Medya Poyraz ve KumsalDerin'den
Aras'ın ablasının aniden sarılmasına çok şaşırmıştım. Ablası Esin hiç Aras gibi değildi. Sıcak kanlıydı. Güler yüzlüydü. Sevecendi. Aras hödüğün tekiydi be. Bunlar aynı anne babadan mı yani gerçekten kardeşler mi diye düşünmeden edemiyor insan. Sarıldıktan sonra biraz muhabbet etmiştik. Bana kanının çok ısındığını söylemişti ve ona abla dememi istemişti. Bir ablamın olmasını hep istemişimdir ve artık bir ablam vardı. Daha sonra Kumsal beni çekiştirip kahve yapmamız gerektiğini söyleyerek mutfağa götürdü. Herkese orta Türk Kahvesi yapmıştık. Ama birisinin ki hariç, onun ki bol malzemeliydi. Mutfakta içine ne bulduysak kattık. Tuz, pul biber, karabiber, yağ, pekmez, bal, nar ekşisi... En son Kumsal çamaşır suyu katmaya çalışmıştı zor durdurdum. Harbiden manyaktı bu kız. "Adamı öldürmeyelim şimdi ama minik bir mide spazmından bir şey olmaz" dedim ve sırıttım. Kahveleri tepsiye yerleştirirken " Ya Aras'ın arkadaşı da fena değilmiş" dedi Kumsal. Ben hayırdır der gibi baktım. " Ya ne yakışıklı çocukmuş" dedi sırıttı bende ona eşlik ederek " şimdi sırası değil" dedim. Fincanların yanına da lokum koyduk. Sunum önemli tabii. İçeri geçtim ve kahveleri dağıtmaya başladım. En son Aras'a kahveyi verecekken zaman ağır çekime girdi sanki. Kafamı kaldırıp yüzünü incelediğimde sert yüz hatlarının ona ayrı bir hava kattığını fark ettim. Bakışları da tıpkı yüz hatları gibi sertti. Bu adam hiç gülmez miydi yahu? Aslında ona gıcık olduğum için bunu kabul etmek istememiştim ama gerçekten çok yakışıklıydı. Kirli sakalları da ona çok yakışıyordu. Bir de takım elbise giymişti. Ben eğer bu çocuğa aşık olsaydım sokağa bile salmazdım heralde. Ya da yanından ayrılmazdım. Mazallah alıp giderler felan. Ya da bu eve on- on beş kadınla falan döner sonra işin yoksa katil ol.
Benim ona baktığımı farketmiş olacak ki başını kaldırdı. Birbirimize fazlaca yakındık. Gözlerimin içine baktı. Bakışlarından ne düşündüğünü anlamak zordu. Öfke... sinir... Hüzün... acı... Hayır hiçbirisi de değildi. Ya da hepsiydi. Bilmiyorum. Zaman normal haline döndü birden, her şey eski hızına kavuştu. Bende kahveyi verip yerime oturdum. Birazcık korkuyordum aslında bu adam kahveyi içince beni öldürebilirdi yani o potansiyeli görüyordum onda. Hareketlerini dikkatlice izliyordum. Fincanı dudaklarına doğru götürdü. Sonra içti... İçmesiyle kahveyi püskürtmesi bir oldu. Yüz ifadesi çok komikti. Babam " noldu evladım bir sorun mu var?"dedi gülerek. Farketmişti yaptığımız şeyi. Aras bana kötü kötü bakarken "yok efendim" dedi ve kahveyi bir dikişte içti. İçimden sinsi sinsi sırıtıyordum. Çünkü dışımdan sırıtmaya cesaret edemiyordum. Kumsal'ın hiçbir şey umrunda değilmiş gibi dışından sırıtıyordu. Bu kız korku nedir bilmiyordu. Arada bir adının Poyraz olduğunu öğrendiğimiz çocukla bakıştıkları gözümden kaçmamıştı ama neyse. Daha sonra Aras kalkıp bana baktı. Başıyla mutfağı işaret etti. Bende kalkıp cesurca mutfağa ilerledim. Tamam tamam. Korkudan altıma yapabilirdim. Mutfaktan içeri girmemle Aras'ın sinirli bakışlarıyla karşılaştım. Kolumu sıkarak beni kendine çekti ve "Sen ne yaptığını zannediyosun? Bu saçma evlilik olayını çok ciddiye aldın heralde. Bunun anlaşmalı bir evlilik olduğunu sakın unutma" diyerek beni ittirdi ve mutfaktan çıktı. Gözlerim istemsizce doldu. Birkaç kere derin nefes aldıktan sonra gözlerimi sildim ve hiçbir şey olmamış gibi odaya geri döndüm. Yerime oturduğumda eniştesi bana bakarak sözlerine başladı "Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınız Derin'i oğlumuz Aras'a istiyoruz."dedi gülerek. Babamda aynı samimiyetle "madem evlenmek istiyorlar, verdim gitti" dedi. İşte bitmişti. Aslında bitmemişti, her şey daha yeni başlıyordu. Derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. Bugünün bir an önce bitmesini istiyordum. O sırada Aras' ta kalktı. Ciddiyetinden ödün vermemişti şimdiye kadar. Aras' ın daha önce verdiği alyansları Kumsal tepsinin içinde kırmızı kurdele bağlanmış şekilde getirdi. Esin Abla yüzükleri parmaklarımıza geçirdi. Daha sonra babamda tepsideki makası alıp kurdeleyi kesti. Babama baktığımda ne kadar mutlu olduğunu görebiliyordum. Uzun zamandır babamın bu kadar mutlu olduğunu görmemiştim. Onun mutluluğu için her şeyi yaparım ve yaptım da... Yüzükler takıldıktan sonra biraz daha sohbet ettik ve onlar gitmek için ayaklandılar. O ana kadar Aras hiç konuşmalara katılmamıştı. Giderken de önce babama baktı daha sonra yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek bana baktı. Bana yaklaştı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Yapmacık bir şekilde gülümsedim ve daha sonra gittiler. Birkaç saat sonra da babamla Kumsal'ı uğurladım. Derin bir nefes alarak odama çıktım. Üzerime değiştirirken yarın Kumsalla ve Arasla gideceğimiz gelinlik alışverişini düşündüm. Bugün Aras' ın söylediği şeylerden sonra heyecanım iyice kaçmıştı. Artık ne olursa olsun umrumda değildi. Ne olursa olsundu. Her neyse şimdi bunları düşünemeyecektim. Benim için bir hayli yorucu bir gündü. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.***
Derin bir iç çekip dördüncü gelinlikle kabinden çıktım. Kumsal sabahtan beri hiçbir gelinliği beğenmiyordu. Aras Bey ise hala gelmemişti.
Kumsal'dan
Pislik herif hala gelmemişti. Bu altı ay sonunda o adamın beynini matkapla delicektim. Dün geceyi düşündükçe sinir oluyordum. Dün geceye ait güzel olan tek şey o yeşil gözlü çocuktu. Onu düşünürken yüzüme bir gülümseme yerleşti. Eee yakışıklı çocuk sonuçta... Derken kapı açıldı ve düşündüğüm kişi yeşil gözleriyle bana bakıyordu. Çocuğa bakarken beni takmadan Derin'in yanına gidip onunla konuşmaya başladı.
Derin'den
Ayna da kendimi beğeniyle incelerken yanımda birisinin olduğunu hissettim ve ona doğru döndüm. Karşımdaki kişi Poyrazdı. "Aras hala gelmedi mi?"dedi bana bakarak. Kafamı hayır anlamında sallayarak "dün geceden sonra onun geleceğini zannetmiyorum" dedim. "Gelecektir" dedi kesin bir şekilde. İnanamazca ona bakarken ilerleyip koltuğa oturdu. Kumsal'a baktığımda gözlerini Poyraz'a diktiğini gördüm. Bu kız gerçekten sorunluydu. Çocuğa yiyecek gibi bakmasını es geçip aynaya döndüm. Kendimi bir kez daha incelerken aynadan kapıdan giren Aras' ı farketmemle şaşkın bir ifadeyle arkama döndüm. Aras' a baktığımda benimle göz teması dahi kurmadan Poyraz'ın yanına oturdu. Bu çocuk kendini ne sanıyordu acaba. Kumsal yanıma yaklaşarak "işte hayalimdeki gelinlik bu " dedi neşeyle. Baygın bir şekilde baktım "yalnız bu düğün benim düğünüm" dedim keyiften yoksun bir şekilde. Aras kafasını kaldırıp bana baktı. Daha sonra yanıma gelip bıkkın bir şekilde "işiniz bittiyse gidelim dedi. Tam yanımdan ayrılırken ani bir hareketle kolundan tuttum. "Sen üzerine bir şey almayacak mısın?" dedim. Ben dört saattir Kumsal'ı çekiyordum sonuçta. " Hayır ben eşofmanla geleceğim" dedi ciddi bir şekilde. Şaka yaptığını düşünüyordum. Daha doğrusu buna inanmak istiyordum. Bu kadar ciddi olmamalıydı. Tam ağzımı açıp bir şeyler söylecektim ki Kumsal birden bağırıp " yeter be" diye çıkıştı. "Bu nedir sabahtan beri seni bekliyoruz. Geldin şimdi de düğüne eşofmanla geleceğini mi söylüyorsun?" dedi. Yine sesini yükselterek. "Bak seni gebertirim olum" dedi. Aras' ın şok olmuş yüzü bende kahkaha atma isteği uyandırıyordu. Hele Kumsal'ın tipi... O anlatılmaz gülünür. Ben kendimi tutmayı becermişken bu seferde Poyraz'ın kahkahası mağazayı doldurdu. Onun güldüğünü görünce bende patlattım kahkahayı. Aras'a baktığımda yumruklarını sıkmış bir şekilde Kumsal'a birde bana bakıyordu. "Sinirlerimi zorluyosunuz dedi soğuk bir şekilde. Poyraz gülmeyi bırakıp Aras'ın yanına geldi ve "Hey sakin ol dostum sinirlenecek bir şey yok kızlar haklı" dedi. Nedense tanımadığım Poyraz'a kanım ısınmıştı. Aras'tan daha çok hemde. Poyraz Aras'ı kolundan çekiştirerek yukarı kata çıkardı. Yani damatlıkların olduğu yere. Kumsal'a baktım gerinerek "ablan halletti bu işide" dedi. Kumsal'ın yanından ayrılarak kabine gittim ve üzerimi değiştirdim. Bu gelinlikte karar kılmıştık. Bunu söylemek için Kumsalla birlikte Poyrazların yanına gittik. Tam onların yanına giderken merdivenin başında bekleyen Poyraz bizi gördü ve koşarak yanımıza geldi. Koca karı havasıyla "nikahtan önce damadı görmek uğursuzluk getirir" dedi. Ve bizi kolumuzdan tutarak aşağı indirdi. Kumsal'a baktığımda halinden gayet memnun gibiydi. Daha sonra koltuğa oturduğumuzda Kumsalla Poyraz'ın konuştuklarını farkettim ama dinlemedim. Hüzünle gelinliklere doğru bakarken merdivenlerden Aras' ın telefonla konuşarak indiğini gördüm. Nihayet bu işkence bitecekti. " Tamam gel buraya burdan gideriz beraber" diyip telefonu kapattı. Yanımıza gelip " siz gidin ben bunları alıp gelirim" dedi soğukça. Poyraz kafasını sallayıp "Tamam bekliyoruz seni " dedi. Beraber dışarı çıktık. On dakikalık havadan sudan muhabbeten sonra bize doğru yaklaşan biriyle o tarafa doğru baktım. İç çekerek "Aras ne zaman gelir? " diye sorarken Poyraz'ın bakışları yanımıza gelen kıza döndü. Sarışın, uzun boylu manken gibi kız yaklaşıp " Poyraz naber , Aras nerde? " dedi ve Poyraz'ın yanağına hafif bir öpücük kondurdu. Bu kız da kimdi şimdi?
Arkadaşlar Beğenilerinizi bekliyoruz. Beğeniler gerçekten az. Herneyse seviyoruz sizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder
ChickLitİntikam ateşinin küllerinden doğan büyülü bir aşk... İntikam uğruna yapılan bir evlilik. Bu evlilik ikisinin de sonu mu olacak yoksa büyük bir aşkın başlangıcı mı? Derin Aras'ın işkencelerine ne kadar dayanabilecek? Nefret nasıl aşka dönüşecek? S...