Jack çok tuhaf görünüyordu. Her zamankinden farklı. Bu sefer gördüğü başka bir şeydi. Jack, o gördüğü olaydan sonra bana bir şey anlatmadı.
Günler haftalar geçmişti. Hala sessizdi.Normal bir gençmiş gibi okula gidiyor, okuldan eve dönüyordu.Ona yaklaşmaya çekiniyordum. Neredeyse o günden sonra iki ay geçmişti.Bir gece ansızın kapım çaldı. Gece yarısı olmak üzereydi, bu saatte kapımı çalan kim olabilirdi?
Elime beyzbol sopasını alıp aşağıya indim. Kapıya yavaş yavaş yaklaştım, kapı deliğinden baktım ama kimseyi göremedim. "Kim o ? " dediğimde cevap gelmedi, kapıyı yavaşça araladım. Onu karşımda görünce çok şaşırmıştım. "Jack sen miydin? " . Jack'ı karşımda görünce rahatladım. Onun düşüncesini okuyamadığım için neler olduğunu bilmiyordum. Kapıdakinin jack olduğunu tahmin edememiştim.
Emmy- Jack ne oldu? Bu saatte ne işin var burada?
Jack - Emmy hemen gitmemiz gerekiyor.
Kolumdan tuttuğu gibi çekti.
Emmy - Jack anahtar? Anahtarı almadım. Jack dur, bekle anahtar?
Jack - Anahtara ihtiyacın yok. Emmy benimle gel.
Hiçbir şey anlamadım, kafam o kadar karışmıştı ki anahtar olmadan nasıl bir avı yakalayabilirdik? O gece yarısı, Brookline'e gittik. Koskocaman köşkte Danny bizi bekliyordu.
Hemen içeri girdik. İçeri girdiğim an çok garip bir şey hissettim. Köşkün içi o kadar karanlıktı ki sadece mumlarla aydınlatılıyordu. Büyük girişin önünde iki masa duruyordu.Masaları görünce tören aklıma geldi. Yaş günümüz gelmişti, aynı günde doğduğumuzu hiç bilmiyordum. Ama doğum günüme daha bir gün vardı. Aynı dün doğduğumuzu hiç düşünmediğim için farklı günlerde ayin yapılır sanmıştım. Meğer ikimiz de aynı gün doğmuşuz. Jack hep susuyor , sorduğum sorulara cevap vermiyordu. Bu yüzden Danny cevaplamıştı sorularımı. Nasıl olabiliyor da ikimiz aynı günde doğabiliyorduk?
Tesadüf mü yoksa kader mi? Jack herşeyi ayarlamıştı. Törenden önce birlikte olmamız gerektiğini düşünmüştü. Çünkü bizi ortadan kaldırmaya çalışanlar olabilirdi. Bir av yakalamıştık ve bunu muhakkak duymuşlardır. Köşke bir gün önceden gitmiştik. Hazırlıklar hala bitmemişti. On sekiz yaşımıza girmek üzereydik, bir gün geçmişti.
Sessiz, sakin bir gün. Hiçbir hareketlilik yoktu, gerçi yerimizi bilen yoktu ama yine de tetikte olmalıydık. Sonuçta yetişkinliğe geçiş törenimiz gerçekleşince, daha güçlü olacaktık.
Gece yarısı olmak üzereydi. Bu yüzden bütün ayinleri yapmamız ve töreni gerçekleştirmemiz gerekiyordu.
Beraber...
Jack ve ben üzerimizi değiştirdik, ikimize de birer beyaz elbise verdiler. Elbisem o kadar güzeldi ki askılı uzun bembeyaz bir elbise. Jack'ı de beyaz elbiselerin içinde görünce bir tuhaf oldum.
Beyaz bir swift ve beyaz bir pantolon. Saf ve temiz ikimizde masaya uzandık. Değişik şeyler yapacağımızı sandım. Ne bileyim ; bir şeyler okunacağını veya bir şeylerin kesilip biçileceğini düşünmüştüm. Filmlerde hep öyle yaparlar ya. Ama hiçbir şey yapmamıza gerek yoktu. En azından Danny öyle söylüyordu. Gece yarısı olmasına saniyeler kalmıştı. Danny bana bakıp "Emmy Jack'ın elini tut." dedi. Danny'a karşı çıktım, "Hayır Danny biliyorsun Jack'a dokunamıyorum. Canımız çok yanıyor." Danny döndü ve karşılık verdi.
"Emmy, dediğimi yapmalısın, bu canını acıtmayacak lütfen el ele tutuşun."
Bir şey diyemedim , girişin üzerinde duran kocaman saate baktım, az kalmıştı. Evet, on iki olacaktı saniyeler geçiyordu.
Beş dört üç ...
Bitmek üzereydi hemen Jack'ın elini tuttum. Ayin kendiliğinden gerçekleşiyordu. Gözlerimiz kapandı, olgunluk töreni dedikleri bu olsa gerek. Öyle farklı hissediyordum ki, resmen yüzüme renk gelmişti. Jack'ın de öyle, sarı bir ışık parlıyordu vücudumuzda. Tenimiz biraz daha koyu, saçlarımız biraz daha renkli, vücudumuz biraz daha canlıydı. Ama merak ettiğim bir şey vardı? Jack iki ay önce ne görmüştü? Av olmadığına göre, gördüğü şey ne olabilirdi? Tören tamamlandıktan sonra Jack yine kolumdan tuttu ve yukarı çıkardı. O her kolumu tuttuğunda beynim çıkacak gibi oluyor , Jack'ın da canının acıdığına eminim ama o mükemmel gizliyordu acısını. Camlı odaya girince onu Kızıl Orman'a çekmemi istedi.
Emmy - Jack, neler oluyor ? Sencede artık bir açıklama borçlu değil misin ?
Jack - Emmy, haklısın ama vakit yok. Hemen gitmemiz gerek.
İki ay önce gördüğüm olay bugün gerçekleşecek. Yetişkinlik töreninden hemen sonra bizi öldürmek isteyen ikizler vardı. Onlar Kızıl Orman'da sıkıştığı için çıkamıyor. Ama bir av kullanıp bizi onlara yönlendirecekler. Bu yüzden önce biz davranmalıyız.
Garmau ve Laurmau. En güçlü av onlar, çok da tehlikeliler. Bizde artık gücümüzü kazandığımıza göre neyi bekliyoruz? Eskiden rahatça Kızıl Orman'a girebilen Avcı ve Empat, onlar kaçtıktan sonra Kızıl Orman çok tehlikeli oldu. Avcı ve Empat'ı yakalayıp orada öldürebiliyorlar. Çok eşsiz güçlere sahipler, bu konuda seni bilgilendireyim.
Kızıl Orman da döngü var biliyorsun sürekli gece bu yüzden tehlikeli. Şimdi sıra bizde bu kadar açıklama yeterli sanırım. Jack konuşurken çok usta bir Avcı gibiydi. Hayran kalmıştım ve biraz imrenmiştim. Benden çok şey biliyordu. Sinir bozucu onun bana bir şeyi açıklaması. ' Egoist ' ne olacak. Ama diğer yandan haklıydı. Onlar bizi avlamadan bizim onları yakalamamız gerekiyor. Kızıl Orman denilen yerin hep cennet gibi güzel olduğunu düşünmüştüm aslında. Nasıl anlatsam evimden sıkılıp çıktığımda o gittiğim yeşil güzel orman gibi güzel bir göl, sessiz bir yeşil orman, şırıl şırıl akan şelale, müzik gibi çıkan kuş sesleri....Ama böyle değilmiş meğersem hep karanlık, sisli ve ürkütücü. İlk gördüğümde şaşırmıştım ve tedirgin olmuştum. Bu ikizleri öğrendikten sonra daha çok korktum ve ürktüm aslında. Her neyse.
Garmau ve Laurmau anladığım kadarıyla bir kız ve bir erkek. İkizlere hep bir sempatim olmuştur. Nasıl kötü olabilirler ki? İşte bunu öğrenmenin vakti...
Jack açıklama yaptıktan sonra kolundan tutup Kızıl Orman 'a çektim." Haydi bakalım şu döngüyü kıralım. " Jack bana baktı ve yaklaştı. "Sakın yakalanma." dedi, bu neydi şimdi? Garip çocuk doğrusu alışmakta güçlük çekiyordum. Ama zamanla iyi olacağını düşündüm. Her neyse şaşkın şaşkın bakarken, kafamı salladım.
Jack - Yakın dur bana. Gelen seslere sakın karşılık verme. Anladın mı?
Emmy - Jack Garmau ve Laurmau 'nun gücü ne ?
Jack - Empat'lar gibi beyine girebiliyorlar biraz farklı bir şekilde , anlatılanlara göre Laurmau en sevdiğin kişinin sesiyle beynine girerken Garmau o kişiliğe bürünüp yaklaşılıyor ve tek dokunuşla suya çeviriyormuş. Bu yüzden gelen seslere inanma, kimse yok burda onlardan başka, bunu sürekli aklında bulundur.
Emmy - Anladım Jack .
Dedikten sonra sırt sırta , etrafımıza bakarak ilerledik. Çok karanlıktı, hiç bir ses de duyamıyordum. İşte bu beni tedirgin ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av Günlüğü. Bölüm 1: AVCI
FantasyEmmy'nin özel bir gücü vardır.Bu özel gücüyle bütün insanları ve varlığı yönetebilecek güce sahiptir ama tek koşul Avcı'nın yanında olmasıdır. Emmy kafasının İçindeki sesi keşfeder. Ve uzun yolculuk başla. Bir gün Avcı'yı bulacak ve dünyaya sahip ol...