BÖLÜM 1

138 12 8
                                    

~Elif ve Selcan kardeşler~
saat 06:35

~Elif~

yüzüme damlayan su damlaları ile gözlerimi açtım. Selcan tam tepemde,bardağın dibindeki suyu yüzüme döküyordu. yataktan doğruldum. "Ne yapıyorsun??!" çıkıştığımda sırıttı. "Akıllı kardeşim,bugün okulun ilk günü. annem uyanın artık diyor giyin hadi" lanet olsun.. okul! tabi geçen sene okuldaki disiplin kurulu ailemizi arayıp şu ikizleri farklı okula alın  demişti. ailemizde bizi malesef başka bir lise ye kayıt ettirmişti. eski çevremi özledim.
yatakta her ne kadar uyanmak istesemde  en sonunda annemin geleceğini biliyordum. o yüzden oyalanmanın  faydası yoktu. Selcan çoktan banyoda işini bitirmiş,giyiniyordu.Bende banyoya  gidip elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. belkide bu hayattaki en üşendirici şey buydu! üstelik Selcan, babam gibi diş macununun ortasından sıkıyordu. annem ve ben işte bu yüzden bu
baba-kız ı anlamıyorduk.
banyodan çıkıp odaya gittiğimde selcan odada yoktu. sanırım kahvaltı yapmak için aşağı kata inmişti. annemin ütülediği yeni okul formalarıma baktım. krem renk etek ve siyah swet. üzerindede yeşil renklerle okulun adı yazıyor.
bu okulun kıyafet kataloğuna baktığımda pantolon giyebileceğimi fark etmiştim iyiki. bu short etek ile birkaç dakika bacak show yapamazdım. dolabı açtığımda krem renk pantolon aradım ama bulamadığım için siyah dar bir pantolon giydim. sanki isteyerek gidiyoruz be!
çantamı hazırlayıp kitaplığıma baktım. kitap olmazsa asla giymezdim. fakat okumak istediğim,yeni çıkan Yabancı Veyl  kitabı hiç bir yerde yoktu. Ağlıycam!!
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
~Kahvaltıda~

kitabımı bulamadığım için somurtarak tabağımdaki  peyniri parçalıyordum. babamın banbana seslenmesi ile irkildim. "Elif hastamısın? neyin var" başımı tabağımdan kaldırıp babama baktığımda selcan gülmeye başladı ve çantasından kitabımı çıkardı. "Bunumu arıyordun?" sinirle Selcana baktığımda hala gülüyordu. "vermem. benim artık" en sonunda bağırdım "ver onu! benim o!" annem muzlu süt dolu bardağı yanıma koyduktan sonra tekrar mutfağa gitti ve giderkende  söylenmeyi ihmal etmedi. "kavga etmeyin! kardeşsiniz siz!" babam telefonunu masanın üzerine koyup bize baktı. "sizi giderken ben götüreceğim. Abiniz üniversiteyi bitirmiş iş için buraya gelecekmiş. dönüşte sizi o alacak" selcan ile birbirimize parlayan gözler ile baktık. Abimiz üniversite için yurt dışına çıkmıştı. özlemişim!
Annem son tabağıda masaya bıraktığında sandalyesine oturdu ve zarif bir şekilde bıçağı ile çatalını aldı.
Merdivenlerden hala üzerinde pijamaları olan erkek kardeşim inince güldüm. "Kaan! bu ne hal? yarım saat sonra okulda olmanız gerek!!" annem kardeşime çıkışınca selcan ile iyice kahkaha attık. babam da gülmüştü ama kardeşimin durumu gülünmeyecek gibi değildi. ayıcıklı pijamalar,dağınık saçlar,diz kapaklarına  çektiği uzun pembe çoraplar ve ağzındaki çikolata lekesi..
"Bu ne hal Kaan? savaştan çıkmış gibisin" babamın sözü ile kardeşim sinsice  bakıp omuzlarını düşürdü ve
somurtarak odasına gitti. tabağımdakileri  bitirip muzlu sütümü içmeye başladım. Bir süre sonra kardeşimde  okul formasını giymiş olarak yanımıza geldi. "Artık mağara adamı gibi görünmüyorsun kaan" selcan bunu dedikten sonra kahkaha attı kaan ise selcanı çimdikleyip ilk iş olarak tostunu yemeye başladı. "beyler bayanlar acele ederseniz trafiğe kalmadan okulda olursunuz" babamın uyarısı ile sütümü bitirmek ve banyoya gidip dişlerimi fırçalamak zorunda kaldım. telefonumu şarj aleti ile alıp çantamın ön gözüne tıktıktan sonra merdivenleri ikişer ikişer inerek kapıya açılan hole  gittim. kaan ayakkabılarını bağlarken selcan swetshirt ünü giyiyordu. babamda takım elbisesinin ceketini giydikten sonra annem babam ın ceketini ve kravatını  düzeltti. "görüşürüz canım. çocuklar dikkat edin ve ilk günden eğlenceler" bizide öptükten sonra 3 kardeş evden çıktık. yağmur yağmış ve toprak harika kokmuştu. çimenler çıplak ayak ile giydiğim babetlerime çarparak ayağımda hoş bir soğukluk bırakıyordu. babam arabanın kapısını açıp binmemiz için beklediğinde  ince ben sonra selcan arabaya bindik. kardeşim ise yayılmak için ön koltuğu tercih etmişti. yol boyunca ben yüksek plazaların kaç katlı olduğunu saymak için büyük bir işsizlik sarf etmiş,selcan telefonundan BTS şarkıları dinlemiş,kaan oyun oynamış babamda sekreterlerine toplantıya yetişeceğini, ortakları biraz daha oyalamasını  istemişti. en sonunda babam arabayı durdurduğunda  binaya baktım. eski okulumun duvarının bir kısmı sarmaşık kaplı,heryeri ağaçlıktı. bu okulun ise sadece adı Doğa'ydı. bahçede kimse yoktu. çoğu yer ıslanmıştı.
"Dersi dinleyin ve sakın yaramazlık yapmayın" babam bizi uyarıp iyi eğlenceler dileklerini iletti ve biz okula girene kadar bekledi.içeride Lobi vardı ve anladığım kadarıyla buradan giriş yapabiliyorduk.
Lanet girsin ki kardeşim önceden burada öğrenciydi. ney nerede biliyordu ama biz.. sekreterlerden biri yanımıza geldi. "yeni öğrencimisiniz? bekleyin ben kayıtlarınızı bulayım" yaklaşık on dakika sonra bir öğretmen gelmiş ve bizi sınıfımıza götürmüştü. 11/B sınıfı olduğunu ve lise katındaki koridorun solunda olduğunu kafama yazmıştım. sınıfta herkes kendi halindeydi. boş sıra ararken ikili sıralardan boş kalmadığını gördüğümüzde  ikizim ile duygulu bir ayrılma ile bir kızın yanına oturdum. "merhaba. şimdi kalk dersen kalkmam çünkü boş burası yani oturabilirim ve ezemezsin çünkü sebze meyve değilim püre olamam" kız bana mal mal bakarken az önce dediğim tuhaf şeyleri düşündüm. ne yani? filmlerde gördüğümüz sahne olsun istemedim. gülümsedi ve elini uzattı."Selam. ben Nazlı" elini sıktım ve adımı söyledim.
Sınıfa giren tanıdık sima ile göz devirdim. beni buradada bulmuştu!!!
"Elif! ne tesadüf!!" yanıma gelen kişi,bana ortaokuldan beri çıkma teklifi eden mal japon balığıydı . Samet yani! yalancı bir gülümseme ile başka tarafa baktım. burada rahat bırakmayacaktı bana! kesinlikle rahat yoktu!
Telefonumdaki bildirim sesi ile çantamdan çıkarıp kilidini açtım. ne güzel! 4 aydır konuştuğum sonrada sevgili olduğum bir çocuk vardı. Irak ta yaşaması iyice garibime giderken oradan buraya ilişki yürütmemiz ayrı garipti. beni özlediğini söyleyip terk ederek 3 kere güvenimi sarsmıştı! bu seferde özür dilediğini anlatan uzun bir ingilizce metin yazmıştı. çevirmeye üşenip engelledim ve telefonu full kapattım. yakalanmak istemem.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
~12:30 Okul Kafeteryası~

Pembe Hayaller&Siyah GerçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin