BÖLÜM 10

20 1 0
                                    

Garip bir sıcaklıkla açtım gözlerimi. Kendime gelemezken nerede olduğumu idrak edemedim bir süre.

Kendime geldiğimde yatağımda olduğumu farkettim. Akşam koltukta uyuduğum aklıma gelirken yanımda yatan Sergen'i görünce ne yapacağımı bilemedim. Ne ara yatağıma geldiğimi ve Sergen'in yanımda neden uyuduğu düşüncelerini zihnimde bir köşeye iterek bir tekmeyle Sergen'i yataktan yere ittim.

" Hassiktir lan n'oluyo? "

" Ne mi oluyo? Seni geberteceğim o olacak. Lan senin benim yatağımda ,benim yanımda ne işin var? "

" Benim senin yatağında mı ne işim var? Harbi lan benim senin yanında ne işim var? "
" Ben de onu soruyorum Sergen. Gevelemeyi kes de cevap ver. "

" Ya bilmiyorum ki. En son seni yatağına getirmiştim sonra uyuyakalmışım işte. "

Karşımdaki masum görünüşünden dolayı aman neyse diyerek yataktan kalıp rutin işlemleri halletmek için odamdaki lavaboya girdim.

Lavabodan çıktıktan sonra hâlâ yatağımda uyuyan Sergen'i es geçerek mutfağa ilerledim. Dün akşam o kadar şey yememe rağmen açlıktan ölüyor gibiydim. Bazen midemde kurt mu var diye düşünmüyor değilim.

Önce tezgahta bir yığın oluşturan bulaşıkları makineye doldurup ardından kahvaltı hazırlamak için buzdolabına yöneldim.

Kahvaltılıkları çıkartıp masaya koyduktan sonra güzelce bir zeytinli ve peynirli poğaça yaptım. Onlar soğuduktan sonra masaya koydum ve kahvaltı tabağı, bıçak , çatal ve çay bardaklarını da masaya koydum ve sonunda her şey tamamdı.

Sergen'i uyandırmak için odama ilerledim. Düşündüğüm gibi Sergen horul horul uyuyordu. Bu çocuğun benim evimde uyuma alışkanlığı nereden geliyordu Allah aşkına?

Birkaç dürtmeden sonra Sergen'i zorla uyandırıp kahvaltıya geçebildik. Sessizce çaylarımızı yudumlayarak kahvaltımızı yaparken bu aralar hayatıma ne kadar fazla insan girdiğini düşünüyordum. Yalnızlığa o kadar alışmıştım ki bu kadar insan bana fazla geliyordu. Kendimden taviz vermeye şimdiden başlamıştım bile. Eski okulumda arkadaşlık kurmaya çalışanları umursamaz, kibirli gibi gözüksem de hayatıma kimseyi sokmazdım. Küçüklüğümden beri böyleydi bu. Gerçi küçüklüğüm de yaraydı benim. Hiçbir zaman küçük olmamıştım ki.

Düşüncelerimden Sergen'in seslenmesiyle sıyrıldım. Endişeli gözlerle bakıyor , ne olduğunu soruyordu. Onları hayatımdan çıkarmam gerektiğini düşünüyorken yakın davranamazdım. Terslemem, gerekirse sürekli kovmam gerekiyordu.

Bir şey olmadığını söyleyerek doğru düzgün yapmadığım kahvaltımı sonlandırdım. Bugün cumaydı ve saat da 7:45 i gösteriyordu. Okula gitmek için de 45 dakikam falan kalıyordu.

Aceleyle masayı toparlayıp bulaşıkları makineye dizdim. Odaya geçip yatağımı düzelttikten sonra üzerime ne giyeceğimi karar vermeye fırsatım olmadığını bilerek elime ne geçerse giydim. Saçları tarayıp gelişigüzel bırakırken saat çoktan 8:15 i gösteriyordu bile. Tüm gereçlerimin içinde olduğu siyah çantayı sırtıma takarak odadan çıkıp oturma odasına geçtim.

Sergen hazır olduğumu görünce ayaklandı ve kapıya doğru birlikte yürüdük. Evin anahtarlarını da aldıktan sonra kapıyı kilitleyip aşağıya indik.

Sergen'in arabası daha doğrusu Sergen sağ olsun okula 5 dakika içinde varmıştık. Dersin başlamasına daha 10 dakika civarı olduğu için bahçe kalabalıktı ve Sergen'le benim aynı arabadan indiğimi görenler dikkatlice bizi izliyorlardı. Ne vardı bu kadar bakacak Allah aşkına?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UZAYDAKİ GİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin