2. Bölüm

8K 394 45
                                    

Josephine, bakışlarını annesinin terli ve saçları yapışmış ensesinden çekip karşısındaki adama, Kont Rivastigmin'e çevirdi. Gözlerini onun okyanus mavisi gözlerine dikmiş, tereddüt etmeksizin meydan okurcasına bakıyordu. Farkında olmadan tek kaşı yay gibi kıvrılmış, omuzları gerilmiş, göğsü kabarmıştı. Savaşa hazırlanırcasına eldivenlerini kürkünün altından yukarı çekip dudaklarını konuşmaya hazırlanırcasına büzdü.

"Kont Rivastigmin," dedi hırçın tonlamasıyla.

Kont iddialı çıkışına karşılık keyifle gülümsedi "Sizi dinliyorum," dedi.

"Sizin ahlaksız bir adam olduğunuzu duymuştum lakin her şeyin bir sınırı ve karakteri olduğu gibi sizin de ahlakınızın bir karakteri olduğunu düşünmüştüm," dedi her harfi dikenli sarmaşıklarla bezeli bir halde.

Konr Rivastigmin gülümsemesini genişleterek "Ahlaksızlığın olduğu yerde karakter aramak sizin saflığınız sorunu, benim değil," dedi ve eliyle kapıyı işaret etti.

Baronet hırsla ayağa kalkarak "Bu kadarına cüret edemezsiniz," dedi hırsla.

Kont'un bakışları keskinleşti "Neye cüret edemem?" diye sordu. Elindeki bastonu bacaklarının ortasına alarak ellerini üzerinde birleştirdi ve sırtını kamburlaştırdı "Siz kızınızı pazarlık malzemesi yapmaya cüret edebilirken ben sahip olduğum malı almaya cüret mi edemem?" diye sorduğunda Josephine'in kulaklarında hala "sahip olduğum malı" cümlesi yankılanıyordu. İtiraz, baş kaldırış... Tüm hisleri çözülmez bir düğüm olurken nefesini tazeledi ve nefretinin sırtını pışpışladı.

"Kelimelerinize dikkat edin," diye uyardı Baronet.

Kont gülümseyerek "Kendi çekirdek ailenizde kadınlar söz sahibi olabilir, hatta sizin gibi yıllardır ailenin tüm yükünü omuzlanmış erkeksi kadınlar baş kaldırabilir ancak asla yeterince kuvvetli seslerini duyuramazlar," diyerek sert tonlamasıyla cümlesini bitirdi ve kıvılcım saçan bakışlarını Josephine'e çevirerek hafif bir tebessümle "Beni zorluk çıkarmaya mecbur bırakmayın. Kızmayın. İtiraz etmeniz, kızmanız gereken kişi sevgili anneniz. Teklifimi kabul etmeyebilirdi. Yenilgisini hazmedip masadan kalkabilirdi ancak o kalmayı ve devam etmeyi tercih etti," dedi.

Josephine başını yere eğdi. Mahcup ya da yenilmiş, boyun eğen bir tavrı yoktu. Sadece gözleri aşınmış ahşabın üzerinde gezerken düşünüyor, hem Kont'a hem de annesine haddini bildirmek adına bir çözüm arıyordu.

Annesine baktığında gözlerinde kızının ne yapacağını adı gibi bildiği parlıyordu, hatta o yansımalarda kendinin bir sonraki hamlesi roman satırları gibi satır satır akıp gidiyordu. Kont'a döndüğündeyse gözlerinde hiçbir şey göremedi. Saf, safir mavi boşluklar keskin ve sabırlıydı. Ne kalmasını bekliyordu ne de çekip gitmesini ancak sonuç her ne olursa olsun Josephine'e istediğini yaptıracaktı.

Değerimiz ne ki? "Tamam," dedi Josephine. Gözlerinin derin yeşilliklerinde karşısında duran Kont Rivastigmin ile ilgili onun pek de hoşlanmayacağı fikirler dönüp dururken annesinin şokla karışık bakışları arasında "Sizinle geliyorum," diyerek cümlesini tamamladı.

"Josephine," diye hırçın bir inleme koyverdi annesi.

Josephine ince parmaklarını birbirine yapıştırıp narin elini sert bir duvar gibi annesiyle arasına sabitledi "Sizi dinlemek istemiyorum, Baronet Casilda," dedi.

Bu kez annesinin taşıdığı tını yumuşamıştı. Yalvarırcasına "Josephine," diye inlediğinde Josephine damarlarına nakşedilen öfkeyle gözlerini Kont'a çevirdi ve gitmeleri gerektiğini gözleriyle fısıldadı. Evet, evrenin bildiği gizli bir dil vardı tüm canlılar arasında. Gözlerinizle bir hayvana zarar vermeyeceğinizi fısıldadığınızda eğer başını bacağınıza tüylerini sürter, ona yemek vereceğinizi geçirdiğinizde keyifle mırıldanırdı. Bu sessiz dilin alfabesi iki varlık arasında mühürlüyken aynı dili bir başkasına karşı kullanırken yılların dostu dahi olsa yabancılaşırdı.

Kupa Kızı | Kraliyet Düşmanları Serisi - 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin