Bölüm 6- "Burası senin mezarın olacak."

791 72 16
                                    

SINAVLAR BİTTİ VE ARTIK YENİ BÖLÜMÜ YAZIYORUM. ÇOK ÇABUK VOTE OLDU NİHAHA TAMAM SUSTUM..

Bölüm müziği: Eminem- The Monster Feat. Rihanna

Gözlerimi açtığımda Justin arabada yoktu. Ne kadar uyudum Allah bilir.  Kaçmayı fırsat bulmuşken hala burda mal mal oturuyordum. Arabanın kapısını açtım ve dışarı çıktım. Başım döndüğü için biraz sarsıldım ama dengemi buldum. Resmen bir ormandaydık. Ama çok farklıydı. Hava soğuktu. Tek tek dizilmiş ağaçların ortasında up uzun bir yol vardı. Kaçmaya kalkışsam ya kurtlar beni yer; ya da soğuktan donar, ölürüm.

Justin benzin istasyonu gibi, ne olduğunu bilmediğim bir yerden çıktı. Elinde siyah bir çanta vardı. "Uyanmışsın." diyebildi sadece. "Uyandım." dedim ve yüzümü buruşturup elinde ki çantaya baktım. "Elinde ki ne?" diye sorunca "Çanta." dedi. Ukala olması beni deli ediyordu. Beni takmadan sürücü koltuğuna oturdu ve çantayı arka koltuğa fırlattı. Bende yanında ki koltuğa oturdum.

"Çanta olduğunu biliyoruz, içinde ki ne?" Kollarımı birbirine bağladım ve Justin'e baktım. "Sen herşeye karışmak zorunda mısın? Senin üstünde kullanacağım cinayet aletleri var orda." Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Dona kalmıştım adeta. "Şaka lan şaka." deyince kendime geldim ve koluna yumruk geçirdim. Sinirlendiğini görünce ürktüm. "Haddini aşma bücür." Bana bücür mü dedi o? Evet evet bücür dedi.

***

Birkaç saat sonra küçük bir kulübeye geldik. Harbiden de küçüktü. Tek bir odası vardı. Justin koltuğundan kalktı ve kapıyı sertçe kapattı. Ardından arka kapıyı açtı ve çantayı alıp kapattı. Ben hala arabadaydım.  Benim kapımın önüne geldi ve pencereyi tıklatıp gel işareti yaptı. Kapıyı açmasını bekliyordum ama biraz saçma düşünmüşüm. Kapıdan indim ve Justinin arkasında yürümeye başladım. Kapıyı kilitle açtı ve içeri girdi; bende öyle. Kulübe tek oda olmasına rağmen çokta küçük değildi. 2 tane yatak vardı. Ortasında bir komodin vardı ve duvar kenarında ise kocaman bir dolap vardı. Justin'le aynı odada kalmak istemesem de zorunluydum.

"Yeni evini beğendin mi?" Evde ev olsa." Hıı, hıı bayıldım bayıldım (!)" Gülünce sinirlendim. "Aynı odada mı kalacağız yani?" Kafasını salladı ve "Kaç tane oda var başka?" Bu böyle yapacaksa kendim bile intihar ederdim. Cevap vermedim ve “Benden ne istiyorsun?” dedim ve kendimi tutamadan ağlamaya başladım. “Ben sana ne yaptım!” Hıçkırdığımın farkındaydım. Sinirlerim bozulmaya başlıyordu. Bir yerde kapalı kalma fobim vardı. Neden bilmiyorum ama sinirlerim tavan yapmıştı; evde olmayan eşyaları bile dağıtamazdım. Bu seri katil beni öldürebilirdi. Bu-bu çok saçma!

Kendimi tutamadan yere attım ve duvarın köşesini geçip dizlerimi kendime çektim. Justinin surat ifadesi çok farklıydı. “Gösteriş yapma istersen buradan çıkamayacaksın.” Biliyordum, onun da içinin acıdığını biliyordum; sanırım. Birazcıkta mı içi acımazdı onun? “Gösteriş yapmıyorum.” Dedim ve ayağa kalktım. Ardından elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. “Bak. Bir katil bir insanı kaçırdığımı onu bağlar veya işkence eder. Ama ben sana hazır ev buluyorum, sana iyi davranıyorum ama sen? Ağlıyorsun. Bence susmalısın. Acı çekmek istemiyorsan zaten bal gibi susacaksın.” İfadesizce suratına baktım ve bir şey demeden yatağa gidip oturdum.

***

“Kalk ta bir şeyler ye.” Gözlerimi hafif araladığımda karşımda Justin’i gördüm. “İstemiyorum.” Dedim ve arkamı ona döndüm. “Sen bilirsin, açlıktan öl.” Bir an duraksadı ve devam etti. “İşimi kolaylaştırırsın.” Gülmüş gibi bir ses duydum ama bir şey demedim. “Espri mi yaptın şimdi anlamadım?” dedim ve yataktan kalktım. “Sende anlayacak beyin yok zaten boşuna zorlama.” Dedi ve göz kırptı. “Sen kendini ne sanıyorsun?” dedim ve üstüne yürümeye başladım.

“Kendimi Justin sanıyorum.” Dişlerini göstermeden garip bir gülüş yaptı. Çok sevimliydi. “Espri tarzını geliştirmelisin katilcik.” Dedim ve omzuna küçük bir yumruk vurdum; sonra da güldüm. Yüzü düşmüştü ki bu iyiydi. “Ağzımı bozmadan yemeğini yesen iyi olur. Seni bir yere götürmem gerek.” Tamam şeklinde kafamı salladım ve güldüm. “Çok mu komik?” deyince tekrar güldüm. “Güldüğüme göre?” dedim ve tekrar güldüm. “Sen deli hastanesinden falan mı kaçtın?” diye sorunca tekrar güldüm; niye bilmiyorum. “Evet, evet sen deli hastanesinden kaçtın.” Bu  sefer ikimiz de gülmüştük.

***

“Hadi in, daha yürüyeceğiz.” Arabadan indim ve Justinin peşinden gitmeye başladım. Çok hızlı yürüyodu ve ona yetişmek çok zordu. “Daha ne kadar yürüyeceğiz.” Deyince sadece “Daha var.” Cevabını alabildim.

***

Bir 15 dk daha yürüyünce Justin durdu. Karşımızda ki manzara inanılmaz derecede harikaydı. “Burası harika.”

“Beğendin mi?” Kafamı salladım. “İyi.” Bir an duraksadı. “Burası senin mezarın olacak.” …

LETHALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin