Son.

155 8 0
                                    

Telelfonu çaldı. Konuşmak için balkona çıktı. Dinlemeye çalışsam da duyamadım ne konuştuğunu. "Fazla merak göte yarak." diye düşünüp yattım yatağıma. Yorganı yüzüme kadar çekip gözlerimi yumdum.

"Çek şu yorganı üzerinden." dedi yorganı çekiştirirken.

"Üşüyorum."

"Üşümen lazım zaten."

Yorganı çekip aldı üzerimden. Sonra eğilip alnımdan öptü.

"Gitmem lazım. Arayacağım seni." dedi ve gitti. Ben de onun gitmesiyle yorganı üzerime çekmiştim ki Beste geldi.

"Yosun 'git onun yanında bekle uyuyana kadar. Üzerini örtmesin.' dedi."

"Üff." Sızlanıp uyumaya çalıştım. Hemen uyuyuvermişim oracıkta. Çok hastaydım. Ertesi gün okula gitmedim. Bütün gün evde göt büyüttüm.

YOSUN

Benim deli bugün okula gelmedi. Ben de merak ettim tabi. Dün geceden beri arayıp durdum. Telefonu da kapalıydı. Beste'yi buldum, içlerinde en anlayışlı olan oydu.

"Selin neden gelmedi?"

"Hasta."

"O kadar kötü mü ya?"

"Sen gittiğinden beri çıkmadı yataktan."

"Hadi ya. Tamam benim işlerim var. Onları halleder halletmez gelicem."

"Yok. Gelme."

"Neden."

"Sen değil miydin ondan uzak kalmalıyım diyen. Ona iyi gelmiyorsun. Gelme. Kaç ondan."

Bir yandan haklıydı aslında. Ama söyledikleri yine de beni sinirlendirdi.

"Ama artık kaçış yok."

Beste bir şey söyleyecekti ki Denizle Doruk geldi. Deniz bana dik dik bakarken Beste'nin kolundan tutup arkasına geçirdi.

"Bana bak. Bir daha Besteyle konuşmayacaksın. Ne derdin varsa bize söyle.

Hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp gittim. Her şey iyi derken şimdi neden böyle oldu ki anlamadım. Bütün gün bir elimde bira şişesi diğerin de sigaramla gezdim şehri. Yine dönüp dolaşıp duvarımıza geldim. Yıllarca tek başıma oturup, içtiğim duvar şimdi ikimize ait oldu. Çoktan sarhoş olmuştum zaten. Bu yüzdendir Selin'i halüsinasyon zannettim. Beni sevmediğini düşündüğümden gerçeği olması imkansızmış gibi düşündüm. Yanılmışım...

Ayağa kalktım. Yalpalayarak yanına gittim.

"Seliin." Gözünden yanaklarına doğru süzülen birkaç damla yaşın farkına vardım.

"Gerçek misin." "Evet." Anlamında salladı başını. Ben de ağladım bu sefer. Karşı karşıya duruyorduk. Ben pek dengede duramasamda...

Yaklaştım.
Geriye bir adım attı.

Ben yaklaştım.
O geri gitti.

Ben ona doğru gittikçe o geriledi.

Durdum.
Arkasını döndü.

Yürüdü, yürüdü...
Ben baktım.

Sonra ne olduğunu anlamadığım bir anda tekrar bana döndü. Birkaç saniye baktı ve koştu. Bana doğru koştu.
Sarıldı.

Benimse ellerim boşta kaldı. Ne yapacağımı bilmez haldeydim.
Sarılamadım.

SELİN

Kahretsin. O bana hiç iyi gelmiyordu. Yine de bunu bile bile ondan uzak kalamıyordum ya. Hata bendeydi. Onsuz her şey boşluk. Her şey anlamsız geliyor. Bunu anlatacak kimsemin olmaması da beni daha çok çıldırtıyordu. Yalandan bir teselliye ihtiyacım vardı sanırım. Eve gitmedim. Sokak sokak gezdim. Ağladım.  Aynı gökyüzünün altında olmamızla avuttum kendimi. Aynı yıldızların altındaydık.

Yıldızları seviyor.

Keşke yıldızları sevdiğinin çeyreği kadar beni de sevseydi. O da yeterdi.

Yosun sevmedi.

Gitti.

Öldüm.

Her gün.

MOR(Girls likes Girls).Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin