#UYUMSUZ-14#

87 6 15
                                    


Bu hayatin oynadigi bir çesit oyun muydu ? Neden sürekli bu çocukla sınanıyordum ? Bu artık sinir bozucu olmaya başlamıştı. Başımda dert yokmuş gibi bir de bu çocuk çıkmıştı ve ben ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Bu çaresiz hallerim ağlama istegimi arttiriyordu. Çaresiz kalmaktan nefret ediyordum. Bu igrenç bir histi.

Korku dolu bakışlarım Sıraç denen o çocuğun yüzünden ayrılamıyordu. Onun da şaşkın bakışları benden kopmak bilmiyordu. Bir süre sonra o şaşkın bakislarin yerini alayci bir gülüş ve ukala tavrı almıştı. Sinirlerimi bozmaya çalışıyordu. Bunu anlamıştım. Benimle dalga geçtiğini sanıyordu.

Dalga geçilecek biri varsa bu kisi o olmalıydı.

Icimdeki korkunun yaninda peydah olan sinir beni kendime getirmiş , ayrıca harekete geçirmişti. Onlara arkami dönüp hizli adimlarla çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştım . Sinir katsayım git gide artarken ellerimi istemsiz yumruk haline getirmiştim. Sakinleşmem gerekiyordu ve biran önce buradan gitmem de tabi.

Adimlarimi olabildigince hızlandırıp okulun bahçesinden çıkış yaptım. Biran hangi yöne gidecegimi bilemezken sabah geldiğim yolu hatirlayip sağ tarafa döndüm ve ilerlemeye devam ettim. Biran önce eve gidip uyumak istiyordum. Bugün ki yasadigim gerginlik ve korku beni oldukça bitkin yapmıştı. Kendime gelebilmem için birkaç saat uyumalıydım.

Herşey güzel olmak zorundaydı. Bunun icin kendimi toparlayıp bu anı aklımdan silmem gerekiyordu. Girdigim sokakta ritmik hareketlerle ilerlerken bir yandan da cantamin içindeki kulaklığı almaya çalışıyordum. Sonunda kulaklığı avuçlarımın arasında görebildiğimde ufak bir tebessüm kaplayıvermişti. Birbirine karışmış olması beni şaşırtmazken biran önce müzik dinlemek için ayırmaya başladım. Aynı zamanda kaldırıma çıkmayı da unutmamıştım. Çünkü okul çıkışı olduğundan olsa gerek yoldan cok araba geçiyordu. Bu normal gibi görünse de yaptiklari hız beni ürkütmüştü. Ne kadar ilerledim bilmiyorum ama sonunda kulaklığımı telefonumla bulusturmus ve muzik dinlemeye başlamıştım. Ilk dinledigim muzik henüz bitmemisti ki yanimdan geçen bir araç yavaşladı ve birkac adim ilerimde durdu. Oturdugumuz sitenin girişinde duran araca yetişip icine goz attığımda Bora'yı görebilmiştim. Bora bana başıyla selam verirken gülümsemekle yetinmiştim. Araba güvenliği aşıp harekete geçince gozlerim bu kez şoför koltuğuna ilişmişti.

O oradaydi....

Ve siteye giriş yapmadan önce sinsice sırıtıp,bana göz kırpmıştı.

O koltukta oturan ve arabayı kullanan Sıraç'tı...

Birlikte gelmişlerdi. Araba hangisinin bilmiyordum o kullanıyordu işte.Birlikte Bora'ya gideceklerdi. Başka nereye gidebilirlerdi ki sanki.

O gülüş beni cok rahatsiz etmişti. Neden bana göz kırpmıştı ki ?

Hiç birşey anlamıyordum. Amacını anlayamıyordum.
Derdini bilmiyordum.
Neden benimle uğraşıyor anlayamıyordum.

Bu çok can sıkıcı olmaya başlamıştı. Sadece bu çocuktan uzak durmak istiyordum. Ama her yerde karşıma çıkmayı başarıyordu. Bunu bilerek yaptigini kesinlikle düşünmüyordum. Ama bu kadar tesaduf de fazla olmuştu.

Aklim almıyordu her karsilastigimizda bir hareketiyle beni mahvetmeyi başarabiliyordu. Beni hiç tanimadan, hakkimda hiç birşey bilmeden , bütün tabularimi yikmaya başlıyordu. En cok da bu sinirlenmeme sebep oluyordu.

Tek omzumda asılı cantayi koparircasina çekiştirerek siteye giriş yapmıştım. Cantanin hicbir sucu yoktu ama suan hicbirsey umrumda degildi. Sinirimi birseylerden cikarmam gerekiyordu. Ve bundan nasibini alan çantam olmuştu.

Hala inanamiyordum. O çocuğun her yerden fırlayıp çıkmasına katlanamıyordum . Sinirlerimi altüst ediyordu.

Evin kapısına ulaştığımda anahtarim olmadigi gercegi ile karşılaşıp, teyzemin evde olmasini dileyerek zile basmıştım. Aynı zamanda gözlerim karşı binayi kesmekle meşguldü. Karşı binada Bora oturuyordu. Bu sabah Bora'yı o evden çıkarken görmüştüm.

Dikkatli bakışlarım Bora'nin evinin kapısındayken, sol elim de bizim kapıya yaslanmıştı. Kapının birden açılması ile dengemi kaybetmiş yere kapaklanmıştım. Teyzem ne olduğunu anlamamış hemen yere eğilip beni kaldirmak için hareketlenmişti. Ayni zamanda endiseli sesi etrafta yankılanmıştı.

"- Derin kızım iyi misin ?"

"- Iyiyim " dedim. Çünküiyi hissediyordum.

Teyzemden aldığım destekle ayağa kalktım. Eve girmek için adım attığımda bileğimde keskin bir acı hissetmiştim.

Dayanılmazdı...

Gerçekten dayanılmazdı...

Acı haykırmışım her yerden duyuluyordu. Nefesim kesilirken sakin kalmaya çalışıyordum. Bir kaç saniye bekledikten sonra ağrı geçmişti. Ama ben tekrar adım atmak istemiyordum. Eğer adim atarsam o ağrı tekrar gelecek ve beni tıpkı bir yılan gibi kıvratacağını hissedebiliyordum.

"-Derin . " Teyzemin korku dolu seslenişi beni sakinleştirmek yerine daha da korkutuyordu.

Bir bu eksikti..

Bir bacağımı kırmam eksikti..

Içimden geçen düşünce beni şok etmisti. Ayağım kırılmış olamazdi değil mi. Cok sert düşmemiştim ama bu ağrı da ufak bir şeye hiç benzemiyordu.

"- iyiyim teyze sakin ol " diyebilmiştim dişlerimi sıkarak.

Ağrım geçmemişti ama biraz önceki gibi nefesimi kesecek kadar şiddetli de değildi. Ağırlığımı teyzeme vererek adımatmaya çalıştım. Ama ağrıyan ayağım zeminle buluşamadan havalandiğimi hissettim. Hersey birden olmuştu ve ben nasıl olduğunu bile anlayamadan kendimi Sıraç'ın kucağında bulmuştum. Gözlerimiz kesiştiğinde ne yapacagimi şaşırmış sadece ona bakıyordum. Düşmemek için omuzlarından tutunduğum sırada kıpkırmızı olmami sağlayan birşey farketmiştim.

Siraç çıplaktı !!!

Aman allahım Sıraç'ın üzerinde hiçbirşey yoktu ve ben onun kucağındaydım. Daha önce hiçbir erkeği çıplak görmemiştim. Ama şuan resmen çıplak bir çocuğu görmeyi bırakın onun kucağındaydım ve ona sıkıca tutunmuştum.

Ellerimi ateşe dokunmuşum gibi omuzlarından çektim. Bu dengemi kaybetmeme neden olmustu ve geriye dogru yalpalamıştım. Siraç beni düşürmemek için daha sıkı ve dikkatli tutmaya başlamıştı. Ne yaparsa yapsın ona tutunmayacaktım. Düşmeyi bile göze almışken bu fikrimden geri dönmeyi hiç düşünmüyordum. Teyze'min kapiyi açıp yol göstermesinden sonra Sıraç'ın adımları evin içini bulmuş , beni salondaki koltuğa oturtmuştu. Ayağa kalkarken burnunu boynuma sürtüp derin nefes aldığını hissetmiştim. Bununla bitmemişti tabiki. Burnunu boynumdan yukari dogru hareket ettirdi ve kulağimin uzerinde duraksadi. Geri cekilmek icin hamlede bulundum ama eliyle basimi sabitleyip hareket etmeme izin vermedi.

Salonda o ve benden başka kimse yoktu. Teyzem buz almak için mutfağa gitmişti . Bora'yı ise en son Sıraç'ın kucağındayken anlık görebilmiştim. Beni Sıraç'ın elinden kurtaracak kimse yoktu. Onunla yalnız kalmak ve beni sıkıştırması; yaptıkları şeyleri , söylediği hakaretleri bana hatırlatıyor sinirlenmeme sebep oluyordu. Boynumu tutan elini çekip atmak istiyordum ama gücüm buna yetmiyordu.

Sinirlenmiştim...

Fazlasıyla....

"-Yeter, bırak beni !" Dilimden dökülen kelimeler onun sırıtmasana neden olmuştu . Hosuna gidiyirdu benimle eğlenmek. Bu yüzden her firsatta beni sıkıştırmak istiyordu. Ama buna artik bir son vermesi gerekiyordu . Kendisi eğleniyor olabilir ama ben hiç eğlenmiyordum , aksine bu çocuktan deli gibi korkuyordum ve yakınımda durmasını istemiyordum.

Teyzemin salonda belirmesiyle Sıraç'ın benden ayrılması bir olmuştu. Ayrılmadan önceki söylediği iki kelime bende şok etkisi yaratmaya yetmişti. Agzim acik halde kalkip karsi koltuğa rahatca yerleşmesini izledim. Şaşkınlıktan ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sadece etrafa boş boş bakışlar atıyordum. Ne demisti biraz önce o ?

"-Kokunu sevdim"

UYUMSUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin