"Henüz değil, Baronet," dedi ve sırıttı "Bir el daha oynayalım. Kazanırsan buraya ayak bastığın andan itibaren kaybettiğin her şeyi size geri ödeyeceğim," dedi.
"Anne," diyerek araya girdi Josephine "Hayır," derken küçük bir çocuk gibi onun kolunu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Lord Beast, Kont Rivastigmin, Dük Grant Hemingway ve Lord William Gertrude yuvarlak masanın etrafına yerleşmiş, sessizlik içinde beşinci sandalyenin dolmasını bekliyorlardı. Konyak bardakları bitmiş, masadaki atıştırmalıkların bir kısmı çoktan mideye indirilmişti.
Dük Grant Hemingway oturduğu sandalyede sırtını dikleştirirken "Bundan sonra bu kadına buluşma saatini bir saat erken söylüyoruz," diye homurdandı.
Lord William Gertrude "Ah, lütfen. O en değerli hazinemiz," diyerek araya girdiğinde masada küçük bir gülüşme oluştu. Sessizlik yeniden aralarına çökerken Leydi Alexandra Morrison eve yeni girmişti. Hızlı adımlarla holü arşınlarken tepeden onu dik dik bakarak izleyen Josephine'in farkına varamayacak kadar aceleciydi. Kütüphanenin kapısına iki kez vurdu ve çabucak içeri girdi.
"Beyler, geciktiğim için affedin," diyerek eteklerinin ucundan tutup dizlerini kırdı "Saraya gideceğimden her işime karışan yeni dadılarımı atlatmak çok zor oldu," dedi ve Lord Beast'in yanındaki boş sandalyeye oturdu.
Masanın başındaki Kont Rivastigmin ellerini masanın üzerinde birleştirirken "Mutlu haberi aldığımıza göre konyaklarımızı yenileyebiliriz," dedi. Kralın tek varisi oğlu Henry'di ve onu da Lord Beast düello sırasında öldürmüştü. Kral bunun için hala bir ses çıkarmamış olsa da patlayacağı gün birçok kişi için ölümcül olacaktı. Ancak o güne kadar tahtın bir sonraki sahibi, Kral'ın erkek kardeşinin oğlu Christopher Hockley'di. Alexandra, Christopher'ı öldürmek için saraya salınmış bir casus olacaktı. İlk aşamayı çoktan geçmiş, cariye olarak saraya alınmıştı. Bir sonraki aşama olarak girmesi gereken yer Christopher'ın yatağıydı.
Konyakları Lord William bardaklara doldurduktan sonra kadehler havada çarpıştı "Yarın saraya gideceğim," dedi Alexandra.
Rivastigmin "Bir süre iletişim kuramayacağız, bu süre zarfında kendini veliahta odakla," dedi ve bakışlarını William'a çevirdi "Saraydaki adamların ne durumda?" diye sordu.
"Unvanımı kaybettiğimden bu yana pek itibar gördüğüm söylenemez," dedi.
"Bu kötü oldu,"
William yudumladığı konyak bardağını güzelce cilalanmış maun masanın üzerine bırakırken "Ancak bir şey öğrendim. Kral'ın gayrimeşru bir kızı varmış ve Siniman köyünde yaşıyormuş. Bunlar sadece birer dedikodudan ibaret olsa da veliaht prens ortadan kalktığında tahtı üvey kızına değil de öz kızına bırakmak istediğinde ortalık karışacak," dedi.
Dük "Siniman köyünün vergilerini ben topluyorum, kızın adı neydi?"
"Lenina,"
"Lenina'yla ben ilgilenirim. Güvenliğini sağlar ve kendi tarafıma çekmeye çalışırım," dedi.
Alexandra söze karışarak "Veliaht prensi öldürmek yerine onu kendi tarafımıza çekmeye çalışsak?" diye sordu.
Lord Beast, Alexandra'nın bu çözümüne gülerek karşılık verdi "Hiç kimse bu kadar gücü terk etmez, Alexandra," dedi.
