Bölüm 4- "Lanet olsun polis!"

1K 70 20
                                    

20 Vote olmasını bekleyemeden yazdım :D Bende heyecanlıyım napiyimm :D Neyse başlayım ben anlatım Justinin ağzından olacak. Bu arada Justin herkese ismini "Justin" diye tanıttı ama normalde tanıdıkları ona "Drew" der. Öyle aklınızda bulunsun..Müzik bitince tekrar başlatın lütfen.

Bölüm müziği: Eminem- I Need A Doctor

..."Sen bir pisliksin!"

"Sen bir pisliksin." Onun sesini taklit ederek ve sesimi incelterek söylemiştim. Bu onun sinirine gitmişti ki beni iki eliyle ve tüm gücüyle ittirdi. Sert ittirmemesine rağmen geriye gitmiştim. Bu beni çok sinirlendirdi. Bu zamana kadar babam hariç kimse bana vurmamıştı. İttirmede dahil. 

"Napıyorsun lan!" dedim ve yumuşak yüzüne sert bir tokat geçirdim. Angela elini yanağına götürdü. Öyle sert vurmuştum ki kafası 1 km hızla yana dönmüştü. Saçları hala yüzündeydi ve yüzünü görmemi engelliyordu. Ağladığına yemin edebilirim. O sırada Ryan s*kiği yerden kalktı ve Angelanın saçlarını önünden çekti. Angelanın ağladığını anlamıştım. Ryan geri döndü. Tam bana vuracekken Angela onu tuttu. Yanıma yaklaştı ve yüzüme tükürdü. "Allah belanı versin!"

Neden bilmiyorum gülmüştüm. Komiğime gittiği gerçekti. "Bak gülüyor ya!" dedi Ryan s*kiği (Küfür için özür dilerim ama karaktere uygun yazmak zorundayım.)  ve bana hızla yaklaşmaya başladı. "Anlaşıldı sana dayak az gelmiş bücür." dedim ve güldüm. Angela'yı ittirdim ve Ryan'ı yakasından tutup duvara yapıştırdım. 

Angela'nın anlatımından;

Yanağımın acısı bir hafta anca geçerdi. Morardığına eminim. Justin pisliği Ryan'ı öldürecek kadar dövüyordu ama ben birşey yapamıyordum. O anda yerde gördüğüm bitirilmiş bira dikkatimı çekti. Ne yaptığımı bilmeden onu yerden aldım ve Justinin kafasına geçirdim. Pek etki yapmamıştı ve bu beni korkutmuştu. Elini kafasına götürdü. An o andı Ryanla kaçmaya başladık. Kalıp dayak yiyeceğimize kaçmak daha iyi gözüküyordu. Justin peşimizden gelmemişti. Bu iyiydi. Çok iyiydi. 

"Özür dilerim." dedim ve ağlamaya başladım. 

"Neden ağlıyorsun ki?" dedi Ryan. "Herşey benim yüzümden oldu. Suratın mahvoldu şu hale bak!"

Gülmüştü ki bu çok garipti. "O piçin yaptığı şey yüzünden sen özür dileme. Seni eve götüreyim." 

"Daha kafeye gidecektik, gezecektik ama sikti-" -sözümü kesti- "Şştt. Lütfen."

"Tamam gidelim." dedim ve yürümeye başladık.

***

"Hoşgeldin tatlım. Ekmekler nerede?" Tabii ya ekmekler. "Unutmuşum anne üzgünüm." Yanağımı gizlemeye çalışıyordum. Tabii anneniz keskin gözlü bir kartalsa -ne diyorum  ben ya- bunu kaçırmaz. "Yanağına noldu senin?" Lanet, lanet ve lanet. "Kapıya çarptım." İnandırıcı değildi biliyorum. "Çocuk mu kandırıyorsun sen?" Annem iki elinide yumruk yapıp beline koymuştu ve bana kötü kötü bakıyordu.. "Anne anlatacam ama babama söylemek yok. Söz mü?" Sadece kaşını kaldırmıştı. "Söz müü?!?" dedim uzatarak. "Söz" dedi ve yüzüne masum bir ifade yerleştirdi. Allahtan babam evde değildi.

Yukarı çıktım ve pijamamı giydim. Yüzüm resmen mosmordu ve bunu kapatmak zor olacaktı. Nasıl hemen bu kadar morarır ki? Fondotene ihtiyacım vardı ve bende hiç fondoten yoktu. Annemin odasına girdim ve çekmeceyi karıştırmaya başladım. Fondoten yoktu. Aklıma Caroline geldi ve güldüm. Yani 12 yaşındaki kız kardeşim. Kendisi bayan süslüydü. Eminim ki onda bulunurdu.

"Tık, tık!" Dedim. Saçlarımı öyle bir şekil yapmıştım ki morluğu görmek çok zordu. -Gir- sesini bekliyordum ama ses yoktu. Zaten neden kapıyı çalıyorum ki ben? Kapıyı hemen açtım. Caroline'nın kulağında kulaklık vardı. Beni neden duymadığını şimdi anladım. Beni görünce kulaklığı çıkardı. "Evet?" Sesimi temizlemek için öksürdüm. "Fondotenin varsa ödünç alabilir miyim Caroline'cığımm." Devam ettim. " Acil." Sırıttı. Bu sırıtışı bilirdim ben. "Karşılığında birşey isterim." 

Bu kızı alda pıçakla. "Söyle?" dedim uyuz bir halde. "İki şey istiyorum." Şeytan işte. "Tamam söyle." Tekrar sırıttı. "Öncelikle birdaha bu saç şeklini yapma göz zevkimi bozdun. İkinciside bu akşam Brain'ın evinde parti var ve annem gitmeme izin vermiyor." Ee şeklinde bir ifade yaptım. "İzin alacaksın." 

"Peki, anlaştık. Fondoten nerede?" 

"Çekmeceli dolabın ilk çekmecesinde." Gidip fondoteni aldım ve parfüm dolu odadan çıktım. Babam görür diye fondoteni yanağıma sürdüm ve morluğu kapattım. Sonra aşağıya indim. Saçımı bozmamıştım.  Babam görürse beni apaçi sanabilirdi. Tabi geldiyse. Saçımdaki tokayı çıkardım ve saçlarımı salladım. Aşağı indim ve anneme dil döktüm. Kolayca izin verdi. Yukarı çıktım ve Caroline'a söyledim. Çok halsizdim gidip uyumam gerekti. Bu günden sonra bana gelen en iyi şey olacağı kesin. Buz gibi yatağın içine girdim. Yağmur yağıyordu. Telefonumu elime aldım. 1 mesaj vardı. Numara tanıdık değildi.

"İyi misin? -Ayıcık" 

Bu Ryandı. Ona satranç kulübündeyken ayıcık derdik. Neden mi? Hep yenilirdi. 

"Yüzüm fondoten dolu. Gerisini sen düşün." 

Cevap vermesini beklemeden uyudum.

Dün rüya gibiydi. Çok ilginçti. Justin bu kadar kötü birimiydi gerçekten? Sıcacık yatağımdan kalktım ve banyoya gidip yüzümü yıkadım. Ardından dişlerimi fırçaladım. Giyindim; çantamıda alıp okula gittim. Herkes biryere toplanmış bağırıyordu. Koşarak yanlarına gittim.

Bu Justindi. Ryan'ı dövüyordu. Hemen yanlarına gittim ve Justini ittirdim. Justinin dudağı kanamıştı. Sadece dudağı kanamıştı. DUDAĞI! Ryandan bahsetmek bile istemiyorum. Yüzü berbat bir haldeydi. Yere yatan kafasını elimle kaldırdım. Elim kan olmuştu. Durumu acildi. Hemen ambulansı aradım. Justin "Lanet olsun." diye sayıklıyordu. Elini yumruk yapmıştı ve ağzına götürüp dişiyle ısırıyordu. Ryan bayılmıştı. 

Justinin anlatımından;

Ne kadar lanet olsun diye söylensemde umurumda bile değildi. O p*ç kurusu istediğini almıştı. Angela ne diye bunla takılıyordu anlamıyorum. Kıskandığımdan değil kıskanmıyorum tabiki. Ben kimseyi kıskanmam! Ben bunları düşünürken polis arabasının seslerini duydum. "Lanet olsun polis!" Hemen kaçmaya başladım. Bu p*ç başıma bela getirecekti şimdide. Dua edeyim ki ölmesin...

VOTE YAPMAYI UNUTMAYIN. AYRICA YORUMDA YAPIN YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÖNEMLİ...

LETHALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin