12. Bölüm

3.1K 176 17
                                    

Balo salonuna girerken Josephine kendini korkuluk gibi hissediyordu. Rivastigmin ile konuşmalarından bu yana kafasında dönüp duran fareleri bir türlü yakalamamış, kafasını kemirmelerini durduramamıştı. Öfkeliydi. Gergindi. Korkuyordu. Tüm bu karmaşanın içinde kendini bilinçli karar vermeye yoruyordu. Ne yaparsa yapsın, tehdit altındayken asla doğru karar veremeyeceğinin farkındaydı. Neye göre karar vermesi gerektiğine dair de en ufak bir fikri yoktu. Kimi seçecek, kime güvenecekti?

"Leydim," sesine döndüğünde Kont Rivastigmin arabanın kapısından bir elini ona uzatmış, yüzündeki kibar gülümsemeyle bakıyordu. Kralın şatosuna ulaşmışlardı. Kırsaldaki seyahatleri beklediğinden kısaydı ancak zaman algısını kaybetmesine neden olacak kadar da çarpıcıydı.

Kont'u tamamen görmezden gelerek arabadan indiğinde adamın ukala gülümsemesini görmezden gelmeye çalışsa da gülümsediğinden adı gibi emindi ve elinde bunu değiştirebilecek herhangi bir şey yoktu.

Kont Rivastigmin kolunu Leydi Bergson'a uzattığında kadın dişlerini sıkarak karşılık verdi. Uzun bir süre yan yana, Kont'un kolu, Leydi'ye uzatılmış halde beklerken uşaklar ve askerlerin yanında etraftaki birkaç soylu onları izliyordu. 

Kont gülümsemesi kahkahaya çevirdi "Elbette, tercihine saygı duyuyorum. Yaşamalarını istemiyor olabilirsin," dediğinde Josephine öfkeyle ona döndü. Kont'un kolu hala havada ve yüzündeki gülümseme de yerindeydi. Sertçe Kont'un koluna girdiğinde adam gülümsedi ve balo salonuna doğru adımlamaya başladılar birlikte.

Balo salonuna girdiklerinde gözlerin neredeyse tamamının onlara çevrildiğinin farkındaydı. Daha önce hiç bu kadar ilginin üzerinde olduğunu hissetmemişti. Farkında olmadan, Kont'un arkasına sıkışarak adımlarken etrafında, ağızlarına yelpazelerini kapatarak fısıldaşan kadınlarla teker teker göz göze geldi.

"Barones Casilda Bergson'un kızı değil mi o?"

"Kont bu kadınla mı nişanlanmış?"

"Kont, Barones'in tüm kumar  borcunu silmiş diye duydum,"

"Bergson iyi yere kapak atmış,"

Dedikoduların sonu asla gelmiyordu. Genç Leydi ve Kont, kalabalığın arasından ilerlerken Kral etraftaki dedikodulardan onların salona girdiğini anlamıştı. Tahtında, sırtını güvenle yaslamış Kont'un gelişini izlerken yanındaki kadına baktı. Katibinin kardeşi, Josephine'ydi. Eğer, yaşıyor olsaydı onu oğlu ile evlendirmek istemişti ancak şimdi o, en sevdiği Kont'u Vincent Rivastigmin ile nişanlıydı. Yani, onları bu gece o nişanlayacaktı.

Kral'ın önüne çıktıklarında ikisi de aynı anda reverans verdiler. Leydi Jopsehine'in başı aşağıda, elleri önünde birleşik duruyordu. Kral ayağa kalkarken Kont ona gülümsüyordu "Ah, Vincent!" dedi heyecanla. Basamakları teker teker inip kucaklaşırken Josephine olanları hayretler içerisinde izliyordu. İçinde bastırdığı yanı hala Kral'a olanları bağıra çağıra anlatmak istiyordu ancak görüyordu ki Kral ve Kont çok yakınlardı. Böyle bir durumda, katibinin kardeşini dinleyeceğini hiç sanmıyordu.

"Demek benden sakladığın şey bu güzeller güzeli genç Leydi'ydi," dediğinde Kont uzanıp Josephine'in sırtını okşadığında yanaklarının içini ısırarak kendini dizginledi.

Hafif bir tebessümle "Dedikodular olsun istemedik, birbirimizi biraz daha tanımak istiyorduk," dedi.

Kral gür bir kahkaha attığında salonda neredeyse müzik dışında kimse konuşmuyor ya da herhangi bir yere bakmıyordu. Eliyle işaret verdiğinde orkestra sustu ve bir yanına Josephine, diğer yanına Kont'u alarak boğazını temizledi.

"Sevgili dostlarım," diye cümlesine başladı "Sizlerle bugün sevincimi paylaşmaktan gurur duyuyorum. Yıllardır evlendirmeye çalışıp, onlarca kadını beğenisine sunduğum Kont, bugün nişanlanıyor," dediğinde salonda alkışlar yükseliyordu. Eliyle alkışları kesti ve sözlerine devam etti "Bir an gerçekten hiç evlenemeyeceğini düşünüyordum. Kendisi hem arkadaşım, hem ağabeyim hem de oğlum kadar yakındır bana, onun mutluluğunu görmekten başka bir dileğim yoktu hayatta ve bugün, bu dileğin ilk adımını ben atıyorum," derken yeniden bir alkış tufanı salonda yükseliyordu.

Hizmetlileri yüzükleri getirdiğinde Kont ve Leydi yüz yüze birbirlerine bakıyorlardı. Yeminleri salonda yankılanırken Josephine'in gözlerinden çıkan alev adeta Kont'un bedenini yakıyordu. Yüzüğü parmağına taktıktan sonra uzanıp elini öptüğünde Josephine bakışlarını ondan kaçırdı.

Kral "Düğün ne zaman?" diye sordu Kont'a.

Kont gülümsemesini bozmadan "Dedikodular çıkmadan yapmayı umut ediyoruz ancak net bir tarih belirlemedik," dedi.

"O halde hem düğününüz, hem de düğününüzün tarihi benden. Üç hafta sonra, sarayın kilisesinde düğününüzü yapacağız. Tüm her şey bana ait," dediğinde salonda alkışlar yükseliyordu. Josephine şaşkınlıktan ağzı açık bir halde Kont'a bakarken, Kont'un da en az kendisi kadar şaşkın olduğunu görüyordu "Gecenin ilk dansını sizlere armağan ediyorum," dediğinde ikisi birbirlerine birer düşman gibi gözlerini gözlerinden ayırmadan dik dik bakıyorlardı.

İlk adımı atan Kont olmuştu. Uzanıp, Josephine'in elini tuttu ve belini kavrayarak dansı başlattı. Uzunca bir süre birbirlerine öfkeyle, ağızlarından tek bir kelime etmeden dans ederken etrafta onları izleyen insanlar birbirlerini çok sevdiklerini düşünüyorlardı lakin onlar bakışlarıyla birbirlerine meydan okuyorlardı.

Josephine öfkesini artık kontrol altında tutamayacağını anladığında topuğunu sertçe Kont'un ayağına vurmuştu. Kont yüzünü hafifçe buruşturdu "Sonunda," dedi gülümsemesini dudaklarına yayarken.

"Üç hafta sonra düğün ne demek?" diye sordu Josephine öfkeyle.

"Kral'ın buyruğu, karşı gelemem," dedi ve Kral'a başıyla selam vererek dans etmeyi sürdürdü.

"Sadece seninle nişanlanma konusunda anlaştık,"

"Galiba bugün anlaşmayı biraz değiştirdik,"

"Hayır, hayır. Sadece nişan dedik,"

"Dedikodular mı çıksın istiyorsun hakkımızda? 

"Umurumda değil, seninle evlenirsem ne olacak? Boşandığımızda kilise bizi afaroz eder," derken Josephine etrafa bakarak Kont'a yaklaşmış ve sesini alçaltmıştı.

Kont omuz silkti ve gülümseyerek Josephine yaklaştı "Biz de boşanmayız," dediğinde Josephine dişlerini sıkarak bir kez daha sertçe Kont'un ayağına bastı.

Kont sertçe bedenini bedenine çarptığında irkilmişti. Sımsıkı tuttuğu ellerinden kurtulmak ve ondan biraz da olsun uzaklaşmak adına kıvranırken "Etrafta insanlar var, ne yaptığını sanıyorsun?" diye homurdandı.

"Müstakbel karımla biraz oynaşıyorum, buna karışamazlar herhalde," dedi.

"Dans etmek istemiyorum artık," 

"Yeni başladık,"

"Bırak beni yoksa çığlık atarak kaçarım buradan ve kimseye hiçbir şey açıklayamazsın," dediğinde Kont gülümsemesini silmeden yavaşça dansı sonlandırdı. Uşağı ona bastonunu getirdiğinde bacağındaki acı artık iyice dayanılmaz hale gelmişti. Dönüp uşağına göz kırptığında uşağı ağrı kesici getirmesi gerektiğini anlamıştı. Başını usulca sallayarak geri çekilirken bacağının ağrısından daha büyük ağrılara sebep olacak başka bir insan, Barones onlara doğru yaklaşıyordu.

"Galiba şimdi kaçma sırası bana geldi," dedi başıyla onlara yaklaşan Barones Casilda'yı işaret ederken.

Josephine arkasını dönüp annesinin öfkeli bakışlarıyla göz göze geldiğinde istemsiz olarak "Siktir," diye mırıldandı.

Annesi, kızının dudaklarını okumuş, ellerini beline koyarak yaklaşırken Kont, Josephine'e güldü "Ağzına biber süreceğim senin," dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kupa Kızı | Kraliyet Düşmanları Serisi - 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin