🍂 4 🍂

1.5K 196 57
                                    

Evin dışında, kapının önündeki platforma çıkmak üzere bulunan geniş basamaklardan birinin tam ortasında oturan esmer, sessizce gökkuşağını seyretti. Yağmur yağmadığı halde, bir görünüp bir kaybolan güneşin arkasında bıraktığı görkemli, bir o kadar da duru bir hediyeydi. Goblin'in kolları, kırdığı dizlerine dayanmış, omuzları belli belirsiz çökmüştü. Aklındaki düşünceler ise barizce, gökkuşağı hakkındaydı.

Önce onun güzelliğini, sonra gökyüzüne ne kadar yakıştığını, dikkatli bakılınca renkleri daha iyi seçebildiğini ve yeniden ne kadar güzel göründüğünü düşündü.

Göğe adeta neşe saçan gökkuşağı sonsuza dek oracıkta dursun, sürsün isterdi fakat gelin görün ki, gökkuşağı da mutluluk gibi anlıktı.

Buraya semayı izlemek için oturduğu zamandan beri -yaklaşık on dakikadır- rengi belli belirsiz soluklaşan ve birazdan göçüp göğü yalnız bırakacağını bildiği gökkuşağına somurtsa, biraz daha kalmasını sağlayabilir miydi acaba?

Büyük bir iç çekiş.

Herkes bunun cevabının epey olumsuz bir tonlamayla 'tabii ki hayır.' olduğunu bilirdi.

Fakat Jongin bilmek istemiyordu.

Ufak bir öksürüşün ardından eve yaklaşan adım seslerini duyduğunda, başını istemsizce o yöne çevirdi ve kaşları anında havalanırken, koyu kahve gözleri olanları sorgular gibi Koridorun Sonundaki'ne dikildi.

Azrailler kız arkadaş yapabiliyor muydu yahu?

Veya eve kız atabiliyorlar mıydı?

Suratı bir saniye bile sürmeden buruşup düzeldi ve boğazını temizlerken bu sefer de KS'nin arkasındaki kıza baktı. Azrail'le aynı boylardaydı -belki bir santim kadar uzundu-, kısacık saçları, hokka burnu; geniş sayılabilecek, birkaç kısa perçemin düştüğü alnı ve büzüşükçe durduğu için boyutu belli olmayan soluk renkte dudakları vardı.

"Bu şey..." KS, başta sesli konuşsa da, her ihtimale karşı - yeni tanıştığı bu kıza da ister istemez pek güvenemeyerek- yalnızca Goblin'in duyabileceği şekilde devam etti. "Beni nasıl görebiliyor bilmiyorum ama sanırım seni arıyor."

"Beni mi?" Goblin, kaşları hala daha havada durmaya devam ederken, tıpkı KS gibi zihninden konuştu ama Koridorun Sonundaki ona cevap vermek yerine "Ee..." diye geveledi. "Sanırım içeride konuşsanız daha iyi olacak."

"Peki." Jongin gergin olmadan edemeyerek ayaklanıp boğazını temizledi ve arkasına döndüğü gibi biraz ötesindeki kapı yüzünden huysuzca inlememek için kendini tutamayarak kollarını göğsünde kavuşturdu.

Kim olduklarını bilmedikleri bir kız buradayken 'pat' diye içeride beliriverecek hali yoktu. Bu sebeple omzunun üzerinden Azrail'e baktı ve başıyla kapıyı işaret edince, diğerinin de ne yapacağını bilemeyerek ensesini ovuşturuşu yüzünden derin bir nefes aldı. Harika. Kapıda mı kalmışlardı?

"Bunca zamandır burada yaşıyordun ya hani? İçeriye girmeyi nasıl olur da bilmezsin?"

"Tch. Söyleyene bak. Asıl sen 'kendi evine' girmeyi nasıl bilmezsin!"

"Çünkü kapıdan girmeye ihtiyaç duymuyorum?"

"Ah! Ne tesadüf, ben de!"

İkisi aksi aksi birbirine baksa da, ağızlarından tek laf çıkmadığı için birbirlerine göz dikip dik dik bakarak yaptıkları - ve neredeyse hırlayacak kadar öfkelendikleri- bu atışmaları, dışarıdan bakan biri için oldukça tuhaftı fakat şükürler olsun ki sonunda tartışmayı keserek göz devirip bön bön kapıya bakar olmuşlardı.

Round&RoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin