Bölüm-1

120 26 15
                                    

    Bu benim ilk kitabım yazım yanlışı,noktalama yanlışı varsa kusura bakmayın. Vote ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim :)

Acı. Evet, evet tam olarak bu. Şuan yaşadığım şey sadece saf acı. Herkes bana acı veriyor, çevremdekiler, okuldakiler , kısaca herkes. Onlardan nefret ediyorum sanki hiç acı çekmiyorlarmış gibi birbirlerine gülümsüyorlar , bir sürü arkadaşları var ve en önemlisi de hayatı hâlâ anlayabilmiş değiller. Onlardan o kadar tiksiniyorum ki. Sadece sıradan olmak istiyorum. Ailesiyle iyi anlaşan ya da ne bileyim arkadaşları olan saf sıradan bir kız. Ama maalesef şuan için bu imkansız.

    Ben kim miyim? Ben Simge Çakır. Böyle söyleyince de bir garip oluyor sanki. Her neyse annemle babam 7 yıl önce ayrıldılar. Nedeni basit her gün kavga ediyorlardı, anlaşamıyorlardı. Ve kısa bir süre önce de annemin kanser olduğunu öğrendim. Ama her şeye rağmen o kadar güçlü bir kadın ki. Babamsa hiç bir zaman beni görmeye gelmedi ya da bir telefonla arayıp annemin halini sormadı. O da yeni bir aile kurdu. 2 yaşındaki kız çocuğu şuan sanırım benim yerimi dolduruyor.

    Annem az önce ilaçlarını almış bense onun o halini görmek istemediğim için her zamanki yerimde elimde kitabım benim acılarım yetmezmiş gibi karakterin acılarını da üstüme alıyorum. Benim durumumdan çok daha kötüleri var biliyorum. Sanırım biraz bencilim sadece kendi acılarıma odaklanmış durumdayım. Sadece bir gün bu acıyı unutsam ve sadece bir gün için sıradan bir genç kız olsam. Çok mu şey istiyorum ki? Yanımda ise küçüklükten beri tuttuğum günlük var. Günlüğün başını açıyorum annemle babamın ve benim mutlu olduğum günler var. Şimdi ise sadece içinde babasının yüzünden büyüyen öfkeyi durdurmaya çalışan üniversiteli bir kız. Genelde bu öfkeyi boks kursunda biraz da olsa atıyorum ama yinede o bile yeterli olmuyor. Saatin çok erken olması yüzünden burada pek fazla kişi olmuyordu.En azından bu benim için iyi bir şey insanların gülüşmelerini birbirleriyle konuşmalarını dinleyecek halim yok. 2 saat sonra okulum var ama oraya gitmek istemiyordum. Bide kimseyle konuşmadığım,içime kapanık olduğum için bana asosyal diyorlardı. Okula sadece hoşlandığım çocuk (POYRAZ) yüzünden gidiyordum. O beni fark etmese de ben onun her adımını dahi günlüğüme yazıyordum. Yanında sevgilisi,arkadaşlarıyla birlikte mutlu görünüyordu. Onu o kadar çok seviyorum ki, bir başkası bile gülümsetse onu mutlu oluyorum.Onun gözlerinin içine bakıyorum gerçekten o seviyor ama beni değil başkasını.Sevgilisi olduğu için üzülmüyor en azından mutlu diyerek geçiştiriyordum. Bazen bana baktığı oluyordu ama sonra hiç bir şey olmamış gibi önüne dönüyordu. Etrafında az kişi vardı ama okulun popüleri sayılırdı. Bende bir gün arkadaş edinmeye çalışmıştım ama olumsuz sonuç alıp yine ben üzülmüştüm. Arkadaşlığımızda 3 haftaya yakın sürmüştü. En son bana sen safın tekisin, seninle neden arkadaş olduysam hiç bir şey yapmadığım halde böyle demişti. Doğrusu pekte şaşırdım denemez, böyle olacağı çok belliydi hiç iyi anlaşamıyorduk genelde o konuşuyor bense onu dinliyor kısa cevaplar veriyordum.Yanıma doğru gelen bir şey hissettiğimde kitabımı bırakıp bana doğru gelen topa baktım. Hey! Topu bana verebiliymisin? yukarıya doğru baktığımda hiç bir şey yoktu gözümü biraz aşağı indirdiğimde 4-5 yaşında erkek çocuğu olduğunu fark ettim. Benim gibi mavi gökyüzünü andıran gözleri küçük bir burnu uzun kumral saçı tatlı bir çocuktu. Topu alıp ona verdiğimde teşekkür edip arkadaşlarının yanına dönerek top oynamaya devam etti.Bende çantama günlük ve kitabımı koyarak okula doğru yürümeye başladım. 

Kızı simge olarak hayal edin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kızı simge olarak hayal edin.  

    Bugün siyah kazağım,dar paça siyah kotum ve her zaman ki botlarımı giymiştim.Makyaj olarak da çok makyaj sevmediğim için sadece rimel sürüp evden çıkmıştım,saçımı da acele ettiğim için tarayıp öyle bırakmıştım.Okulun kapısından içeri girdiğimde bir kaç kişi bana bakmıştı bende her zaman ki yerinde oturan Demir'e baktım o da benim bakışlarımı hissedip bana baktığında rahatsız olup hafif başım eğik bir şekilde okula girmiştim.Herkes okula yeni bir kız  geleceğinden filan bahsediyordu pek takmayıp sınıfa girmiş çantamı sırama koymuştum. Bir kaç dakika sonra hoca gelip sıkıcı dersini işlemeye başlamıştı ben de deftere resim çizmiştim tam resimdeki kızın diğer gözünü çizerken içeri şuana kadar hiç görmediğim bir kız gelmişti. Yeni öğrenci olduğunu söyleyip boş yer olarak sadece benim yanım boş olduğu için yanıma oturmuştu. 

-- Hey! Merhaba. Ben YAĞMUR senin ismin ne? 

--Simge, memnun oldum.

--Bende öyle. 

dedikten sonra kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım.Birinin beni dürtmesiyle hayır resmen kolumu deliyor şuan kafamı bir anda kaldırdım ve etrafa bakmaya başladım.

--Şey bütün gün boyunca uyudun da son ders az önce bitti sen kalkmayınca bende kaldırayım dedim yani öyle oldu işte kızdın mı kızdıysan özür dilerim cidden bilerek yapmadım yani mantık olarak bilerek yaptım

devam edecekti ki ona ağzım açık baktığımı görünce gülmeye başladı. 

--İstersen bir cafeye gidip oturabiliriz? 

--Çok isterdim ama eve gitmem gerek.Birlikte gidelim istersen? 

tamam anlamında kafasını sallayınca yürümeye başladık. Okul kapısından çıktıktan sonra konuşmaya başladı. Cidden çok fazla konuşuyor bu kız. Çocukluğunu anlatmaya başladı küçükken abisi kafasına balık düşürmüş komik şeyler anlatıyordu ilk defa bu kadar fazla güldüm diye düşündüm. Eve yaklaşınca görüşürüz deyip eve girdim. Çantamı odama koyduktan sonra pijamalarımı giyip bir şeyler atıştırdım. Annemin odasına geldiğimde yatağında yatıyordu, yorganını üstüne çekip saçlarıyla oynadıktan sonra odama geçtim. Kitaplarımı çantama koyduktan sonra makyajımı çıkardım ve yatağa girip ışığı kapattım. 


KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin