🍂 Giriş + 1 🍂

3.9K 288 113
                                    

Tanım bölümününü geçmeden okumayın emi mua~

-

Eşsiz bir şehrin, kendi görüşünce kıyısında, hemen yanı başındaki mezar taşına bıraktığı bir demet çiçeğin ötesinde; yemyeşil yeryüzü ve havaya rağmen ışıltılı güneşin keyfini çıkaran insanların aksine, o burada bulunan en dipteki kişi olabilirdi. 

Göğsündeki sızı, içinde bulunduğu lanet yüzünden kılıcının geride bıraktığı bir sızı değil, içinde bulunduğu lanet yüzünden geride bıraktığı gelininin sızısıydı.

Ilık rüzgarın esintisini sırtında hissederken kendine çektiği dizlerine yasladığı sağ dirseği ve yine sağ avucuna verdiği yanağıyla, öylece yanı başındaki mezar taşında bulunan ufacık resmi seyre daldı.

Yıllar olmuştu.
Yıllar olmuştu fakat koskoca yıllar, onun sonsuz yaşamında saniyeler kadar soluktu.

Sanki artık tamamıyla toprağa karışmış, özenle sakladığı eşyaları bile eskimiş bu kadın, dün gibi kolları arasında son nefesini vermişti.

Öyle ki onun ölümü, asırlarını asırlara katmış bu adamın anılarında hala taptazeydi.

Onu geri getiremeyeceği gibi, kendi de onun yanına gidemiyor ve belki de onca kudretine rağmen bu isteğinin imkansız oluşu onu daha da yıkıyordu.

Belki de...

Belki de asıl cezası buydu.

Çünkü gelini kılıcı çıkardığında dahi bunun için çok geç olduğundan ve gencecik kadın yaşlı gözleriyle yüzüne bakıp can verirken, kendisi hala bu dünyada sürgündü.

Tanrı onu uyarmıştı. 

Eğer gelini kılıcı çıkarıp Goblin'in sonunu getirmezse, görevini bildiği halde ona karşı gelerek kılıcı çıkarmayan kadın, kendi sonunu getirecekti.

Öyle olmuştu.

Tüm o karışıklık ne ara meydana gelmiş, kader ne ara yolları yeniden çizmişti bilmiyordu ama kanlar içinde güçsüzce duran kadının ellerinden tutarak onun isteği dışında kılıcı çıkardığında...

İşe yaramamıştı.
Çünkü kılıç çıktığı zaman gelini de son nefesini vermiş, onun yerine ölmüştü.

Bu artık hesaplama gereği bile duymadığı yaşamındaki en yara verici andı. En süründürücü. Nefesini kesen ve uykularını yaşlı gözlerle bölen.

Sevdiği kişilerin ölümünü görmek her şeyden beter sanırdı ki, Tanrı bir kez daha bu zavallı Goblin'in burnunu yere sürterek ona aşık olduğu kadının ölümünü göstermişti.

Kahkahalarla güldü. Tüm bunları ne zaman düşünse sinirleri delicesine bozuluyordu fakat güldüğü halde ruh hali öyle boktandı ki, bulutlar çoktan birkaç damlayı yeryüzüne serpmişti.

"Sanırım gitme vakti." Dedi dirseğini dizlerinden çekip doğrularak.

"Bak görüyor musun? Her zaman bana bir ders vereceğini söylerdin. Eğer seyrediyorsan bil ki, öyle yaptın. Bana aşkın ne ağır bir his olduğunu ve senden sonra tekrar bu ağırlığı kaldırabilecek kadar güçlü olamayacağımı fark ettirdin."

***

Jongin arabasıyla Kanada'daki dar sokakların birinde ilerlerken her zamanki gibi sabit bir fikrin arkasında durmayışı yüzünden arabayı dümdüz asfalt yolda sürerken buldu ve biraz evvelki yabancı tabelaların aksine Korece trafik levhalarına bakarken bu durumu pek umursamadı.

Round&RoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin