Yazar Notu; Selam! Öncelikle şunu belirteyim ben genelde Wattpad'de hikaye okurdum ve hiç yazmamıştım. Yani bu ilk hikayem. O yüzden biraz kötü olabilir kusura bakmayın umarım beğenirsiniz ^_^
- - -
"Geleceğinizi yaşayabilmek için, öncellikle geçmişinizi bırakıp gitmesine izin vermelisiniz."
- Charles Givens
"Bir hücredeyim. Gri, eski ve lekeli duvarlara sahip bir hücre. Üzerinde uzanmış olduğum soğuk zemin sırtımı acıtıyor. Kollarıma güç verip kalmaya çalışıyorum ama işe yaramıyor. Kolumu kaldırıp bakınca mor benekler olduğunu görüyorum. Nasıl olmuştu? Başıma saplanan ağrıyı unutmaya çalışıp ne zaman bu hale geldiğimi bulmaya odaklanıyorum ama hiçbirşey hatırlamıyorum. Yere uzanıp kimin geldiğine bakmak için kafamı çevirdiğimde görebildiğim tek şey bir çift kömür karası renginde parıldayan kanatlar oluyor. Ve sonra şimşek çakıyor"
Çakan şimşek yüzünden korkuyla ayağa kalktım ve sonuç olarak kafamı odanın tavanına çarptım. Yatak odanızın çatı katında olmasının kötü yanı buydu. Ama en azından yıldızlara yakın olup yerden uzak olmak güzeldi. Kişi yükseğe çıkmaktan değil, zemine düşmekten korkmalıydı. Gerçi benim en iyi yaptığım şeylerden biriydi düşmek.
Kafamın acıyan bölgesini ovuşturdum ve kalkarken yere düşürdüğüm kitabı aldım. Kitabı masaya koyarken gözüm masada duran saate takıldı. 02:30'du. Hala başardığıma inanamıyordum. Arkamda bıraktığım kişileri, olayları ve alışkanlıklarımı... Kısacası geçmişimi unutmam benim için zor olacaktı. Ama yapmalıydım.
Buzdolabının kapağını açıp içinden soğuk bir içecek alarak camın önünde geldim. Perdeyi aralayıp camın arkasındaki yaşama baktım. Kimisi aceleye koşturuyor, kimisi arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Saat gece yarısını geçmişte olsa Fransa hala hareketliydi.
Camdan dışarıyı izlerken cama vuran yansımamı fark ettim. Fransa'ya gelişimin üzerinden bir hafta olmasına rağmen son altı aydır yaşadıklarımın etkisi geçmemişti. Elmacık kemiklerim daha da belirginleşmişken vücudumda ki çiziklerde bir o kadar belirgindi. Değişmeyen tek şey ışıkta parıldayan uzun, dalgalı, koyu kahve rengi saçım ve gri ile mavi arası renkte ki gözlerimdi.
Çalışma masamın altında duran kasayı açıp gereken dosyaların hazır oldup olmadığını kontrol ettim. Sahte kimliğim, sahte pasaportum ve sahte rehabilitasyon belgem hazırdı. Artık Macey Mccurdy değildim. Carmen Granger adında, kötü alışkanlıkları yüzünden rehabilitasyon merkezine gitmiş ve sonrasında "Özel Nightmare Koleji"ne nakil olmuştum. Hikayeye göre büyükbabam Matt çok zengin bir adamdı ve onunla birlikte bir villa da yaşıyordum. Büyükbabam sık sık yurt dışına çıktığı için genelde yalnız yaşıyordum. Hikayeyi doğrulayacak evraklarda hazırdı. Kasamı kitleyip yatağa yattım ve yarını düşünmeye başladım.
Zavallı adamlar sadece rehabilitasyondan yeni çıkan problemli bir genç kız bekliyorlardı.
Hiç kimse bir düşmüş meleğin gelmesini beklemezdi...
- - -
Ve nihayet ilk partı bitirdim. Yorumlarınızı beklerim. Daha sonra görüşmek üzere hoşçakalın! ^ω^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz Güzel
RomantikÖlüm... Kulağa en ürkütücü gelen kelimelerden biri. İnsanlar sonlarının gelmesinden, ölümlerinden korkarlar. Kimisi aniden hızlı ve acısız bir ölüm yaşar. Kimisi ise acı verici ve ızdırap içinde ölür. Ama Macey Mccurdy bunların hiçbirini yaşam...