BÖLÜM 9

15 1 0
                                    

'' Yaralı aslana kılıç çeken çok olur '' derdi Gaye sultan. '' Sana da öyle oldu yavrum, annenin gidişi yaraladı, babansa sarmak yerine deşti yaranı. Ama sen güçlüsün kızım, çok güçlüsün. Yılmazsın asla. Bilirim seni ben pes etmezsin, savaşırsın herkesle. Savaşman hep seni yaralar kızım, en çok zararı sana verir. Umursamaz görünürsün ama üzüldüğünü bilirim , gözlerinden okunur kızım. Yapma kendine bunu. Dışa ver üzgünlüğünü. Ver ki biraz rahata erebilesin. ''

Başımda çok şiddetli bir ağrı vardı. Sanki biri beynimi deşiyordu. Şuan bilincimi kaybetmememe sebep olan şey baş ağrısı olabilirdi.

Gözlerimi açmak için gösterdiğim çaba takdir edilesiydi. Çabalarımın sonucu olarak gözlerimi açtığımda bir hastane odasında olduğumu gördüm . Gözümle etrafı taradığımda yalnız olduğumu farkettim. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum , bayıldığım bile hayal meyal aklımdaydı.

Hastane kokusu midemi bulandırırken kusmamayı diledim. Her zaman aynısı olurdu. Hastane kokusu burnuma değdiğinde bile midem bulanırdı ve ah ! Her seferinde kusardım. Birkaç dakika daha bu kokuyu solursam olacağı buydu.

Doktorun gelmesini beklemektense gitmeyi tercih ederdim. Bir şeyim de yoktu zaten benim. Yüksek ihtimalle açlıktan bayılmış olabilirdim.

İhtimalleri aklımda evirip çevirirken gözlerim kapalı mide bulantımın geçmesini diliyordum. Aniden açılan kapıyla ne olduğunu şaşırdım ve hızla gözlerimi açıp yattığım yerden kalkıp ayağa dikildim. Sol kolumda takılı olan serumun iğnesi tenime iyice gömülürken umursamadım.

" Ne yaptığını sanıyorsun sen? " Tanıdık olan sesi duyunca rahatlayıp kalktığım yere geri oturdum. Sızlayan başımı ovmaya çalışırken içimden de geçmeyen mide bulantıma sövüyordum.

Sergen ise söylenerek yanıma geldi ve serumun iğnesini düzeltmeye çalışmaya başladı. İğneyi iyice tenime batırırken acıya alışkın olan bedenim hiçbir tepki göstermiyordu. Buna şaşırmıyormuş gibi yapması beni güldürüyordu.

Midem iyice kalkarken kusacağımı anlayıp Sergen'i kenara itip serumu çıkarıp lavaboya koştum. Hızla kapıyı açıp lavaboya eğilirken, zar zor yetişebilmiştim.

Midemde olmayan yiyecekleri çıkartamayacağımı biliyordum, çünkü yakın zamanda hiçbir şey yememiştim ve midem allak bullaktı.

Boş boş öğürürken kendimi geri çekip lavabonun fayansına sırtımı yasladım. Gözlerimi kapatırken ne genzimin yanması ne de Sergen'in beni izlemesi umrumda değildi.

Bir müddet oturduktan sonra ağzımı yüzümü iyice bi yıkadım ve kapının yanındaki Sergen'i iteleyip odaya geri döndüm.

Ceketimin ve çantamın hasta dolabında olmasını dileyerek dolaba yöneldim.

İlk kez şanslı olduğumu düşündüm ve sabah giydiğim siyah ceketi alıp giyindim. Çantamı da elime alıp direkt kapıya yönelecekken Sergen'in kapıyı tutmuş beni beklediğini gördüm. Hiç şaşırmamış bir halde ona boş bakışlarımı atarken beni çok uğraştırmamasını diliyordum. Çünkü her an tekrar içimde olmayan yiyecekleri çıkartacak bir potansiyele sahiptim.

" Çekil önümden. "

" Nereye gittiğini sanıyorsun sen? Salak mısın kızım daha iyileşmeden kalkıyorsun yataktan bir de gitmeye çalışıyorsun? Sinir etme beni geç yat şuraya. " Sergen söylenmesinin ve tehdit etmesinin beni durduracağını sanıyordu. Nasıl da yanılıyordu öyle.

" Söylenmeyi kesip çekil önümden. Seninle uğraşamam. "

Kolumu tutup beni yatağa doğru çekiştirmeye başlayınca sinirlerim anlık bir yükselişe geçti ve sert bir şekilde kolumu geri çekip onu ittim.

UZAYDAKİ GİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin