Özlem..

133 6 0
                                    

YOSUN

O gece Zeynep beni defalarca kez aradı, açmadım. Nedenini bilmiyorum ama o gece orada sadece yerdeki toprağa sarılıp uyumak istedim. Hâlâ Selin kokuyordu. Duvarın kenarına bir lale dikmişti Selin. Öyle güzel açmış ki o lale. Ama ben çiçekleri sevmiyorum. Onu da sevemedim. Yine de koparmadım. Onun elinin değdiği her şey güzeldi çünkü...

...6 ay önce...

( "Bakk."

"Bu ne Selin?" dedim yine baygın halimle.

"Lale tohumu."

"Ee?"

Sigaramı aldı. Son kalan dumanını içine çekerek, söndürdü. Sonra elime bir suluk ve su dolu bir şişe verdi.

"Şimdi ben bunu duvarımızın kenarına dikeceğim, sen de onu sulayacaksın. Anlaştık mı?"

"Tamam." Anlamında salladım başımı. O tohumu ekti, ben de suladım.

Sonra beni öpe koklaya güldürdü yine. Omzuma yattı.

"Biliyorum. Çiçekleri sevmiyorsun ama onu sev. O bizim bebeğimiz."

"O senin bebeğin olsun. Benim bebeğim sensin."

Dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Gözlerini yumdu ve omzuma yattı tekrar. Ben de başımı onun başına koydum. Beraber uyuduk... )

O gece ve sonraki geceler o duvarın önünde uyudum hep. Kendimi kaybetmiş haldeydim. Selin'in evine gitmemek için kendimi zor tuttum. Bu günde birkaç paket daha fazla sigara içmeme sebep oluyordu. Tam evlerinin yolunu almış, hızla yürüyorken bir markette gördüm onu. Eskiden belinden aşağı inen kahverengi saçları, artık omuzlarına bile denk gelmiyordu. Zayıflıktan kemikleri çıkmış haldeydi. Çok bitkin görünüyordu. Ama gülüşü hâlâ aynı.

Markete girip bir paket sigara aldım. O da o sıra da kasiyerle konuşuyordu. Yanında arkadaşları yoktu. Sigaranın parasını ödeyip yanına gittim, elinde bir sürü poşet vardı.

"Yardım edeyim mi?"

"Gerek yok, teşekkürler." dediği sırada birkaç poşeti yere düşürdü.

"Bence var." diyip gülümsedim ve elindeki poşetlerin hepsini aldım.

"Birkaç tane alsan yeterdi." dedi yürürken.

"Poşetler sorun değil de başka bir sorunumuz var." dedim sigarasını yakarken.

"Ne?"

"Canım sigara istiyor." diyince dudaklarının arasındaki sigarasını alıp dudaklarımın arasına yerleştirdi.

"Böylede konuşamam ki." dedim zar zor.

Başını eğdi. Güldü. Sigaramı alıp kendi içine çekti. Sonra tekrar bana verdi. Yol boyunca sıra sıra içtik.

"Burası mı?"

"Sen nerden biliyorsun?"

Panikledim.

"Tahmin ettim. Burası genellikle öğrencilerin kaldığı bir sitedir."

Yine tüm saflığıyla "Peki." dedi.

Poşetleri aldı ve gitti. Giderken elini salladı. Güldü ve sigaramı yaktım. El salladım. Güldüm.

***

MOR(Girls likes Girls).Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin