Yangın.

141 5 0
                                    

"Yosun! Yosuuun!"

Bomboş, sessiz arazide Yosun'u arıyordum. Deli gibi bir öne bir arkaya gidiyordum. Hiçbir yerde yoktu. Deliye döndüm. Dizlerimin üstüne düştüm. Başımı ellerimin arasına aldım.

"Nerdesin?"

Ağlamaya başladım. Hiçbir yerde yoktu. Sanki sonsuz bir arazide kaybolmuştum. Bir çıkış yolu yok muydu? Kimseler yok muydu?

"Kimse yok mu? Yardım edin!..Yosunn!"

                                       ***

"YOSUN!" 

"Korkma buradayım tamam. Sakin ol. Bak buradayım tatlım."

Elleriyle başımı kavradı. Kötü bir rüya görmüştüm sanırım. Korkmamam için bir şeyler söylüyor, sakinleştirmeye çalışıyordu sanırım beni.

"Korkma. Yanındayım, buradayım. Yanında olamasam bile..."

Sol göğsümün üzerine koydu sol elini:

"Buradayım. Hep seninleyim."

Gülümsedim. Nefesim eski hızına kavuşmuştu. Ben de gerçeklerime. Başımı omzuna koydum. Tek tesellim...

"Kabus gördün herhalde?" dedi bir yandan elinde bir papatyayla uğraşırken.

"Sanırım." dedim. Sağ elimi elinin üzerinde gezdirdim, papatyayı aldım. Başımı omzundan kaldırıp, vücudumu tamamen ona çevirecek biçimde oturdum. Papatyayı kulağının arkasına yerleştirdim.

"Ben çiçekleri sevmem." Papatyayı benim kulağımın arkasına yerleştirdi ve:

"Hem sana daha çok yakışır."

Gülümsedim.

Bu anı, çiçekleri neden sevmediğini sorup belki de onu içinde tatsız yerlere götürecek bir tartışma yaşayarak bozmak istemiyordum. Sustum.

"Belki de kalkmalıyız?" dedim tedirgin.

"Haklısın. Seni merak etmişlerdir."

"Ah! Evet." dedim kafama vurarak. Telefonum kapanmış. Benim için endişelenmiş olmalılar.

"Çok uzak değiliz zaten, biraz yürüdük mü ana yola çıkarız."

"Tamam."

Ayağa kalktık. Toz toprak içinde kalan kıyafetlerimi silkeledim. Saçıma başıma çeki düzen verdim. Uzun bir yol boyunca hiç konuşmadık. Sonunda bir taksi durağı bulduğumuzda vedalaşma vaktinin gelmesi beni üzmüştü.

"Ben bırakırım seni." Bir şey söylememe kalmadan duraktaki amcalara el hareketi yaparak:

"Abi baksana." diye seslendi. Taksiye binerken:

"Aslında diyorum ki, hiç gerek yok. Sende evine git."

"Ben yürümeyi severim. Seni bırakalım geçerim eve yürüyerek."

"Bak gerçekten gelmesen daha iyi. Bizimkiler Deniz falan işte sorun çıkarabilirler."

"Anlıyorum. Peki o zaman yarın görüşür müyüz?"

MOR(Girls likes Girls).Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin