Bölüm 8- İntikam

633 62 13
                                    

Ve yeni bölümm. Kitap kapağını değiştirdim güzel oldu mu? Yorumlarınızı bekliyorum. Umarım güzel bir bölüm olur. Yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum <3

Bölüm müziği: İsmini bilmiyorum bağlantı olarak hikayede yer alıyor. - http://www.youtube.com/watch?v=4yS3O4oz7U4 -

“Kızı arabaya götürün!”

***

Başım çok kötü ağrıyordu. Midem bulanıyordu ve kendimi kötü hissediyordum. Uyanıktım ama gözlerimi açamıyordum. Karşımda o adamları görmekten korkuyordum. Yapamıyordum. Uyanık olduğumu anlarlarsa bana ne yapacaklarını düşünmek bile istemiyordum. Gözlerimi hafif aralamak istedim  ve bunu yaptım. Karşımda tanımadığım bir adam vardı ve uyuyordu. Küçük bir odadaydık. Bu salak adamı ne diye buraya koyarlar ki? Tabi bu onlar için kötü, benim için iyi bir durumdu. Ne kadar saçma olsa da Justin’i arıyordum. Onu özlemiştim. Beni korumuştu ve bu-bu inanılmazdı. Sanırım ona ısınmaya başlıyordum. Katilime ısınmaya başlıyordum. Evet evet öyle oluyordu.

“Lan! Sen uyuyor musun? Ya kızı kaçırsaydın? Patron seni deşerdi!”

Duyduğum ses karşısın da gözlerimi kapattım ve uyuma numarası yaptım.

“Kız uyansaydı kaçabilirdi ahmak!”

“Üzgünüm Daniel tamam mı? Sabaha kadar gözümü bile kırpmadım! Ne var azıcık kestirdiysem?!” Gözlerim kapalı konuştuklarını dinlerken sessizlik oluştu. Sanırım şuan bana bakıyorlardı. Tek gözümü hafif aralayınca uyandığımı anlamış olsalar ki güldüler. “Uyandın mı seni şeker şey?” Daniel sesini inceltip yanağıma makas atınca geri irkildim. Cevap vermedim. “Patron! Kız uyandı!” Bağırınca bana döndü ve göz kırpıp dışarı çıktı. Arkasından başımda duran çocukta dışarı çıktı. 5 dk sonra içeri Steve denen adam girdi. Yani meşhur patron. Tam yatağın yanında duran koltuğa oturdu ve beni izledi. “Jason Ross’un senin gibi bir kızı olması ne kadar da şaşırtıcı değil mi?” Bu cümlesi karşısında ürkmüştüm. “Babamı nereden tanıyorsun?” Kıkırdamıştı. “Babanı herkes tanır. Senin baban bir ahmak. Ayrıca satıcıda.” Bu sözleri beni korkutuyordu. “Babam hakkında düzgün konuş!” Bağırınca kocaman bir kahkaha attı. “Neresi komik bunun?” İfadesizce suratına bakarken sadece gülüyordu. “Biliyor musun? Drew olmasa seni asla bulamazdım. Babanın ölüm acısı sana fazla geldi diye-“ Sözünü kestim. “Ö-ölüm mü? Babama ne yaptınız? Allah belanızı versin hepinizin. Onu öldürdünüz mü? Siz-siz bir katilsiniz.” Yataktan kalktım ve çığlıklar atmaya başladım. Kapıyı açmak için zorlayınca kilitli olduğunu anladım. Babamı öldürmüşlerdi. Ona kıymışlardı. “Ona bunu nasıl yaptınız sizi adiler!” Göz yaşlarıma hakim olamıyordum.

“Bunu oda bizlere yaptı!”

Bu, bunlar şaka olmalıydı. Benim babam katil değildi. Olamazdı da. “Bu senin yalanın! Sen uydurdun bunu! Benim babam katil değil!” (Bu arada Steve babası yaşında bir adam. Çok yaşlı değil ama gençte değil.) Kendimi yere attım ve dizlerimi karnıma çektim ve ağlamaya devam ettim. “Senin baban bir katil!”

Söylediği bu söz kulaklarımda yankılanıyordu.

“Senin baban bir katil!”

“Senin baban bir katil!”

“Senin baban bir katil!”

“Benim babam katil değil!”

Yerimden hızla kalktım ve Steve’in üstüne atladım karnını yumrukluyordum. Sadece gülüyordu. Acı bile çekmiyordu. Beni üstünden bile atmıyordu. Mutlu gibiydi. Acı çektiğimi görmek onu mutlu ediyordu. “Annen ve kardeşinde ölecek.” Gülüyordu ve gülüyordu. Sadece gülüyordu. Cesaret  toplayıp yüzüne yumruğumu geçirdim. Gülünce tekrarladım. İçeri adamlar girince beni Steve’in üstünden kaldırdılar ve yüzüme tokadı geçirdiler. Bir anda yere yapıştım ve kalkamadım. Ailemi öldürüyorlardı ve ben bir şey bile yapamıyordum. Babamı kaybetmiştim. Annem ve kardeşimi de kaybedecektim. Bu adil değildi. Hayır! Değildi!

“Kızı içeri ki odaya götürün ve ambulans çağırın!” O lanet adamın yüzünü o kadar yumruklasam da acı çekmemişti ama yüzü mahvolmuştu. Onu dövmüştüm. “Dediğimi yapın ahmaklar!” O anda yanıma iki tane adam geldi ve beni yerden kaldırmaya çalıştılar. Kalkmıyordum ama onların gücü benimkinden fazlaydı. “Mike sen buraya gel lanet olası!” Bir adam yanımızdan gidince işim kolaylaşmıştı. Kendimi bitkin hissediyordum. Babamı düşündükçe kendimi öldüresim geliyordu. Adam beni ayağa kaldırdı ve odadan çıkardı. İki katlı bir evdeydik. Beni yan odaya götürdü ve içeri soktu. An o an adamın erkekliğine vurdum ve odadan dışarı çıkıp kapıyı adamın üzerine kitledim. Merdivenden hızlıca indim. Aşağıda bir sürü adam vardı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Sessiz olmaya çalıştım ve mutfağa girdim. Mutfak küçücüktü ve arka kapısı vardı. Bu benim için iyiydi.

 Dışarı çıktım ve yola doğru koşmaya başladım. Nereye gideceğimi bilemiyordum. Ormana doğru kaçmaya başladım. Kaçtığımı anlamışlardı buna eminim. Onları takmadan koşmaya devam ettim. Koşarken ayağımı bir taşa çarptım ve yere yığıldım. Ayağım ve dizi çok kötü ağrıyordu. Bu acıya dayanabilirim diye düşündüm ve ayağa kalkıp tek ayak koşmaya başladım. Tam koşarken biri ağzımı sıkıca tuttu. “Bağırma.” Dedi fısıldayarak ve beni serbest bıraktı. Bu Justin’di. Onu gördüğüme çok sevinmiştim. Mutlulukla ona sarıldım. “Seni almaya geldim.” Deyince ağlamaya başladım. “Seni seviyorum.” Bunu ciddiyetle söylememiştim. “Yaptığım hataydı özür dilerim. Bende seni seviyorum.” Dedi ve beni kucağına aldı. Biraz ilerledikten sonra karşı yola vardık. Orda bir araba vardı. Justin beni arabaya bindirdi. Kendi de sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı sürmeye başladı.

***

“Babamı biliyor muydun?” Deyince ifadesiz suratına baktım. Kafasını evet şeklinde salladı. “Benden ne istiyorlar?” Justin duraksadı. “İntikam.”

Senden intikam istiyorlar!”

LETHALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin