt atan kalbinin sesi birkaç metreden duymamak imkânsızdı. Bu gece lambalarının arasındaki loş ışıklar altında onlar gelmeden kızının heyecanını bastırmaya çalıştı. Ayşe tekrar sordu

- Anne kim bu korkuyla bahsettiğin adamlar? Neden bizi arıyorlar?

- Kızım baban öldükten...

- Ne. Ne diyorsun anne ne ölmesi?

Ayşe'nin canı hayatında bu kadar yanmamıştı. Bir yandan nasıl kurtulacaklarını düşünüyor bir yandan da babasının ölmesinin acısıyla tir tir titriyor ve düşünüyor.

- ...sonra çalışmaya başladığım şirketteki patronum bana sulanmıştı reddettim. Takıntılı biri elde edemediği şeyleri onların canını yakana dek peşini bırakmıyor. Şimdi de adamlarıyla peşime düşmüş. Hele şuradan bir kurtulalım kaçıp gideceğiz buralardan köyümüze. Baban üç yıl önce ölüştü ya kızım.

Alnından akan terler dudağına damlamış, elleri terlemiş korku ile cesaret arasında gidip gidip geliyordu. Aslında tek olsa göğsünü gere gere adamların üstüne giderdi. Ancak annesine bir şey olma ihtimalini düşündüğünde cesareti bilinçaltına gömülüyordu. Annesinin ölmesinden çok korkuyordu. Böyle içinden kendi kendine konuşurken kendilerine doğru yaklaşan birkaç ayak sesi duydular. Korkuları daha da artmıştı arttıkça nefesleri kesilircesine birbirlerine sarıldılar. Zehra kafasını kaldırdı takım elbiseleri eli silahlı beş adam gördü. Adamlar yaklaşırken aralarından kısa boylu, mavi ceketli olan kişi onları görmüş ve " buradalar" dedi. Kutuların arkasından Ayşe ile annesini Zehra'yı çıkardılar. Patronun sağ kolu arkasındaki iki adama dönerek patronun çağırmaları için işaret etti. Ayşe "Anne mi bırakın" derken annesi de adamlara bela okuyor. " kızımı bırakın" dedikçe hırpalanıyordu. Birkaç dakika sonra patron içeri girdi.

- Zehra işi bu raddeye getirmeseydin şimdi burada olmayacaktınız ve böyle bir sonu hak etmiyorduk. Ahmet silahı ver!

Ayşe feryat figan "kimse yok mu?" diye bağırırken sesi pasaj boşluğundan göğe yükseliyordu. Zehra hayatında böyle yalvarmamıştı. "Nolur bırak kızımı. Beni öldür o yaşasın ne olur." Patron silahı Zehra'nın alnına doğru doğrultu. Bunu gören zavallı Ayşe'nin bacaklarının feri kaçtı birden yere düştü. Avazı çıktığınca bağırıyor ama gücü yetmiyordu bu vahim olaydan kurtulmaya. Zehra Hanım silahın alnına dayandığında soğukluğunu ve metalin korkusunu hissetti. Artık ölümden kurtuluşu olmadığını anlamış olacak ki şahadet getirdi. Saniye geçmeden silah sesi duyuldu.

- Anne anne hayır!

- Ayşe kızım, Ayşe uyan.

Ayşe birden yatakta doğruldu. Birkaç saniye derin nefes aldı. Afallaması geçip karşısında annesini görünce rüya gördüğünü anladı ve annesine sımsıkı sarıldı. Kızına sarılan Zehra hanımın elleri ıslandı.

- Kızım nasıl bir rüya gördün? Sırılsıklam olmuşsun, ne oldu böyle?

- Kötü bir rüya gördüm. Boş ver anne şükür ki rüyaydı.

- Hadi kalk duş al, okula böyle gitme üşütürsün maazallah. Bende kahvaltı hazırlayayım.

Annesi odadan çıkan Ayşe, biraz daha nefes alıp şükretti. " Allah'ım bu kaçıncı rüya? Kaç defa annem gözlerimin önünde öldü. Şükür hepsi rüyaydı ama bir gün gerçek ölüm var. Nasıl dayanacağız sevdiklerimizin ölmesine? Ne vakittir ölümü de unutur olduk. Rabbim bize ölümü her daim hatırlat anneme de uzun ve hayırlı ömür ver. Annem canım benim. Onu koru. Şüphesiz ki Allah koruyanların en hayırlısı" dedi ve hazırlanmaya başladı.

AyşeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin