Uçaktan indik ve bavullarımızı beklemeye başladık. Aras'ın babası aradı. Bir süre konuştular. Bu sırada bavullarımızı da almıştık. Aras yanımıza gelip konuşmaya başladı.
- Babam aradı. Üç firmanın ortak bir turuyla gelmişiz biz kendimizi yalnız sanıyoruz. Otuz kişilik bir gruptaymışız ve otellerimiz falan ayarlanmış yani cepten para çıkmıyor gençler. Hadi yine yırttık.
Aras yine o piç sırıtışını sergilerken Eylül konuşmaya başladı hatta dans etmeye.
- Daha çok alışveriş! Daha çok eğlence ! Lüks oteller!
Eylül'ü sakinleştirdikten sonra yarım saattir ayakta dikildiğimizi ve grubumuzu beklettiğimizi farkettik. Bir iki tane genç çift, dedem gibi birisi, dört yaşında bir afacan. Kısaca her yaştan birisi vardı diyebiliriz. Otobüsümüze bindik ve orta yaşlı garip ve eğlenceli gözüken rehberimiz konuşmaya başladı.
- Merhaba ben Özge. Miami ve Orlando turumuza hoşgeldiniz. Bu saatte yorgun olduğunuzu biliyorum o yüzden sizi sakin müziklerle başbaşa bırakıyorum.
Siz şimdi rehberimizi kız sanıyorsunuz değil mi? Yok. Erkek ama tipinden belli çok eğleneceğimiz. Kısa bir yolculuğun ardından otele vardık. Oha lan! Bu nasıl bir büyük bir bina. En üste bakmak için kafayı kaldırmak gerek. Otele girdik ve lobiye geçtik. Ayy Starbucks var lan. Otelde. Hemen bizim grubun siparişlerini alıp kahveleri aldım. Gruptakilerle tanıştık. Kesinlikle moron tipler değil aksine muhteşem insanlardı. Özge abi geldi ve oda kartlarımızı verdi. Kızlar bir odada, dağ ayıları bir odada kalacaktı. Asansöre bindik. Eylül çığlık attı.
- Anaaaa! Cidden doğruymuş!
- Noluyor be!
- Ne bağırıyosun. Baksana 13. kat yok. Hep okuyordum uğursuz diye bunlar 13. kat yazmıyormuş. Hah gerizekalılar.
Tabii Eylül 13 Temmuz doğumlu olduğundan...
Biz böyle konuşarak odaya geldik. Dağ ayılarıyla yanyanaydık. Burada sadece bir gece kalacaktık, rehber planımızı anlatmıştı ve bizim gelmeden önceki planlarımız suya düşmüştü. Bu sefer Derin bağırmaya başladı.
- Meliiiis! Burası nasıl bir yer yaa. Terlik yok , mini buzdolabı yok. Türklerin gözünü seveyim.
Valla kız haklıydı. Daha fazla yorgunluğa dayanamayıp yumuşacık ve kocaman yatağa attık kendimizi ve uykuya daldık.
**************************************
(Aras)
- Hassiktir! Noluyor lan!
Telefon çalıyordu ama benim zilim böyle değil ki. Bu ne lan . Odada başkası mı var? Ben böyle uyku sersemliğiyle malca düşünürken Kıvanç bağırmaya başladı.
- Kapatın şunu!
Bu sefer Özgür konuştu.
- Beş dakika dahağğağa .
Yok yani esnerken konuşmaya çalışmasa tüm gırtlar yutak boğazında ne varsa görmek zorundamıydık? Günahımız neydi? Kafamda deli sorular...
Bir anda hepimiz gülmeye başladık ve sabah sabah otel odasında olduğumuzu ve uyandırma servisinin aradığını anladık ve salaklıklarımıza bir daha güldük. Biz böyleydik. Her şeye beraber güler. Her kelimeden bir anı aklımıza gelir ve ona güleriz ve bunu kimse anlamaz. Dışarıdan bakıldığında ise insanlar tımarhaneden çıktığımızı düşünürler.
************************************
(Melis)
Yataktan sürünerek çıktıktan sonra aynı anda bağırdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Grup
Fiksi RemajaAras ,Melis ,Kıvanç ,Eylül , Özgür ve Derin. 3 cadı ve 3 dağ ayısı. Maceralarıyla, eğlenceleri ve neşeleriyle '' Bizim Grup ''