🍂 18 🍂

1.4K 182 72
                                    

Jongin size daha evvel, Kyungsoo ile uyurken, zamanı durdurma hayalinden azıcık çıtlatmış olmalıydı.

Tanrı ona zamanı durdurabilme kudretini verdiği halde, Azrail'leyken zamanı dursursa bile zaman durmuş gibi hissedemezdi.

Çünkü zamanı durdurabildiği halde, bu Kyungsoo'nun üzerinde işe yaramıyordu.

Gelin görünki, Kyungsoo ondan daha güçlü olmalıydı çünkü dudaklarının iç gıdıklayıcı birleşimiyle onun dünyasına çekildiğinden beri... zaman sanki hem dünya, hem de ikisi için duruvermişti.

Elleri onun beline dolanmış fakat durgun, dudakları iç içe bakıyor ama hareketsiz, gözleri bu tatlı birleşimle kapandığından dönen dünyanın farkında dahi değiller...

Ve Kyungsoo, yine tüm gücünü ispat etmek istecesine zamanı kaldığı yerden akıtıyor: Dudaklarından akan dudaklarıyla.

Jongin kapalı gözleriyle güçlenen hislerinden mi yoksa zaten hisleri epey güçlü olduğundan mı bilmese de; Kyungsoo'nun, omuzlarına belli belirsiz değdirdiği parmaklarından geçen akımın bile kalbinin derinliklerini sarstığını hissedebiliyordu.

Elleri onun belinde sıkılaştı ve başını biraz sağlayıp cıvık bir öpücük sesinin salonu sarsmasına izin verdiğinde, Kyungsoo da parmaklarıyla yetinemeyerek omuzlarını saran kumaşı sıktı.

İkisi de, dil uçlarının tanışışında sessiz olmaya çalıştığı gibi, birbirlerinin ağızlarına sabırsızca titrek bir nefes koymalarına da ses etmediler.

Ayrıca, bir diğerini bu kadar yakından hissetmek içlerindeki heyecanı sürüklüyor, göğüsleri yavaşça daha hızlı bir ritme kavuşmayı dört gözle bekliyordu.

Jongin'in dişinin dudağını kıstırışıyla, ilk inilti Kyungsoo'dan fırladı ve farkında dahi olmadan, ellerini bir üste taşıyarak Goblin'in ensesine çıkaran oğlan, parmaklarından birkaçını onun saçlarına sürterek dudaklarını hızla ayıran adama bakmamak için gözlerini kapalı tutmaya devam etti.

Jongin'in nefeslerini ıslak dudaklarının üzerinde hissettiği gibi, onun nefesleri de büyük ihtimalle esmerin aralık dudaklarına sığınıyordu.

Düşüncesiyle titredi ve elleri tutunduğu enseyi sahiplendiğinde, dudaklarında yeniden o hoş baskıyı hissetti.

Bedenini geriye atmadan edemeyip Goblin'i de üzerine çekmiş ve sırtı yavaşça koltukla buluştuğunda, göğsü de onun göğsünü en yakını kılmıştı.

Ve o an dudakları emilirken dank etmişti.

Seul buradaydı.

Daha doğrusu burada olması gerekiyordu çünkü bu öpücük başlamadan evvel Kyungsoo'nun diğer yanında oturuyorken, şu an da KS, kızın bulunması gereken yerde gayet de güzel uzanıyordu.

Gözlerinden tekini çekinerek belirsizce araladı ve gördüğü sadece Jongin oldu.

Utançla kapattı.

İyi bok yemişti galiba...

Kalbi, dudaklarına bırakılan her darbede biraz daha yukarıya tırmanıyordu ve eğer Goblin onu böyle öpmeye devam ederse, çok yakında kalbiyle tanışabilirdi.

Sanki iç sesini duymuşçasına, esmer oğlan dudaklarını ayırdı ve Kyungsoo tam gözlerini aralama cesareti bulmuşken, boynuna değen sıcak öpücükle nefesi kesildi, gözleri ise daha da sıkı kapandı.

Kapandı ama duyduğu kapı çarpma sesiyle, istediği dışında gözlerini ardına kadar aralamıştı.

Önce, kapı sesi yüzünden başını boynundan çeken oğlana, sonra da o oğlanın baktığı yere: kapıya baktı.

Round&RoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin