Merhaba arkadaşlar. Ilk hikayeme merhaba deyin. Umarım beğenirsiniz. Yoongi'yi zaten herkes tanıdığı için resmini koymama gerek yok ama kız için ünlü olmayan birini seçtim ve işte karşınızda (ilk bölümlerde başka kız vardı fakat kızı deniştirmeye karar verdim yani yeni kız bu)
Bazıları için hayat güzel anılardan oluşur, unutulmaz tatillerden, eşi benzeri olmayan hediyelerden. Yanımdan geçen her mutlu insana imreniyordum, onlar kadar mutlu olabilmek istiyordum. Şu an Seul'un 100'de 90'ına para mı mutluluk mu diye sorsanız eminim ki para derler. Tabiki atalarımız boşuna ''yaşamadan bilemezsin'' dememiş. Tamam kabul ediyorum benden daha kötü durumda olan aç ve susuz insanlar var ama inanın benimde çoğu zaman onlardan farkım olmuyor.Boş boş düşünüp Seul sokaklarında ayaklarımı yere sürte sürte yürüyordum. Sokaığn karşısına geçmek için kaldırımın sonuna gidip yeşil ışığın yanmasını bekliyordum. Çok geçmeden yanımdan maviyin gri tonlarında saçları olan, uzun boylu ve mükemmel ellere sahip bir erkek geçti kırmızı ışıgı ve geçen arabaları umursamadan yoluna devam etti, tahmin ettiğim kadarıyla sebebi kulaklıkları olduğu için kendini çok aldırmasıydı. O an hiç düşünmeden bende kendimi yola atıp onu hızlıca karşıya geçirmek için üstüne atladım. Benim üstüme düştüğü için ayaklarım ve kollarım sıyrılmıştı o üzden gerçekten çok fazla kan akıyordu ve acıyordu. Fakat o an sadece ona bir şey olup olmadığı umrumdaydı. Yavaşça üstümden kalktığını hissettiğimde bende doğrulmaya çalışmıştım fakat birden bire beni kalktığım yere iterek yanımdan uzaklaşmıştı daha 2 saniye önce hayatını kurtardığım kişi. Saygısız olan bir sürü insan görmüştüm ama bu kadarını ilk kez görüyorum.
Saat akşam 8'e yaklaşıyordu ve ben o orospu ergen yüzünden eve 1 saat geç kalmıştım çünkü yaralarıma pansuman yapmaları için hastaneye gitmek zorundaydım eğer babam beni o halde görseydi eminim daha beterini yapardı. Gerçi şimdide pek iyi bir tepki beklemiyordum ama her neyse. Eve geldiğimde babam ve annem kocaman salonumuzun tam ortasında olan lüks koltuklarında oturuyorlardı her akşam olduğu gibi viskilerini yudumluyorlardı. Belki beni fark etmezler diye saçma bir düşünceye kapılıp hızlıca odama çıkmaya çalıştım ve tabikide başarısızlıkla sonuçlanan düşüncemi babam sert sesiyle bölmüştü ''Nereye gittiğini sanıyorsun'' diyerek sesini yükseltmişti ''Üzgünüm geç kaldığım için baba lütfen bir kez affet odamda uyumama izin ver'' gözlerim dolmuş bir şekilde önünde duruyordum. Hiçbirşey demeden sadece elinle duvar arasına açılan kapıya işaret etti.
Anladığınız üzere bu akşamda duvar arası olan fakat babam orasını benim için muhteşem bir işkence yerine döndürmüş olduğu soğuk ve farelere dolu odada uyuyacaktım. Yarın okulun ilk günü olduğu için ısrar edip dayak yemek istemiyordum o üzden sessizce lanet olasıca kaderime katlanıp uyumaya gittim.
*Umarım beğenirsiniz yarın yeni bölüm geliyor oy vermeye ve yorum yazmayı esirgemeyin*