#2

82 10 0
                                    

Aynı anda kehribar gözlünün düşünceleri :

Önce aklımı aldı başımdan sonra kalbimi, zamanla sahip olduğum her şeye o da sahip oldu ama şuan hala beni sevmiyor olması kesinlikle canımı yakıyor.


Gece'den

Yaşadığım bir anlık korku heyecan arasındaki duyguyu daha önce de bir kere yaşamıştım. Tabi o zaman korku daha ağır basıyordu ve farklı kişiydi. Şuan ise galiba heyecan daha fazla. Birinin daha doğrusu bir erkeğin bana bu kadar yakın olması kalbimin hızlı atmasına neden oldu.
Karşımdaki kehribar rengi gözlerin sahibi sanki gözlerimden aklımdakileri okuyabilecekmiş gibi bakıyordu. Aynı zamanda gözlerime bir daha bakamayacak gibi dikkatli bakması ve incelemesi rahatsız olmama neden oldu. Ben ise bu süre zarfında onunla göz temasını kesmeyip o kehribar rengi gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum. Hayır tabiki de aşık olmadım ancak renkli gözlülere karşı zaafım var ve gözlerinin kehribar rengi çok güzel. Bir on beş saniye süren göz temasını kesip yüzünü incelemeye başladım. Keskin yüz hatları, çok beyaz olmayan teni, siyah saçları ve yeni çıkmaya başlayan sakallarıyla her ortamda kolaylıkla dikkat çekebilecek bir yüze sahip bu tanımadığım kehribar rengi gözlerin sahibini sanki daha önce görmüş gibiyim. Ben onu incelerken o beni incelemeyi bitirmiş ve gözleri çıkarken ruj sürmeyi unuttuğum dudaklarıma kaymıştı. Bu bakışmanın tehlikeli sulara doğru gittiğini anlayıp yan tarafından çıkmaya yeltendim ancak anladı ve hemen kolunu koyarak kaçmamı engelledi. Göğsünden itmeye çalışıp " Ne yaptığını sanıyorsun çekil önümden !" Diye fısıldayarak bağırma gibi birşey yaptım. Bu dediğime karşılık sert yüz ifadesi yumuşadı ve sanki zevk alıyormuş gibi dudakları yukarı doğru kıvrıldı. " Ne gülüyorsun çekilsene önümden . Sen kendini ne sanıyorsun! " bağırıyorum gibi anlaşılabilir ancak bağırmıyorum. O kadar yakınımda ki bağıramıyorum. Kısık sesle konuşuyorum hatta. Göğsünden itmeye çalışırken aramızda açtığım küçük bir boşluk olmasına rağmen hala uzak sayılabilecek bir mesafede değildik. O mesafeyi de o izin verdiği için açabilmiştim . Ve benim bu mesafeden bağırmam mümkün değil.
Tekrar itmeye çalışırken açılan kapı dikkatini dağıttı ve bakışmayı keserek ikimizde kapıya baktık. Ancak en yakalanmaması gereken kişiye yakalandı.

Eser, şaşkın bir şekilde beş altı saniye baktı ve kendine gelir gelmez karşımdaki daha doğrusu dibimdeki kehribar gözlü çocuğu üstümden çekerek yumruğunu sakalları yeni çıkmaya başlamış yüzüne savurdu. Odam bir anda karışırken ne olduğunu anlayamadan korumalar geldi ve onu götürdüler. Gitmeden önce bana son kez baktı ve üzerimi işaret edip tehtit edermiş gibi salladı. O gittiğinde bile bir süre kapıya baktım. Sonra kendime gelip Eser'e doğru yaklaştım. Kaşının patladığını gördüğümde diğerinin de boş durmadığını anladım. Patlayan kaşına dokunmaya çalıştım. Ancak o kaşına uzanan elimi tutup kendine çekti ve sarıldı. Biraz önce yaptığı kavgadan dolayı düzene girmeyen nefeslerinden dolayi hızla inip kalkan ve bana güven veren göğsüne sarıldım. Kollarının arasına girdiğimde küçücük kalmıştım. Ama bu durumu seviyordum. Tamam her zaman kendimi koruyabilecek güçte olsamda ve güçlü görünmeyi sevsemde bu kolların arasına girdiğimde kendimi küçük ve savunmasız biri gibi hissetmeyi seviyorum çünkü bana inanılmaz bir güven veriyor. Evet biraz önce o durumdan kurtulamamış olabilirim ancak hazırlıksız yakalandığım ve çokta rahatsız olmadığım içindi. Eser beni kendinden biraz uzaklaştırıp " Hiç olaysız bir karşılamamız olmayacak galiba " deyip bana o kendine çok yakışan gülümsemelerinden birini gönderdi. Onun bu dediğine gülümseyip "birazcık doğru söylüyor olabilirsin " deyip elimle birazcık işareti yaptım ve gamzelerimi gösterecek şekilde gülümsedim. Bu halime güldü ve benden ayrılarak koltuklarda birine yayıldı.
"O çocuk kimdi biraz önce dövdüğüm. Niye o haldeydiniz" diye sorduğunda aklıma kehribar renkli gözler geldi ve bir an kalbim tekledi. Sahi neden öyle birşey yapmıştı? Tanımadığım ve daha önce konuşmadığım halde onunla böyle birşey yaşamak garip gelmişti. Bu konuyu düşünmeyi bırakıp bende koltuklardan birine oturup bacak bacak üstüne attım ve " Sormadan niye dövmeye kalkıştın ki belki sevgilimdi." Dedim. Kaşlarını kaldırarak şaşkınlığını belli etti ve "Saçmalama senin sevgilin olacak ve Sen bana söylemeyeceksin. Öyle birşey olsaydı da dövdüğümden pişmanlık duymazdım emin ol " onun bu dediklerine gülümsedim. Sonra sorduğu soru aklıma geldi. "Bende bilmiyorum kim olduğunu. Sen direk dövmeye başladığın için tanıyorsun sandım. " Dedim omuz silkerek. Yayıldığı koltuktan doğrularak " Nasıl bilmiyorsun o haliniz neydi öyleyse. " "Ben odaya geldikten hemen sonra o geldi ve kendimi onunla duvar arasına sıkışmış halde buldum zaten sonra da sen geldin." "İyi ki de gelmişim. Hem sen de başının çaresine bakabilirdin. Neden halletmedin." Dediğinde "Şaşkınlıktan kendime gelemeden sen geldin ve hallettin zaten" diye karşılık verdim.
"Neyse ben onu bi araştırayım da derdi neymiş anlayalım."dedi kafasını yavaş bir şekilde aşağı yukarı sallarken. "Sen bilirsin. Öğrenince bana da haber ver." Dedim ve masamın başına geçip ben yokken masama koyulan alım satım faturalarını ve bir iki çıkan olayı anlatan raporları elime aldım. Evet olan olayları yazmalarını istiyorum çünkü ben yokken olan olayları bilmediğim de ve daha sonra bir sorun çıktığı zaman öğrendiğim de kötü oluyor.
" Ben yokken neler oldu anlat bakalım?" Dedim Raporları daha sonra incelemek için çekmeceye koyarken.
" Sen yokken çok fazla bir değişiklik olmadı ben yine spor salonu, bar ve şirket arasında gidip geldim. Bir ara Roma'ya gittim iş için. " Evet üçü de onun ancak şirketi hala babası yönetiyor. Benim durumum gibi. Tek fark o üniversiteye gidiyor. Spor salonu ve bar aynı yerde zaten. Bir yanda spor salonu bir yanda bar var.
"Hazır yurt dışına çıkmışken benim yanıma gelmedin yani " Dedim hafif sitemli bir sesle. " Güzelim gelmek isterdim ancak yanımda ortağım vardı ve eşi doğum yaptığı için onunla bir dönmek zorunda kaldım."
"Tamam o zaman zaten bende yoğun sayılırdım "
" Noldu ki sen niye yoğundun " deyip arkasına yaslandı. " Annemin işlerine yardım ettim ablamın evini tekrar düzenledik. Yeni eşyalar aldık yerleştirme falan tabi yerleştirmeyi ben yaptım. Kendisi işyerini ordakilere bırakıp gitmeyi sevmiyor. Bir iki hafta da akşamları abimle box maçı yaptık." "Anladım hem çalışıp hem tatil yapmışsın. Bu arada bir ara ifadeni alırım box da " deyip ayağa kalktı ve göz kırptı. "Yeter bu kadar konuşmak hadi biraz içeri girelim ve kızların beni kesmesine izin verelim " dedi yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirerek. Bu sözüne kahkaha atarak cevap verdim ve bende ayağa kalktım. Benimde odada canım sıkıldığı için montumu bırakıp onu takip ettim.
Odadan çıktığımda duyduğum müzikle gülümsedim. Ben gülümserken bardan içeri giren Uzra'yı gördüm. O da beni gördüğünde hemen yanıma gelip boynuma sarıldı. Hemen kollarımı ona sarıp sımsıkı sarıldım. Ayrıldığımızda ellerini tuttum ve benden uzaklaştırıp üzerindekileri inceledim. Kızıl kıvırcık saçlarını tepeden toplayıp üzerine giydiği siyah dar elbisesinin en iyi dostuma ne kadar yakıştığını düşündüm. Tam tamına 11 yıldır hayatımda olan bu kız benim herşeyim oldu. "Eser de olmasa geldiğini haber vermeyeceksin bakıyorum da" dedi kaşlarını çatmaya çalışıp kızarmış gibi. "Valla ben bile geldiğime alışamamışken size haber vermeyi unutmuş olmam normal sanki " Dedim masumca bakmaya çalışarak. "Tamam o zaman. " Dedi ellerimi bırakıp. Daha sonra olduğu yerde dönerek "Hadi dans edelim !!" Diye bağırdı bu kızın bitmeyen enerjisi bazen beni yormuyor değil. Tamam liseden önce bende böyleydim ama lisede onunla ayrılınca ben biraz daha olgunlaştım. Son yaşadığım olaylar ise soğuk olmama ve insanlara güvenmemi engellemiş olabilir ama bende çabalıyorum eskisi gibi olmaya. Bizim grubun hepsi de bunun farkında ve bana yardım ediyorlar. "Bize sarılmayacaksın galiba " diyerek bana sarıldı Cansel ardından sırayla
Hazal Alya Alkın da sarıldı. Sonra yavaş yavaş bar kısmına doğru gitmeye başladık. Sonra vazgeçip koltuklara doğru gidip siparişlerimizi verdik. Telefona baktığımda Anna teyzenin mesaj attığını gördüm. Geç kalmamamı söylüyordu. Gülümsedim. Bu kadın Türk olmamasına rağmen Türk gibi davranıyordu. Ve o zamanlar çok tatlı oluyordu. Gülümsememle birlikte masadakilerden bu oooo diye ses yükseldi. Hemen Anna teyzeye cevap atıp onlara döndüm. "Saçmalamayın ya Anna teyze mesaj atmış ondan yani." Dedim arkama yaslanarak. Alkın bana bakıp hı hı dermiş gibi kafa salladı. Cansel de inanmadım dermiş gibi bakıyordu ama umrumda değil sonuçta ben doğruyu söylüyordum. Eser'e baktığımda bana bakıp gülümsedi. İşte bana inanan bir dost.
Dost demişken Uzra'nın masada olmadığını farkettim. Nerde acaba. Gözlerimle barın içinde onu ararken gözlerim bir çift kehribar rengini gördü. Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakarken ben biraz heyecan ve biraz da korkuyla farketmeden Eser'in kolunu tutmuşum. Eser'in beni sarsmasıyla ona dönüp "Efendim" "Gece noldu sana bir saattir sesleniyoruz. Kim var orda. " tekrar aynı yere baktığımda orda olmadığını farkettim. Gerginlik yaratmamak adına " Yok birsey tanıdık birini gördüm gibi oldu." Eser benim yalan söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışır gibi baktı bir kaç saniye daha sonra inanmamış olacak ki " Kolumu niye tuttun o zaman " Hadi Gece bunu da açıkla bakayım. " Başım döndü gibi oldu o yüzden tuttum" bence gayet iyi çevirdim ama yine de emin değilim. Zaten yemek yemediğim içinde hafif bir halsizlik vardı üstümde pek yalan söylemiş sayılmam herhalde.
Eser ayaklanıp " Hadi madem bugün daha fazla yorulma. Gelir gelmez hemen dinlenmeden işlerin başına geçmeye çalışırsan böyle olur. Kalk gidiyoruz." Diyip kolumdan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Bizimkiler bizim kalktığımızı görüp dikkatlerini bize verdiği zaman son kez etrafa baktığımda Uzra'yı hala göremiyordum. Bizimkiler nereye daha çok erken gibisinden şeyler söylerlerken Eser beni itelemeyi bırakıp " Yol yorgunu ve bugün işlerin başına geçmeye çalışınca başı dönmüş bahse girerim yemekte yememiştir" dedi benden onay beklerken. Ben kafamı sallayınca "Bak gördüğünüz mü yememiş. Ben bilmez miyim hiç " dedi sonra çıkışa doğru giderken "Çantamla montumu almam gerekiyor odada kaldılar " deyince "Sen git arabaya ben alır gelirim" dedi. Çıkışa doğru giderken beni gören korumalar hemen arabayı getirdiler ve bende sürücü koltuğuna oturmak için giderken ne zaman geldiğini anlayamadığım Eser beni yan tarafa doğru yönlendirip kendisi geçti direksiyonun başına. Küçük bir çocuk gibi dudak büküp oturduğum da o da bu halime bakıp güldü. " Hiç öyle bakma bana Gece. Yorgun yorgun bir de araba mı süreceksin. Ayakta zor duruyorsun zaten." Dediğinde göz devirip önüme döndüm. Abartıyordu. Ama neyse bu hallerini seviyorum. Çünkü sadece bana böyle davranıyor. Bu yüzden sadece onun ve Uzra'nın yanında böyle rahat ve içten davranabiliyorum. Yola çıktığımız da rastgele bir müzik açtı. Çalan bu yabancı şarkıyı daha önce dinlememiştim ancak hoşuma gitti. Gözlerim kapanırken hala müziğin sözlerini anlamaya çalışıyordum.

#####

Gece'nin SonsuzluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin