Bizim Grup

-8-

-8-

Eylül

Melislerden ayrıldığımızda kafam karışıktı biraz. Melis mutluydu üzgün değildi ama yine de bizimkiler Mert'i dışlarlar bence. Neyse Melis mutluysa biz de mutluyuz, olmak zorundayız.
Eve geldiğimde hemen duşa attım kendimi. Bir iki de test çözdüm sıkıntıdan. Artık nasıl sıkıldıysam.

--

Okula erken vardığım için bizimkileri aramadım, kantinden bir naneli şeker aldım ve ağzımda çevirerek emmeye başladım. Sonunda zil çalınca içeri yürüdüm. İlk ders İspanyolca idi , sabah sabah güne böyle bir dersle başlamak ne hoş !

Ben hocayı beklerken müdür iki yanında iki erkekle içeri girdi. Sağdakine bak oha ! Tam benlik.

- Evet çocuklar. Mustafa ve William okula yeni geldiler. William Londra'dan değişim programıyla geldi,Mustafa İstanbuldaki bir okuldan. Umarım iyi anlaşırsınız. İyi dersler.

Müdür gittiğinde arkasından bakakaldım. Bu Mustafa'yla teneffüste mutlaka konuşma açmalıyım. Tatlılığa bak.
Derste hoca bana fiillerle ilgili bir şeyler sordu. Hoca İspanyol olduğu için anlama zahmetine girmiyordum ama Mustafa İspanyolca'yı çok iyi biliyordu ve ben rezil olacaktım. Sessizce
- sesim kısık ses gelmiyor değil mi? Gibi bir şeyler geveledim ağzımın içinde, yanıma geldi. Ben de muhteşem İngilizcemi konuşturup salladım bir şeyler, galiba anladı. Bütün ders Mustafa'ya soru sordu. Konuşması bile ayrı tatlı. Benim olmali bu çocuk tüm yavşaklığımla soyluyorum.

Biz İspanyolca'da sürünüp giderken ilk ders bitti. Maalesef 2. Derste ispanyolca. Bari o yerinde otururken gidip konuşma açayım.

Mustafa

Yeni okula alışmak zor olacak diye şartlamış gibiydim kendimi ama aslında o kadar fena değildi. İspanyolca zaten zorlanmadığım bir ders. Ah işte her şeyde böyle harika olunca. Ben böyle kendi kendimi motive ederken - egom tavan yaparken - bir kız geldi. Aslında fena kız değil arkadaş olabilirim belki.

Zaten ben eski okulumda da çok popülerdim. Bad boy Mustafa. Havalı Mustafa. Hep böyleydim. Kendimi övmek gibi olmasın ama öyle. Bu kız da fena değil. Bakalım ne diyecek? Umarım saat falan sormaz. Tanışmak için fazla klişe.

- Selam, yeni gelmişsin. Hoş geldin. Adın neydi? Muzaffer?

Muzaffer ne ya? Sanki anlamadık , üstüme düşmüyormuş gibi yapma çabalarını. Çok biliyon sen demek geldi içimden ama kendimi tuttum.

- Muzaffer değil Mustafa. Evet yeni geldim. Sorun mu var?
- Yoo,ne sorunu ya, tanışma amaçlı geldim. Eylül ben, dedi alttan alarak.
- Memnun oldum.

Konuşma açmak için mal mal yüzüme baktı. Ben de ona bakınca sırıttı ve yere baktı. Burada benim de utanıp yere bakmam gerekiyordu galiba ama ben yüzüne bakmaya devam ettim. O da baktı. Biz mal mal bakışırken zil çaldı ve yerine geçti. Evet , bir tane daha sıkıcı ders daha.

Eylül

Ders başladığında ben yine uyumakla meşguldüm fakat hoca gelip bana dik dik bakınca uyandım tabi.

Hoca bizi ikişerli grup yapacaktı. Ben ve Mustafa tek oturuyorduk! Oha! Lütfen buraya gelsin diye yalvarırken yanıma geldi. Oley be. Süper. İlk defa bu kadar derse katılım yapıyorum.

Mustafa'nın İspanyolca'sı iyi olunca ondan yardım alarak (bütün cevaplarına bakarak) bitirdim. Sonra öylesine konuşmaya başladık.

- Ee naber?
- İyi sen?
- İyiyim.
- İyiymiş.
- Aynen.
- Okulu sevdim.
- Sevindim.
- Bundan sonraki ders ne?
- İngilizce.
- Aynı sınıfta mıyız?
- Hangi seviyedesin?
- B ' deydim, dedi somurtarak.
- Aynen.
- O zaman aynı.
- Sevindim.
- Ben de.

Biz böyle takılırken Mustafa bana
- Sana bir şey söyleyeceğim,kimseye söylemeyeceğine inanıyorum. Dedi
- Tamam söylemem.
-Ben biseksüelim.

Vay anasını! Siktir lan. Bula bula hangi tipleri buluyorum.

Aslında biseksüel olması beni beğenmeyeceği anlamına gelmiyordu. Bir çıkma şansımız olabilirdi. Aslında insanı böyle bir şey için suçlayamazsınız,kendi tercihi. Neyse,bakalım bu okulda tercihi erkeklerden mi olacak kızlardan mı? Göreceğiz.

Evet,işte bir ay gibi uzun bir süreden sonra gelen berbat bölüm. Ben bölümü baya önce yazmıstım cerön devam ettirecekti ama başaramadık. Özel hayat işte ajsj. Neyse cidden özür dilerim berbattı ama uzatamadım işte. Umarım düzeltebiliriz yoksa yazmayı bırakabiliriz belkide. Bakacağız.

- begüm.